✴21✴

1.2K 146 25
                                    

Chanyeol şaşkınlıkla krala bakıyordu. Gözlerini dahi kırpmadan bakıyordu üstelik.

Gitmelerine öylece izin vermişti. O hainin yanlarından geçip gitmelerine öylece izin vermişti. Sahi derdi neydi ya da amacı neydi bu adamın?

"Neden yaptın bunu?" Zar zor aldığı nefesi vücuduna az gelirken yine de sordu. Yumrukları sıkılmaktan, elleri mosmor olmuştu. Avucu ile buluşan parmakları ise bembeyaz.

Sehun genç olana cevap vermek istemiyordu. Suratını ifadesiz bir şekle sokup genç prense döndü. Hali hazırda kaleye girmek için ayaklanmıştı bile.

"Yanına Yifan'ı ve bir kaç iyi şövalyeyi de alıp Baekhyun'u bulmaya git."

"Size bir soru sordum baba."

Chanyeol daha fazla kendine hakim olabileceğini sanmıyordu. Öyle ki ısırdığı dudağı parçalanmış, metalik kan tadı ağzına dolmaya başlamıştı.

"Ne zamandan beri sana hesap veriyorum?" Kral olan ifadesiz bir şekilde sordu. Fark ettirmemeye çalışsada o da oldukça gergindi. Bu yüzden Chanyeol'le daha fazla tartışmak istemeyip kaleden içeri girdi. Verdiği emrin yeterli olacağını düşünüyordu.

Çizmelerinin topukları taş zemini döverken kendi oluşturduğu sese başka bir ses daha eklenmişti. Oldukça sert, oldukça haşin, oldukça hırslı.

Verdiği cevaplar Chanyeol için yeterli olmamıştı görünen o ki. Hiçbir zaman yeterli değildi zaten. Bugüne kadar olmamıştı bugünden sonra da olmayacaktı. Bu yüzden derin bir nefes aldı.

Elinden geleni ardına koymasın. Bu herif kendi soyundan canından bile değildi ki.

Taht odasının önüne geldiğinde nöbetçiler onu selamlayıp Kralları için kapıyı açtılar. Ve tabi ardından gelen prens için.

"Oğlunuzu korumaya çalıştığınızı biliyorum." Kapanan kapının ardından duyulan ses duvarlarda yankı yapıp Sehun'un kulaklarına doldu. Ne işittiğini henüz idrak edemiyordu.

Bir şey söylemedi sessizce ilerleyip tahtına oturdu. Chanyeol tam karşısında duruyordu. Gözleri kıpkırmızı olmuştu. Verdiği nefesler hava sıcak olmasına rağmen bir buhar oluşturup yüzüne doğru yayılıyordu. Fark ettirmemeye çalışsada bacaklarıda titriyordu üstelik. Genç adam babası sandığı adama karşı ilkkez bu kadar cüretkardı.

"Ne zamandan beri biliyorsun?" Sesinin tonunu bozmamaya çalışarak sordu. Fakat böyle bir durumda bu imkansız gibiydi.

"Hah." Diye bir ses çıkardı Chanyeol. Yapmak istemesede gözlerini de kaçırmıştı. Fakat çok sürmedi. Kaçırdığı kırmızı gözleri tekrar babasının gözlerini bulurken ifadesiz yüzüne tükürmek istiyordu. "Merak ettiğiniz şey bu mu yani?" Bir süre duraksadı. Kelimeleri doğru kullanmakta zorlanıyordu. "Merak ettiğiniz şey bunu ne zaman öğrendiğim mi?"

Kral olan genç oğlanın sesinde ki alayı fark etmişti. Rahatsız bir şekilde yerinde kıpırdayıp bir türlü tam oturmadığı tahta yerleşmeye çalıştı. Ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu. Hoş bu oğlan çocuğuna ne zamandan beri hesap vermesi gerektiğini de bilmiyordu ya neyse.

"Her neyse eninde sonunda öğrenecektin zaten. Şimdi sana söylediğim şeyi yap ve git onu bul."

Genç adam bir iç çekiş bıraktı. Ne kadar istemesede gözünden düşen bir damla yaşa engel olamamıştı. Kral olanın bu kaygısız tavrı prensin sabrının sonuna tekamül ediyordu.

"Bana bu güne kadar babalık etmemenizin sebebi o muydu?"
Bir cesaretle söylemeye başladığı cümle dudaklarından bir bir dökülürken omuzları düşmüş, gözleri sorusunun cevabını bulmaya çalışmıştı.

KUTSAL BÜYÜ(ChanBaek)-Bitti-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin