Seoul halkı krallarına olan son vefa borçlarını ödemek için Seoul Şato'sunun avlusunda toplanmışlardı. Her iki prens için yüksekçe bir platform hazırlanmış, altın varaklı tahtlar bu platform üzerine yerleştirilmişti.
Kral Sehun'un bedeni en güzel kıyafetleriyle süslenmişti. Yıllardır kullanmaktan vazgeçmediği kılıcı ise avuçlarının içinde duruyordu. Ölü beden tahtaların üst üste konulması ile oluşturulmuş başka bir platformun üzerine konulmuştu.
Halktan bazıları ve Prens Baekhyun, gözyaşlarına dur diyemeyen kesimdi. Chanyeol ise Baekhyun'a göre daha dik durmaya çalışıyordu. Fakat gözlerinde ki şişkinlik ve kızarıklık asla son bulmamıştı.
Baekhyun, gözyaşları bir türlü akmayı kesmediği için son konuşmayı yapan kişinin Chanyeol olmasını istemişti. Bu sebeple Prens Chanyeol sabahtan beridir kendini bu konuşmayı yapmak için hazırlıyordu. Fakat babası için kurduğu cümlelerin hiç biri onu anlatmak için yeterli değil gibiydi. Bu sebeple oraya çıkıp içinden geldiği gibi konuşacaktı.
Artık zaman geldiğinde ise genç prens oturduğu tahtan kalkıp yıllarca babası bildiği adamın yanı başında durdu. Daha önce binlerce ölü adam görmüştü lakin Sehun bunların içinde en güzeliydi. Artık ölü olduğuna inanmak bir hayli zordu.
"Kral." Duraksayıp insanların gözlerinde gezdirdi bir süre gözlerini. "Kralımız, kusursuz bir Kral, iyi bir baba idi. Onun oğlu olarak büyütülme şerefine nail olduğum için kendimle gurur duyuyorum. Çok az insan böyle bir babaya sahip olabilir ve ben o şansa sahip olduğum için ya da sahip olduğumuz için" gözleri kendisini gözyaşları içinde izleyen prense döndüğün de güzel bir tebessüm yerleştirdi dudaklarına. "Çok mutluyum. Bize bıraktığı bu ülkeyi en iyi şekilde yönetmeye onun önünde hepinize söz veriyorum. Işıklar içinde uyu Kral Sehun."
Chanyeol'ün ardından halk hep bir ağızdan bağırdı. "Işıklar içinde uyu Kral Sehun."
Ve artık sona yaklaştığında Prens Baekhyun'da dahil herkes ayağı kalktı. Prens Chanyeol eline tutuşturulan meşaleye şöyle bir baktıktan sonra daha fazla beklemeden, kralın ayaklarının dibinde ki odun parçalarını gözyaşları eşliğinde yakmaya başladı.
Kralın ölü bedeni tutuşmaya başladığında elinde ki meşaleyi şövalyelerden birine verip soluğu Baekhyun'un yanında aldı. İki prens el ele tutuşup babalarının bu dünyadan tamamen yok olmasını izledikleri sıra ağızları içinde dönen tek cümle şuydu; "Işıklar içinde uyu baba."
✴✴✴✴
Chanyeol önünde duran akşam yemeğini karıştırmaktan bıkıp iç çekerek çatalını tabağın yanına bıraktı. "Yarın ne olacak?" Yemeğe tiksinerek bakan Baekhyun'a döndüğünde diğeri de aynı şekilde çatalı bırakıp kollarının yemek masasına yasladı. "Tacı takıp babamın kaldığı yerden devam edeceksin."
"Bak Baekhyun, babam hayattayken bu oldukça mantıklı geliyordu ama şimdi düşününce o tacı benden çok sen hak ediyorsun." Masanın üzerinden uzanıp küçüğün ellerini tuttuğunda diğeri iç çekip birleşen ellerine baktı. Gözleri bir kez daha dolmuştu.
"Böyle yapma Chanyeol ona bir söz verdin."
Chanyeol, ellerini ayırıp ayağı kalktığında sıkıntılı bir şekilde odanın içinde volta atıp anlını kaşıdı. "Sikiyim Baekhyun. O artık yok. Şu an ölü. Ona en muhtaç olduğumuz zamanda ölüp gitti. Bizi bir kenara attı."
Yürümeye daha fazla dayanamayıp tahtın altında duran merdivenlere attı kendini. Sehun öldüğünde, Chanyeol canının bu kadar yanacağını tahmin etmemişti. Üstelik omuzlarına binen yük çok ağırdı. Ve prens bu yükü taşıyabilecek kadar güçlü olduğuna inandıramıyordu bir türlü kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUTSAL BÜYÜ(ChanBaek)-Bitti-
FanficKrallar, Prensler, büyücü ve ejderhalar. İyilik ve kötülük. Gerçekler hiç bu kadar fantastik bir şekilde anlatılmamıştı. Çiftler: ChanBaek HunHan KaiSoo ✴ Kitap Angst değil ✴