Güneş, henüz tam manasıyla doğmamış, horozlar ötmeye başlamamışken Baekhyun odasına giren ihtiyarın gürültüsü ile zayıf bedenine küçük gelen yataktan düşmüş, uykusunu tam alamamış olmanın huzursuzluğu ile söylenmeye başlamıştı.
"Henüz kargaların kahvaltı yaptığını düşünmüyorum Xiumin amca."
"Kargalar kahvaltı yapmamış olabilir ama sarayda işler öyle yürümüyor. Eminim şu an Prens Chanyeol uyanmış bir vaziyette yeni hizmetkarının kendisine kahvaltı getirmesini bekliyordur."
Baekhyun sinirle oflayıp yatağının ucunda duran eski gömleğini alırken ateş saçan gözlerle yaşlı adama döndü. "Ben buraya o kaprisli züppeye hizmet etmek için gelmedim. Geliş amacım tamamen farklıydı. O kendini beğenmiş, o mendebur, o deve kılıklı iğrenç herifin getir götür işlerini yapmam ben."
Fakat kendisini izlemekte olan bir ikinci kişiden tamamen habersizdi. Prens Chanyeol zayıf çocuğun beyaz tenine gömleğini geçirmesini izlerken aynı zamanda kendi için sarfedilen her bir hakaret için bu çocuktan intikam almayı planlıyordu.
"Her zaman böyle saygısız mısındır?" Sesinin sert çıkmasına özen göstererek sorduğunda, gelişinden haberdar olmayan şifacı ve genç çocuk aniden prense dönüp yerlere kadar eğildiler. Lakin bu çocuk daha ilk günden Chanyeol'u sinirlendirmeye başlamıştı bile. Hızla yataktan kalktığı için ancak kalçalarını kapatan eski bir gömlekle Chanyeol'un önünde eğilirken sinirle gülümsedi genç prens.
"Doğrul ve üzerine doğru düzgün birşeyler giyindikten sonra hemen kahvaltımı getir. Görevin şu andan itibaren başlamıştır. "
Prens Chanyeol sert adımlarla, gıcırdayan kapıdan çıkarken Baekhyun en nihayetinde söylediği sözler üzerine birde bacaklarının çıplak olduğunu görüp korkuyla pantolonunu eline aldı. "Bana ne yapacak?"
Korkulu gözleri Xiumin'i güldürürken, yaşlı adam masanın üzerinde hazır bir şekilde duran kahvaltı tepsisini Baekhyun'a uzattı. "Prens Chanyeol'un ilginç yöntemlerle insanları cezalandırdığını duymuştum."
Genç adam sonunda pantalonunu giyinmeyi başardığında Xiumin'in elinden tepsiyi alıp çıkışa doğru ilerledi. Lakin yaşlı adamın kendisine seslenmesi üzerine bir kez daha durmak zorunda kalmıştı. "Bu arada Baekhyun, bugün işinde ilk günün olduğu için mutfağa gidip kahvaltıyı ben hazırladım. Yarın biraz daha erken uyanırsan sevinirim. Birde senin işlerinle uğraşmak istemiyorum."
"Offf tamam amca."
Elinde bulunan tepsiyle sonunda o kapıdan çıkmayı başardığında birkez daha söylenmeden edememişti.
Titrek adımları taş duvarlarda yankılanırken hangi odanın prensin odası olduğu hakkında fikir yürütüp duruyordu. Fakat koridorda o kadar çok oda vardı ki ilk denemede prensin odasını bulması imkansız gibi birşeydi.
Gözleri bir kapıdan başka bir kapıya yönlenirken karşıdan gelen hizmetçi kız resmen Tanrı'nın seni duydum demesinin bir şekliydi. "Merhaba Baekhyun. Elinde bir tepsiyle ne yapıyorsun burada?"
"Ah! Aslına bakarsan ben Prens Chanyeol'un odasını arıyordum."
"Demek seni Prens Chanyeol'un hizmetine verdiler?" Genç kızın sorusu üzerine Baekhyun ümitsizce başını sallarken, genç kız Baekhyun'un tam önünde durduğu kapıyı işaret etti. "Prens Chanyeol'un odası."
"Oh beni ne kadar büyük bir yükten kurtardığını bilemezsin. Çok teşekkür ederim."
Baekhyun hizmetçi kızın önünde eğilip onu selamlarken prensi daha fazla bekletmekten korkarak kıza son bir kez gülümseyip arkasını dönüp kapıyı çaldı. Prensten gelen 'gel' iftiharına uyarak kapıyı açtığında en sonunda lüks odaya getirebilmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUTSAL BÜYÜ(ChanBaek)-Bitti-
FanfictionKrallar, Prensler, büyücü ve ejderhalar. İyilik ve kötülük. Gerçekler hiç bu kadar fantastik bir şekilde anlatılmamıştı. Çiftler: ChanBaek HunHan KaiSoo ✴ Kitap Angst değil ✴