Bölüm şarkısı: Park Chanyeol Don't Go Today
✴✴✴
Sehun ahşap kapının önünde durup derin bir nefes aldıktan sonra yumruk yaptığı eli ile kapıyı tıklattı. İçeriden gelen 'gel' ihtarının ardından kapıyı açmıştı.
Yoona tamda tahmin ettiği gibiydi. Deyim yerindeyse dağılmıştı. Onu böyle görmek Sehun'u üzmese de mutlu da etmiyordu. "Buraya neden geldin? Bu halimi görüp zevk almak için mi?"
Orta yaşlarının sonuna varmış kadının kan çanağına dönmüş gözleri kendisininkine döndüğünde, Sehun kararlı bir kaç adım atıp onun tam karşısında durdu. "Sana bir teklifim var?" Sesi oldukça tok ve kararlı çıkmıştı.
Daha sonra Yoona'nın kahkahası doldurdu kulaklarını.
"Benimle dalgamı geçiyorsun sen?" Sehun yumruk yaptığı ellerini sıkarak onlardan güç almaya çalışıyordu. Bu kadınla konuşmak her zaman zor olmuştu onun için. "Hayatımı mahvettin. Oğlum senin sayende benden nefret ediyor. Şu an nerde olduğunu bile bilmiyorum."
Yoona ağlamaya başladığında Sehun ona acıdığını hissetti. Gerçekten acınacak haldeydi. "Buraya Chanyeol ile ilgili konuşmaya geldim."
"Senin Chanyeol ile ilgili konuşacak neyin olabilir ki? Bu saatten sonra onu bir çöp gibi kenara atmayacak mısın?"
Ciddi miydi o? Bu kadının ağzından çıkanı kulağı duymuyordu doğrusu. Ve bu durum Sehun'u git gide sinir etmeye başlamıştı. "Eğer sonsuza dek buradan çekip gidersen Chanyeol'un eski konumunda kalmasına izin vereceğim. Veliahtım olarak kalmasını sağlayacağım." Yoona duyduğu şeyler karşısında şaşkınlığını gizleyemiyordu. Aniden ayağı kalkıp Sehun'un önünde durdu. Elleri yaşlı kralın kollarına tutundu. "S-sen ciddi misin?"
"Chanyeol adında bir oğlun olduğunu unutacak onu bir daha sormayacak, görmeyeceksin. Ve Seoule değil geri dönmek yakınlarından bile geçmeyeceksin."
"T-tamam ama nereye gideceğim? Gidecek bir yerim bile yok."
"Bunu senin için kolaylaştıracağım." Sehun gülümseyip kapıyı açarken, içinde sonunda Yoonadan kurtulacak olmanın getirdiği mutluluk vardı.
Yoona hayatına mal olsada en nihayetinde özgür kalabilmişti Sehun. En azından hayatının geri kalanında mutlu bir yaşam sürebilecekti.
Flash back
Chanyeol kağıttan yaptığı kayığı şatonun bahçesinde bulunan süs havuzunda yüzdürdüğü sırada arkasında bulunan nöbetçi askerlerle birlikte bahçe kapısından içeri Kral Sehun girmişti. Küçük çocuk heyecanla babasına doğru koştururken diğeri takındığı ifadeden ödün vermiyordu. Her zaman ki gibi soğuk ve sevgiden uzaktı.
Özellikle Chanyeol'e karşı.
"Baba, babacığım." Küçük çocuk uzun zaman sonra gördüğü babasına sarılmak için kollarını açtı. Lakin genç kral oldukça uzundu ve Chanyeol'u kolları arasına almak gibi bir niyeti yoktu. Bu yüzden küçük çocuk babasının bacağına sarılıp yüzünün yanında duran kralın elinin üzerine bir öpücük kondurdu. "Seni çok özledim babacığım."
Küçük çocuğun bu hareketine karşın kral olan onun yüzüne bile bakmazken nöbetçi askerlerden birine seslendi. "Alın şu çocuğu ayağımın dibinden." Sesi gayet sert ve soğuktu. Chanyeol yine buz tutmuştu. Küçücük aklı olanları bir türlü idrak edemiyordu.
Nöbetçi asker onu belinden tutup kraldan uzaklaştırırken diğeri dolu dolu gözleriyle babasına bakıyordu. "Beni özlemedin mi baba?" Gözyaşları yanaklarından aşağı süzülmeye başlarken kral çoktan arkasına bile bakmadan şatonun içine doğru yürümeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUTSAL BÜYÜ(ChanBaek)-Bitti-
FanficKrallar, Prensler, büyücü ve ejderhalar. İyilik ve kötülük. Gerçekler hiç bu kadar fantastik bir şekilde anlatılmamıştı. Çiftler: ChanBaek HunHan KaiSoo ✴ Kitap Angst değil ✴