✴15✴

2.3K 232 73
                                    

Prens Kyungsoo elinde bulunan ok yardımıyla ve büyük sabırla saatlerdir takip ettiği geyiği yakalamak için ufak adımlarla farkında olmadan ormanın derinliklerine doğru inmeye başlamıştı.

Ayağını bastığı yere dahi oldukça dikkat ederken yapabileceği en ufak bir hatanın saatlerine mal olacağının farkındaydı.

Terden sırılsıklam olmuş siyah perçemleri, heyecandan biraz daha anlına yapışırken alt dudağını dişlerinin arasına alıp sol gözünü kapatarak saatlerdir beklediği anın gelmiş olmasının verdiği heyecanla okunu tam olarak geyiğin boynuna doğru hedefledi. Nefesi heyecanla teklerken dişlerinin arasında ki dudağını biraz daha sıkıştırıp yayını gerdi. Hedefi tam olarak görüş açısındaydı ve tek yapması gereken oku fırlatıp küçük geyiğin kanını akıtmaktan başka birşey değildi.

Derin bir nefes daha alıp parmaklarını yavaş yavaş bollaştırmaya başladığı sırada çok yakınından gelen bir çığlık geyiğin kaçmasına neden olarak prensinde bütün dikkatini dağıtmıştı.

"Lütfen bunu yapma."

Prens olan geyiğin çoktan gitmiş olduğunun bilinci ile sesin geldiği tarafa döndüğü sırada kırmızıya dönmeye başlamış gözlerinin farkında dahi değildi.

Sağ tarafında bulunan çalılığın arasına saklanmış iri gözler kendisine ümit dolu bir şekilde bakarken bu çocuğun ormanda tek başına ne yaptığını düşünmeden edememişti.

"Üzgünüm onu öldürmene izin veremezdim. Nede olsa aynı güçlere sahibiz."

"Geyik ile mi?" Kyungsoo şaşkınlıkla çocuğa baktığı sırada söylediğinde diğeri gülümseyerek girdiği çalıların arasından çıktı. Eski püskü kıyafetlerinin güzelliğine gölge düşüremediği çocuk Kyungsoo'ya doğru yaklaşırken daha ilk dakikadan itibaren prens olan aralarında ki çekime inanamamıştı.

"Hayır geyikle değil. Seninle benim aramda Prens Kyungsoo."

"Adımı nerden biliyorsun?" Prens olan şaşkınlıkla bir adım gerilerken kömürden bile daha siyah gözlere sahip beyaz tenli çocuk çoktan Kyungsoo'nun yanına varmıştı bile.

"Orman buraya geleceğinizden haberdardı Prensim. Sadece beni takip edin sizi ait olduğunuz yere götüreceğim."

Kyungsoo yavaş yavaş kendisinde meydana gelen değişikliklerin farkındaydı. Bunun en büyük etkisi ise Baekhyun ile konuştukları günün ardından bir gece ansızın uyandığın da gözleriyle odada bulunan tüm mumları yakmış olmasıydı. Ve bu çocuğun bir şekilde kendisini gerçekle yüzleştireceğini bildiğinden kesinlikle itiraz etmeden onu takip etmeye başladı.

Yaklaşık on yaşlarında olan çocuğun eski püskü siyah pelerini yerlerde sürünürken bir türlü onunla konuşmaya cesaret edemiyor oluşu canını sıkıyordu.

"Lütfen tedirginliğinize bir son verin. Birazdan herşeyi öğreneceksiniz zaten."

Kyungsoo çocuğun kendisine dönük olmadan böyle bir yorum yapmasını birkez daha şaşkınlıkla karşılarken daha fazla dayanamayıp adım atmayı bıraktı.

"Neyim ben?" Önden önden yürüyen küçük, Prensin sorusu ile duraksarken Kyungsooya doğru dönüp sabırla bir nefes aldı.

"Bunu birazdan öğreneceksiniz zaten. Biraz daha sabırlı olsanız olmuyor mu?"

Kyungsoo çocuğun saygısız tavrı sayesinde sinirle yumruğunu sıkarken çocuğa biraz daha yaklaşıp siyah pelerininin yakalarını tuttu.

"Ne cüretle benimle böyle konuşursun?"

Küçük çocuk yakasında birleşen ellere bakarken yandan sırıtıp, iri siyah gözlerini kendisininkilere benzeyen gözlere dikti. "Gücünüzün boyutları hakkında henüz kimse birşey bilmiyor prensim. Fakat bildiğimiz birşey varsa sizde güçleriniz hakkında bir bilgiye sahip değilsiniz. Ve bilin bakalım güçlerinin farkında olan kişi kim?"

KUTSAL BÜYÜ(ChanBaek)-Bitti-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin