✴5✴

2.7K 261 48
                                    

Tebrikleri kabul etmek ve tonlarca misafirle uğraşmak Sehun'a artık fazlasıyla sıkıcı gelmeye başlamıştı. Üstelik bugün kendisinden olmayan bu bebek için bir balo bile verilecekti.

Bütün ülkede çanlar çalınıyor prensin bir oğlu olduğu dilden dile geziniyordu. Sehun'u korkutan şey ise muhtemelen bu haberleri Luhan'ın da duymuş olması idi ki kuvvetli bir ihtimalle Luhan şu an her şeyden haberdardı. Fırsatını bulduğu ilk anda hemen yanına gidip durumu açıklamak istiyordu.

Düşünceler beyninde resmen takla atarken şu an için karşılaşmak istemediği üvey kardeşinin kendisine doğru yürümekte olduğunu gördü.
Üvey kardeşi'nin gösterdiği sinsi gülümsemeye aynı şekilde karşılık verdiğinde elinde bulunan metalik kadehi sıkıp içkisinden bir yudum aldı. "Bugün senin en mutlu günün olmalı kardeşim. Artık bir varisin var." Kyungsoo da aynı şekilde içkisinden bir yudum alarak söylediğinde Sehun ona doğru dönüp gülümsemesine engel olamayarak elini üvey kardeşinin omzuna koydu. "Zevk alıyorsun değil mi? Acı çektiğimi görmen seni mutlu ediyor."

"Yanılıyorsun Sehun acı çekmenden zevk falan almıyorum beni çok yanlış tanımışsın."

Sehun tekrar gülümseyip kadehinden bir yudum daha aldıktan sonra gitmek için arkasını döndüğü sırada Kyungsoo kolunu tutup durmasını sağladı. Bunun üzerine genç prens dişlerini sıkarak kardeşine döndü.

"Jonginden duyduğuma göre o gün büyücüyü bulduğun halde gitmesine izin vermişsin Sehun." Kyungsoo gözlerini kısarak söylediğinde Sehun hırsla kolunu çekip kardeşine döndü. "Başkomutan Jongin'le olan yakınlığından babamın haberi var mı sevgili kardeşim?"

"Sanmıyorum. Öğrenmesine de gerek yok. Ama senin büyücüyü bıraktığını duyarsa hiç iyi şeyler olmayacağını da biliyorum" Kyungsoo lafı bittiği sırada arkasını dönüp Jongin ve tayfasının bulunduğu masaya doğru yürümeye başladı. Halen daha az önce ki olayın şokunu yaşayan Sehun ise tedirgin gözlerle tahtında şarabını yudumlayan babasına baktı. Eğer bütün bunları öğrenirse babası bizzat olaya el atabilirdi ki bu da Luhan ve Baekhyun için büyük bir tehlike arz ediyordu.

Canı fazlasıyla sıkılmış son zamanlarda yaşadığı zorluklara ek birde Kyungsoo kendisiyle uğraşmaya başlamıştı. Bedeninin bu kadar zorluğu aynı anda yaşayamayacağının farkındaydı üstelik tek tesellisi şu an için Luhan ve Baekhyun'un sağlıklı olması idi ki bunun da uzun süreceğinden pek emin değildi. Bu yüzden kısa zamanda güvenli bir yer bulup sevgilisi ve oğlunu bütün bunlardan uzak tutmak için uğraşmalıydı.

Kyungsoo demir tahta ulaşmak için herşeyi yapmaya hazırdı ve karşısında ki tek engel de ne yazık ki Sehundan başkası değildi. Sehun eğer kardeşini biraz tanıyorsa onun bu engeli ortadan kaldırmak için herşeyi yapacağını da biliyordu.

"Sevgilim." Düşüncelerinin arasından sızan ince kadın sesini duyduğunda gözlerini dakikalardır odakladığı ahşap masadan çekip beyaz elbisesinin içinde tıpkı bir peri kızını andıran Yoona'ya sabitledi.

Meleksi gülümsemesinin altında yatan şeytanı görebiliyordu fakat bunu kendisinden başka kimseye ispat edemiyordu ne yazık ki. "Dans edelim mi?" Yoona elini Sehun'a uzatıp meleksi gülümsemesi ile sorduğunda diğeri başını sağa sola sallayıp kadehinden bir yudum daha aldı. Fakat kısa bir süre sonra salonda duyulan alkış patlamasından dolayı kafasını kaldırıp gözlerini babasına sabitlemek zorunda kalmıştı.

"Kadehimi oğlum ve gelinim için kaldırıyorum. Sizinle gurur duyuyorum çocuklarım Park ailesine bir varis kazandırdığınız için ne kadar mutlu olduğumu bilemezsiniz. Şunu bilin ki ölürsem eğer gözlerim açık gitmeyeceğim." Yaşlı adam gururla gülümseyip kadehini oğlu ve gelini için birkez daha kaldırdığında kalabalıktan bir alkış tufanı daha kopmuş ve taş duvarlar "kralımız çok yaşa" cümlesi ile yankılanmıştı.

KUTSAL BÜYÜ(ChanBaek)-Bitti-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin