Ejderhalar mı?
Bugüne kadar nesillerinin tükendiğini zannettiği ejderhalardan birinin aslında şatonun altında ki bir mağara da zincire vurulduğunu söyleyen olsa muhtemelen ona gülüp geçerdi Baekhyun.
Ama gözleriyle gördüğü bu yaratığı nasıl inkar edebilirdi ki?
Belki gözleri yanılıyor olabilirdi. Ya da bu bir rüya da olabilirdi.
Lakin tanrı aşkına hangi rüya bu kadar gerçekçiydi ki?
"Bu bir ruya değil evlat." Yaşlı ejderha tam önünde ki kayaya konup Baekhyunun aklındaki sorunların bir tanesini açıklığa kavuştururken, genç büyücü ejderha ile bu kadar yakın olmalarından rahatsız olup bir kaç adım geri gitmişti.
Onun bu haraketi ejderhaya dev bir kahkaha arttırmıştı.
"Benden korkmana gerek yok."
"Evet haklısın. Beni de ejderhalar büyütmüştü zaten."
"Sonunda sesimi duyurabildim sana."
Yaşlı ejderha birşeyleri ima edercesine sert bir şekilde konuştuğunda ortam bir an da sessizleşmişti. Baekhyun bu sessizliği nasıl bozacağını ya da ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Bildiği tek şey Chanyeol'un vaktinin her geçen saniyede azaldığı idi.
"Prensi kurtarmam gerek. "
"Evet aslında bu senin kaderin. Muhtemelen onun hayatını defalarca kurtaracaksın." Ejderha boynunu uzatıp gözlerini Baekhyun'un gözlerine sabitledikten sonra derin bir nefes aldı ve devam etti. "Sana yardım edeceğim evlat ve günü geldiğinde de bu iyiliğim karşısında bende senden bir yardım isteyeceğim."
Baekhyun cesurca başını sallayıp ejderhaya doğru bir adım attı.
"Şu an daha fazla vaktim yok yaşlı ejderha.""Pekala pekala." Ejderha bir kahkaha daha attı. "Onu iyileştirecek bitkiyi karanlık ormanın sınırında ki mağara da bulabilirsin. Muhtemelen senin için zor bir görev olacak ama başarabileceğini biliyorum genç büyücü. Çünkü sen herkesin zannettiğinden çok daha güçlüsün"
Baekhyun konuşmanın kısa sürmesine minnettar kalıp küçük bir gülümseme ile yaşlı ejderhaya teşekkür etti. Daha sonra elinden geldiğince hızlı bir şekilde merdivenleri tırmanıp atının bulunduğu ahıra doğru yürümeye başladı. Daha fazla zaman kaybedemezdi doğrusu.
Kaderden midir bilinmez onu kurtarmak istediği tek şeydi.
✴✴✴✴
"Bugün burada kralımız Suho için bulunmaktayız. O iyi bir baba aynı zamanda çok iyi bir kraldı."
Kral dolan gözlerini sildi ve derin bir nefes aldı. "O benim babam ve sizinde kralınızdı. Bu güne kadar ülkemizin refahı için her türlü yaratıkla savaşmak zorunda kaldı. Fakat." Titreyen sesi sözünün yarım kalmasına neden olurken gözünden bir damla yaş düşmüştü bile. "Fakat içimizde ki hainle savaşamadı ve bu onu öldürdü. Kardeşim demekten utandığım o insanı her kim ölü ya da diri bana getirirse bilsin ki hediyesi fazlasıyla büyük olacaktır. "
Halk kralında olanları tasdiklemesi sonucunda fısıltı ile birbirleriylele konuşmaya başladı. Cenaze için toplanan insanların sayısı büyükçe bir alanı doldurduğundan fısıltılar zaman geçtikçe gürültüye neden olmuştu.
"Susun. Susalım lütfen." Şövalyelerin generali, General Yifan bağırdığında halk tekrardan Kral Sehun'a döndü.
"Duyduklarınız doğru ne yazık ki. Fakat konumuz şu an için bu değil. Şimdi lütfen hepiniz babamın ruhu için dua edin. Onun ebedi huzuru için iyi dileklerinizi eksik etmeyin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUTSAL BÜYÜ(ChanBaek)-Bitti-
FanficKrallar, Prensler, büyücü ve ejderhalar. İyilik ve kötülük. Gerçekler hiç bu kadar fantastik bir şekilde anlatılmamıştı. Çiftler: ChanBaek HunHan KaiSoo ✴ Kitap Angst değil ✴