✴22✴

1.3K 154 100
                                    

✴✴

"İyi misin?" Yifan, kulağına doğru eğilip sorduğunda Baekhyun bir rüyadan uyanmışçasına irkildi. Chanyeol'u düşünmeden edemiyordu. Boğazına sarılan bir el vardı ve nefes almasına izin vermiyordu sanki.

"İyiyim."

"Prens gittiğinden beri yüzünden düşen bin parça."

Halen daha atın üstündelerdi. Baekhyun, Kyungsoo ve Jongin'in elinden kolaylıkla kurtulmuş olsa da Yifan'ın esaretinden henüz sıyrılamamıştı.  Neyse ki az kaldı. Diye düşündü.

"Merak etmenizi gerektirecek bir durum yok. Düşünceli tavrınız için teşekkür ederim." Nazikçe şövalyeyi kendinden uzaklaştırmaya çalıştı. Aynı atın üstünde daha ne kadar uzak olabilirlerse tabi.

"Sizli bizli konuşmamıza gerek yok Baekhyun."

Baekhyun duyduğu şeyin şaşkınlığı ile yutkundu. Nasıl böyle düşünebilirdi? Tabiki aralarında ki statü ve yaş farkından dolayı onunla sizli bizli konuşmak zorundaydı.

"Sizinle sizli bizli konuşmamı gerektirecek bir çok neden var efendim." Yifan'ı bir kez daha nazikçe uzaklaştırırken diğerinin kıkırtısını duydu. Hoş ortada gülünecek bir durumda yoktu ama neyse.

"Aslına bakarsan uzun zamandır seninle konuşmak istediğim bir şey var." Baekhyun arkasındaki adamın yutkunduğunu duydu. Atın dizginlerini tutmak için Baekhyun'un etrafına sardığı kolları da sıkılaşmıştı.

Ne diyeceğini bilemez bir tavırla "nedir o?" Diye sordu. Yifan atın hızını oldukça yavaşlatmıştı. Geride kalan şövalyeler bile onları geçmişti.  Ve Baekhyun korku duymakta haksız sayılmazdı.

"Senden hoşlanıyorum." Diğerinin ağzından çıkan cümleyi duyduğunda yavaşça kıpırdandı Baekhyun. Ne söylemesi gerektiği konusunda tekrar bir endişe yaşamaya başlamıştı. Ve yol gittikçe uzuyordu sanki. Titrek bir nefes alıp atın yelesine tutundu. Avuçlarının arasında ki yumağı parmaklarına doladı. "Sizinle bir gelecek düşünemem efendim."

Arkasında ki adam kaskatı kesilirken atın hızı yavaş yavaş artmaya başlamıştı. Doğrusu Baekhyun'un arkasını dönüp Yifan'ın yüzüne bakmaya cesareti yoktu. "Neden? Kalbinde biri mi var?"

"Belki de." Baekhyun hiç düşünmeden söylediğinde Yifan sessiz kalmayı tercih etmişti. Dizgini tutan parmakları sıkılaşırken, kırbacı sert bir şekilde atın sağ kalçasına indirip 'deh' dedi. At eskiye nazaran çok çok hızlı bir şekilde koşmaya başlarken Baekhyun ve Yifan az önce kendilerini geride bırakan şövalyeleri geçmişlerdi bile.

Atın hızı genç hizmetkarı korkutsa dahi sesini çıkarmadı. Şu an Yifan'ın vereceği tepki onu daha çok korkutuyordu. Bu yüzden hiçbir şey söylemedi ya da hiçbir şey yapmadı. Gözlerini kapayıp bir an önce Seoul'e varmayı diledi yanlızca.

Atın hızı sayesinde dakikalar sonra Seoul'e varıp taş kaleye vardıklarında Baekhyun, Yifan'ın konuşmasına ve yahut haraket etmesine izin vermeden attan indi. Yifan kendisine kalan boşluk yüzünden titremişti. Genç hizmetkar, şövalyenin önünde eğilip onu selamlarken mırıltı şeklinde bir 'teşekkürler' döküldü dudaklarından.

Kaleye girmek için yeltendiğinde ise Yifan tekrar dikkatini çekmeye çalışmak için hafifçe öksürüp "B-Baekhyun" dedi. Sesinin titremesine mani olamamıştı.

Genç hizmetkar içinden defalarca sabır dilerken bakışmakta olduğu merdivenlerden gözlerini ayırıp tekrardan heybetli şövalyeye döndü. "Buyrun efendim." İster istemez dişlerini sıkarak konuşmak zorunda kalmıştı.

KUTSAL BÜYÜ(ChanBaek)-Bitti-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin