~7.BÖLÜM~

6.8K 328 4
                                    

Selamun Aleykum arkadaşlar. bu bölümü bay pek gizemli katil kılıklımızın anlatımıyla yazmaya çalışacağım. umarım başarabilirim. neyse fazla uzatmim size iyi okumalar. MULTİMEDİA:GÖKALP

_____________________________________________________________
...Gökalp ÖZTÜRK'den

"Eminim dedim Emir uzatma!" bu on olmuştu. Niye anlamıyorlar bir türlü anlamıyorum ya. sonra da ben sinirli oluyorum. 

"Tamam abi bağırma" Bu arada ben Gökalp ÖZTÜRK. ailemin sahip olduğu holdinge karşılık ben polis özel harekat timindenim. Ben belki bu vatana yakıştıramayacağınız belalı birisi olabilirim. Fakat vatan deyince bende akan sular durur. Sonuna kadar vatanımı korur, kanımın son zerresine kadar bağışlayabilirim. bu yüzden de ailemin holdinginde değilim. Şu an ne mi yapıyorum. Kardeşimin katilinin (!) ölümünü tartışıyorum benim adamlarla. Aslında onun bir suçu olmadığı düşmanlarımın kardeşimi canımı hastanede öldürdüklerini biliyorum. Ama adamlarım bilmiyor. Hikayemi size anlatım hemen:

O gün kardeşim bir kazada ağır yaralanıp hastaneye kaldırılmıştı. durumu çok kötüydü kurtulma ihtimali çok azdı. ama ne var ki bir mucize oldu ve ameliyathaneden başı önünde eğik bir antep fıstığı kadar yeşil olan (ne yapım kıza şiir m yazim bu kadar oluyo bende) bir doktor çıktı ve bize kardeşimin tehlikeyi kısmen de olsa attlattığını kurtulma olasılığından felan bahsetti. Ama benden ve adamlarımdan çok korkmuşa benziyordu. aradan geçen bir kaç saat sonra doktor koşarak ve telaşla ameliyathaneye girdiğini gördüm. O an anladım bi şeyler oldupunu ve içimi tarifsiz bi endişe aldı. çünkü canımın bi parçası babamın emaneti ondan bana kalan tek şey gidiyordu. ve ben bi şey yapamıyordum. işte insana en çokta bu kokuyordu ya. telaşlı bi bekleyiş geçti benim açımdan. ama annemin zerre umrunda değildi. cemiyetten partilerden hiç bir zaman ne bana ne kardeşime ne de babama sıra gelmişti. eh babamı da onun yüzünden kaybettim ya. tabii acının yaşı yoktur ama bir insanın 7 yaşındayken tam okula başladığı gün babasını kaybetmesi çok ayrı bi şey. hep iimde bir ukte kaldı anne ve babamın beni okuladan alması hayalleri.  anneme bana zaman ayırır mısın biraz demeye bile ne hakkımız ne de cesaretimiz vardı. 

Vee sonunda ameliyathane kapısı açılmış ve içeriden doktor çıkabilmişti. Nihayet... Ama ben anlamıştım. kardeşim bana veda etmişti. bana dayanamamış mıydı. o da babam gibi beni terk edecekti. bunu biliyorum. kendimi hazırladım ve doktora kardeşimin durumunu sormuştum. korkarak da olsa o malum şeyi söylemişti. ama bu kız ağlamış mıydı? niye acaba? bana ne ya. 

az sonra kızın inleme seslerini duydum. baktığımda çok geçti. bizimkiler kıza saldırmıştı. işte bizimkiler bu kadar adi insanlar. sanırım bende. çünkü şahitlik etmiştim bu olaya. ses çıkarmamıştım. kızın o bakışlarını hiç aklımdan çıkaramadım. bana bir defa bir saniyeliğie baktı. gözlerinde hüznü gördüm. gözlerinde muhtaçlığı gördüm. nasıl da yalvarır gibi bakıyordu. o bir saniyelik bir bakış neler neler içeriyordu. aklımdan çıkaramadım. Yaka kartına takıldı gözlerim. Bade ERSÖZ. bade... Ba-de... Güzel isim diye geçirdim içimden bi an. Sonra silkindim ve hayata döndüm. Benim canımdan bir parça daha gitmişti. Bir parça daha... tek tek terk ediyorlardı beni.  Ama ben hiç bir zaman annemi kaybetmekten korkamadım babamı kaybetmekten korktuğum gibi. Kardeşimi can parçamı kaybetmekten korktuğum gibi. çünkü ben annemi zaten kaybetmiştim. O hiç bir zaman annem olmamıştı çünkü. babam ve kardeşim gönlümde birer dağdı. ve şimdi o dağlar birer birer yıkılırken ben enkazında kaybolmaktan korkuyordum. hemde delicesine. artık tek kalmıştım. etrafımda bir sürü adam kölem olurken karşımda el pençe divan dururken ben yalnız kalmıştım işte. 

sonra kendimi kardeşimin ölümünü araştırırken bulmuştum ve rakip holdingin yaptığı sonucuna ulaşmıştım. Ama ben ne yapacağımı çok iyi biliyordum. onların sonu olacağım. 

herkes kardeşimin ölümünden bizim şu yeşil gözlü doktoru suçlu buluyor. Ben de bir şey demeyip kendi intikamımı olayı büyütmeden kendi yontemlerimle çözecektim. 
Tahmin ettiğim gibi bizimkiler ondan intikam almak istediler. Ben ise bu işi ben kendim yapacağımı kardeşimin intikamını kendim alacağım dedim. Tabii bizimkiler bayağı şaşırdılar. Çünkü ben işlerimi hep başkalarına yaptırırım. Sonra ise takibe başladım kızı. Onun bilmediği benim bildiğim çok şey vardı onun  hayatı ile ilgili. O hayatını bilmiyordu hiç. Daha Kaç gündür tanıdığım kızın hayatını bilmem tuhaf gelmiş olabilir. Ama işin bir de bilmediğiniz yanı var. Bunu şimdilik benden ve ölmüş dedem ve babamdan başka bilen yok. Ama pek yakında öğrenmeniz...
Kahvaltı
Mesajlar atmaya başladım merak ettirmek için ama tabii öğrenmesi için daha zaman var. Amacım şimdilik göz dağı vermek. Yoksa planlarım asla gerçekleşemeyecek.
Şu anda Emir ile tartıştığımız konu ise bu işi benim üstlenmem.
"Tamam Emir yeter eminim.  Benim çıkamam lazım siz benden habersiz bi işe kalkışmayın"
"Sen ne-" lafı resmen ağzına tıktım. cevap vermeden hızlıca odadan çıktım. 

şimdi ben nerede miyim? Yeşil gözlü doktoru takip ediyorum. yalnız bu kız nereye gidiyor. kız haliyle tek başına bu ara sokaklarda ne işi var?  Hem de bir sürü serserinin arasında. neyse şimdi öğreneceğim. eski bir evin önünde durdu. ben ise net görebileceğim bir yerde izliyorum onu. 

Ağlıyordu... Hemde hüngür hüngür. Acıdım ona. Benim de aklıma babamı kaybettiğim o acı gün geldi. Bir trafik kazasında kaybetmiştim onu. Sarhoş, alkollü bir dengesiz almıştı babamı benden. Daha 7 yaşındaydım be... Okuldan gelmiştim. Okulun ilk günü. Babam sabah beni okula bırakıp gitmişti. Sanki anlamıştım ayrılığı o çocuk aklımla. Gitme dedim. gitme baba. o da bana "işlerim var oğlum geleceğim geri buraya da alışırsın" dedi ve bir baba şefkati ile başımı okşadı. Okul dağılmıştı. herkes gitmişti. bir tek ben kalmıştım. babamı bekliyordum ama gelmiyordu. bir an gelmiyecek mi dedim. ama imkansız babam söz verirse tutar dedim. beklemeye devam ettim. ama umudum kırılmıştı. ağlıyordum. okul kapısında hüngür hüngür ağlıyordum. müdür bana git artık gelemiyecek herhalde dediler. onlara inanmadım. inanmak istemedim. hava kararmaya başlamıştı. yine de gelmemişti. en sonunda ne kadar istemesem de gitmiştim. eve geldiğim de kapıyı bana hizmetlimiz açtı. Tek isteğimdi be okuldan geldiğimde annemin bana kapı açıp sımsıcak bir gülümseme hediye etmesi. Olmamıştı. Bu da olmamıştı. Saat  kaç olmuştu ama annem kafasını bilgisayarından kaldırıp "hoş geldin" bile dememişti. Ama ben huzursuz olmuştum. Benim babam dağ gibi adam sözünden geri hiç dönmezdi. Peki neredeydi o zaman? Çok geçmemişti. Ev telefonumuzun kulak tırmalayıcı sesi sarmıştı evimizi. Ve gelen telefonu koşarak ben açtım. bu duyduklarıma inanamamıştım. Hiç bi anlam veremiyordum. Bu olamazdı değil mi? Babam söz vermişken beni terk etmezdi değil mi? Ama olmuştu ve o gün babam beni terk etmişti sonsuzluğa dek. 

Sonra doktorumuz yerinden kalktı bi şeyleri felan kurcaladı. sonra sanırım gerçeklerin olduğu kutuyu buldu bi anlığına her şeyi anlayacak diye korksam da anahtarı bulamayınca vazgeçti. Ne de meraksız bir kız değil mi ya. 

Dayanamayıp mesaj attım.

  "Hadi canım O anahtarın ne olduğunu merak etmiyor olamazsın. Öğrenmek istiyorsan mesajlarımı bekle." 

Asıl oyun şimdi başlıyor. Hadi bakalım var mısın oyuna DOKTOR HANIM? 

<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<<

Arkadaşlar selamunaleykummm :) Naber nasıl gidiyor? Neyse lafı uzatmayacağım. Alelacele bir bölüm yazdım sizleri bekletmemek adına. Ama bilin ki şu aralar çok meşgulüm ve sıkışığım. Sınav haftam ve ders çalışıyorum. Bu yüzden biraz eksik olabilir. Eeee nasıl olmuş bölüm. Bir de sizin görüşlerinizi alsam???

VUSLATI BEKLERKEN #TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin