Burayı okumayacağınızı bilsem de yazmak istiyorum. Çok duygulandım şu an. Çünkü gelecek bölüm son bölüm. Daha sonra FİNAL bölümü var. Gelecek bölümden sonra size VEDA YAZISI yazacağım. Sonra da hazırladığım yeni bir kitap var. Onu yayınlamayı düşünüyorum:(
Açık kapıdan içeri girdim titrek adımlarla. İçeri girdiğimde Bade'nin sesi yankılanıyordu evin her köşesi.
"Leyla ben naptım Leyla? Kalkmamalıydım camın önünden. O geldi. Biliyorum oydu. Ben göremedim ama. Leyla kalkmamalıydım buradan. Oydu, eminim. Ben onun yazısını nerede görsem tanırım" Yavaşça yürüyerek biraz daha yaklaştığımda beni hala fark edememişlerdi. En son nerede olduğundan bi haber olduğum sesimi buldum.
"Bade" Ve bana dehşetle bakan gözler.
&&&&&
Hala yaptığım yanlışın pişmanlığını yaşarken duyduğum sesle dehşete kapıldım. Hızla arkamı döndüm. Yine aynı şeyler... Önce gözler dolar. Sonra boğazın düğümlenir yanar. Konuşamazsın. Ama bu kez farklıydı diğerlerinden. Göğsüm sıkışmıyordu. Sadece kalbim yerinden çıkacamış gibi hızlı atıyordu. Göğüs kafesimden fırlayacaktı sanki. Susamış bir bedevinin suyu bulması demeliydim yoksa bir serap mıydı? Ama oydu. Gerçek ya da hayal. Onu derinden hissediyordum.
"Bade?" dedi tekrar. Bense gerçek olup olmadığını ayırt etmeye çalışıyordum.
"Gökaalp. S-sen misin ge-gerçekten" Elini yüzüme koydu hasret gidermek istercesine.
"Benim gönlümün sultanı benim."
"Bade siz konuşun ben gidim o zaman" cevap vermedim girdiğim şoktan. O kapıyı kapatıp gitti. Gökalp sarılacakken geri çektim kendimi. O kadar hasretim ki ona kokusuna. Dayanmak çok zordu. Yine de birden hiç bir şey olmamış gibi yapamam. Evet zor dayanıyorum şu an ama kahrolası gurur...
"Bade seni çok özledim. Nolur yapma. Şimdi değil. Sana kokuna o kadar hasret kaldım ki. Hasretimi giderim sonra darıl yine bana. Ama sarıl. Çok özledim. Sen özlemedin mi?"
"Özlemek mi? Özlemekten bahsetme bana. Gölgeni görsem sarılacaktım. Neden yaptın bunu bize. Aşıklar illa üzülüp ayrı mı kalmalı? Bir tür bedel miydi bu?"
"Yapma nolur. Sarıl bana her şeyi unutup. Sonra yine hesap sor. Sorularına verecek cevabım var. Gerçekten." Daha fazla tutamadım kendimi gözyaşlarımı. Sarıldım. Her şeyi bir kenara bırakıp sadece özlemime odaklandım. Kokusunu çektim içime. Doya doya. Göz yaşlarım omzunu ıslatmıştı. Şükür göz yaşlarıydı bunlar. Öfkeliyim hem de çok. insan sevdiğini üzer mi hiç! Ama her şey bir yana iyiydi yanımdaydı. Ve onu dinlemem lazım. Geriye çekildim ve hesap sorma moduna girdim.
"Neredeydin sen he! 3 aydır neredeydin. Ne çektiğimden haberin var mı senin. Yok öyle not bırakıp kaçmak. Ben burada her gün defalarca ölüp ölüp dirildim. "
"Ben farklı mıydım sanıyorsun? Ben nefessiz kaldım senisz. Sen benim nefesimsin. Ömrümsün. Hiç vermemek üzere içime çekeceğim son nefesimsin de. İnsan nefessiz yaşayabilir mi? Ben 3 ay nefessiz yaşadım. Tabii yaşamak denilirse!"
"Gökalp bunu bize sen yaptın sen!"
"Neden yaptığımı açıklamama fırsat vermiyorsun bile."
"Neden Gökalp"
"Bak ben senin mutluluğunu her şeyden üstün tuttum. Bundan sonraki hayatımda da aynısı olacak. Benim için sadece sen varsın ve senin mutluluğun benim mutluluğum. O gün senin günlüğünü bulmuştum. Her gün annene yazmışsın. Hayalindeki erkeği baban olarak tanımlamışsın ve her sayfada geçen şey "iyi bir kul olmak" Ama ben kul olmak nasıl olunur bilemedim. Hiç bir zaman hem de... Annem ya da başkası anlatmadı. Ben de araştırmadım. Farkına senle vardım. Ve mücadele etmeye karar verdim o gün. Ben ki namaz kılamyı bile bilmeyen İslamı sadece kimlik arkasında yazan bölümden ibaret sanırdım. Çok düşündüm ne yapmalıyım diye. Elhamdülillah o günlerde karşıma bizim mahalle imamı Salih amca çıktı. Bana anlattı. Ben anlattım. Bana yardımcı olabileceğini söyledi. Bana en iyi şekilde öğrenmem için camide beraber kalmayı teklif etti. Normalde 4 aydı. Ama ben seni bugün öyle görünce dayanamadım" İçimde bir şeyler olmuştu. Adını koyamadığım. Çok garip bir histi birisinin, sevdiğinin, senin için fedakarlıklarda bulunması. Bu çok güzel çok mükemmel bir histi.
"Peki neden habersiz gittin?"
"Söyleseydim vedalaşamazdım seninle. Seni üzgün görüp vazgeçmekten korktum"
"Ama İslamı benim için değil Rabb'imiz için, Allah için öğrenmelisin"
"Zaten öyle. Sen farkına varmamı sağladın. Ben anlatan olmadı merak etmedim. Senin sayende içimde bazı şeyler netleşti ve merak ettim. Senin gibi bir eşimin olması inan beni dünyanın en mutlu adamı yapıyor. Her anlamda. " Söylenecek söz kalmamıştı galiba. Artık her şey tamdı. İçimdeki sorular cevaplarını bulmuşlardı. En çok ihtiyacım olan şey oydu ve yanımdaydı. Ve eksiklerini gidererek gelmişti bana. Kafamı göğsüne yaslayıp sarıldım o da bana sarıldı. Elleri saçımda geziniyordu. İşte özlediğim koku. Hissetmek istediğim tek ten.
"Hayatım"
"Efendim canım"
"Şimdii bizim bir çocuğumuz mu olacak" Gülümseyerek kafamı salladım.
"Yanii bizim bir parçamız yolda"
"Evet"
"Yani senle benim bi bebeğimiz. Sana benzeyen bir kızımız" gülümsedim bu tatlı heyecanına.
"Belki de sana benzeyen bi oğlumuz."
"Şimdi biz anne baba olacağız. İlk kelimesini heyecanla bekleyeceğiz. Sonra büyüyecek. Babası ona okula gitmeden okumayı öğretecek. Sonra biraz daha büyüyecek ve okula gidecek. Başarılarını bekleyeceğiz. Ödevlerine yardım edeceğiz. Sonra annesi gibi uykucu olursa her sabah işkence edecek bize. Sonra ilk mezuniyetini olacak. Bir heyecan bir telaş derken liseden de mezun olacak Allah ömür verirse. Sonra o şehir dışında üniversite isteyecek biz istemesek de saygı duyacağız. Hasretini çekeceğiz. Sonra mesleğini eline alacak. Ve bir babanın evladını görmek istediği yerde olacak." O heyecanla anlatırken zevkle dinliyordum ben de. "Erkek olursa askere gidecek o. Ben de gururla asker oğlumu bekleyeceğim. Vatan vazifesini yerine getirecek. Ona dövüş öğreteceğim."
"Ben de birinize bir şey olacak diye endişeleneceğim hep."
"Evet. Kızımız olursa eğer ona erkek sinek bile yaklaştırmayacağım. Babasının kızı olacak hep. Ona yaklaşan erkekleri döveceğim"
"Hoop ağır ol bakim. Annesinin kızı o. Yanlış bir hareket yapmaz asla. Zorbalığa gerek yok. Hem o da birisini sevip evlenecek"
"Yook öyle şey. Benim kızım evlenmeyecek. Veremem kimselere döverim vallaha."
"O zaman ben de seninle evlenmeseydim?"
"Aynı şey değil."
"Ama o benim kızım ve öyle kalmalı"
"Hayır bak anlamı-"
Doğmamış çocuğa don biçmek ya da dereyi görmeden paçaları sıvamak ne derseniz deyin. Gelecek hakkındaki bu tarz konuşmalarımız saatlerce devam ederken Gökalp nokta niteliğinde son sözünü söyledi
"Ne olursa olsun ister kız ister erkek... Önceliğimiz; değerlerini sahip çıkan vatanına milletine hayırlı bir evlat yetiştirmek olacak"
"Kesinlikle haklısın"
"Yatalım mı? Yarın da doktora gider bebeğimizi görürüz."
"Tamam" deyip içimdeki sonsuz heyecanla yatağıma girdim. Yarın bebeğimi görebilecektim belki de. Çok heyecanlı. Gökalp'e dönüp sarıldım ve gözlerimi kapadım.
&&&&&
"Daha ne kadar bekleyeceğiz."
"Tamam bak bizim randevu saatimiz geldi girebiliriz"
"Hadii. " Heyecanla içeri girdik. Gökalp heyecanımı almak için elimi güven verircesine sıkıyordu.
"Şöyle uzanın Bade Hanım" dediğini yaptım ve gösterdiği yere uzandım. Karnımı açıp jeli sürdü. Daha sonra o makineyi karnımda dolandırmaya başladı. Karıncalandırıyordu ve bu heyecanımı bine katlıyordu. Gözlerimi Gökalp'e çevirdim. Gözlerimin içine derinlere bakıyordu. Sıcacık gülümsedi. Bir gülüşü var kelebek görse ömrü uzar diyerek bu söze hakaret ederlermiş meğer. Gerçek gülüş buydu. Ama ben ne yaptım. Kadını fark edince kaşlarımı çatıp göz işareti yaptım Gökalp'e. Bu gülme demekti anlamadı. Ama kaşlarımı çatınca o da çattı. O sırada doktor gülümseyerek geri çekildi. Görüntüyü eliyle işaret ederek bir noktayı gösterdi.
"İşte bebeğiniz."
"Daha doğrusu bebekleriniz"
Beğenmişsinizdir İnşAllah...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VUSLATI BEKLERKEN #TAMAMLANDI
SpiritualBade ve Gökalp... Ne aşkları yalan ne hikayeleri sıradan. Gökalp gök gözlü yiğit demekti. Gerçekten de yeşillerinde kaybolduğu Bade'nin gök gözlü yiğidi idi Bade ise Aşktı. Kutsal sevgiydi. O da mavilerinde boğulduğu adamın AŞKI idi. Ar...