~20.BÖLÜM~

3.7K 209 119
                                    

Merhaba arkadaşlar. Uzun süre atmamamın telafisi olarak ard arda bölüm atıyorum. Bu bölümü bir kaç saat içinde yazdım. Bölüme başlarken aklımda hic bir fikir yoktu birden bire aktı gitti. Hoşuma da gitti. İnşallah beğenirsiniz.

Anlat hadi onlara, ne diyor bu gözler (N.E)

Ortalığı topladıktan sonra uykum kaçmıştı. Salona geçip televizyonun karşısındaki koltuğa oturdum. Düşünmeye başladım. O arkadaşlar kimdii? Nasıl öğreneceğim ben ya? Direk soracaksın işte. Ne var bu kadar düşünecek? Yapma ya iç ses? Ben sormayı bilmiyordum sanki. Deli misin sen? Pat diye sorulur mu? Anlar öyle sorarsam. Aman anlarsa anlasın? Yalan mı? Onu seviyorsun ve kıskanıyorsun?.  Tamam orası öyle. Yine de anlamasın. Sen başka bir yol düşün bulana kadar da konuşmaa!

"Noldu daldın gittin?" öyke bir dalmışım ki Gökalpin yanıma oturduğunu fark etmemişim. Hatta konuşunca korkup yerimden sıçradım.

"Yok bir şey. Öyle gözüm dalmış sadece."

"Öyle olsun. Anlatmak istersen dinlerim." söylese miydim acaba? Ne olacak ki? Söyliym kurtulurum hem. Yani ne yapabilir ki? Anlasa bile ne olur yani? Ne olur? Sahi neolur? Ah bilmiyorum ya. Ama söylemek istiyorummm.

"Söyle"

"Ne?"

"Söyle diyorum. Bir şey diyecek gibisin." ayy beynimi mi okudu? Ya da psikoloji dersi filan mı aldı? Nereden anladı? Anlamak için dahi felan olmak gerekmiyor canım. Baya belli. Şu surat ifadene baksana.  Ay haklısın galibaa. Tabii haklıyım. Bi dakika ya? Sen neden konuşuyorsun. Ben sana bir fikir bulana kadar sus demedim mi. Kapa çeneni. Bir daha da konuşma. 

"Artık söyleyecek misin"

"Ya hâlâ konuşuyor. Bi sus bi fikir bulmaya çalışıyorum. Düsünene az saygı  ya." kafamı çevirdiğimde Gökalpin anlamayan surat ifadesini görünce az önce konuşanın iç ses değil de Gökalp olduğunu ancak anladım. Ne salağım ya. Şimdi ne yapacağım. Hepsi senin suçun iç ses. Sana konuşmak yasak!

"Şeyy pardon yaa. Az önce sen mi kouştun. Ben başkası sandım o yüzden öyle bir tepki verdim."

"Burada sen ve benden başka kimse yok. Kim konuşabilirdi Allah aşkına? Ne bekliyordun. Ya da bana dedin de sonradan ayıbını kapatmak için yalan mı söylüyorsun? Karşında kücük bir çocuk yok Bade! Kafana göre takılmayı bırak. Etrafındakiler de kölen değil. Bağırıp durma herkese! Burada senin sıkıntını öğrenmeye çalışıyorum sen ne yapıyorsun ya? Alttan almaya sabretmeye çalışıyorum ama artık dayanamıyorum. Şımarık bir kız çocuğu gibi hareket etmeyi bırak artık! Dünya da senin etrafında dönmüyor! Bunu bil. İnsanlarla konuşmadan önce büyü!" sonra da hızlıca kalkıp gitti. Ardından da dış kapının çarpılma sesi geldi. Bilmiyordu. Hiç bir şeyi ne yaşadığımı ne düsündüğümü! Beni bir dinlemedi bile. Açıklama yapmama izin vermedi. O lafları ona söylediğimi düşündü. Kolay olanı seçti ve anlamadan dinlemeden yargıladı. Ama o sözleri... Gerçekten doğru muydu? Bıkmış mıydı benden. Şımarık bir kız çocuğu değildim ben. Değildim. Ben çocuk olmadım. Benim hiç şımarmaya vaktim olmadı. Ben hep olgundum. İnsanlar benden bıkmazdı. Kimseyi bıktırmıyordum. Kücük değildim. Ben hiç kücük olmadım. HİÇ! İnsanlarla konuşmayı da biliyorum. Onu sevdiğim için çok alınganlık yaptığımı bilmiyordu. Sanırım artık bilmesine de gerek yok. Baksana benden bıkmış. Beni HİÇ SEVMİYOR. Bilmesine gerek yok o yüzden. Bi dinleme zahmetinde bile bulunmadı. Nasıl böyle düsünebilirdi anlayamıyorum. Ben şımarık bir kız çocuğu değildim. Bunu bilmeliydi. Ne yaşadığımı neler çektiğimi biliyordu. Bunu da bilmeliydi. Şımarık değilim. Olmadım. Olmam. Değilim. Ben asla şımaramadım. Asla. Benim öyle bir imkanım yoktu hiç. Annem de babam da bu dünyadan gidince büyüdüm. O günden sonra hiç şımarmadım. Ben asla şımarık değilim. Telefonumun sesi ile düşüncelerimden sıyrıldım. Leyla arıyordu.

VUSLATI BEKLERKEN #TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin