~16.BÖLÜM~

4.8K 253 24
                                    

Birden jeton düştü ve hızlıca ayağa kalktım. Gökalp ise bana tuhaf bir şekilde bakınca açıklamamı yapmaya başladım.

"Farkındaysan üstün ıslak. Çabuk kalk ve üstünü değiş. Hasta olacaksın."

"İlk sen değiş. Banyo bir tane. 'İlk sen gir' tartışmasına başlamadan girsen senin iyiliğin için olur." İtiraz bile edemeden banyoya girdim. Üzerime geceliğimi onun üstüne de uzun bir ceket giydim ve tülbentimi takıp çıktım. O banyoya girerken ben de saçlarımı kuruluyordum. Şala rağmen saçlarım ıslanmıştı. İnşAllah hasta olmam. 

Gökalp banyodan çıkınca uyumaya karar verdik ama yatak sadece bir tane vardı. Bu nasıl bir düşüncesizliktir ki sadece bir yatak koyarsınız şu odaya. E tabii herkes de bizim gibi anlaşmalı evlilik yapmadığı için herhalde.  Bizim beyefendi hemen yatağa yattı bu ne be!

"Ne dikiliyorsun orada? Gidip uyusana!"

"Ben prensip olarak ayakta dikilerek uyumayı tercih ediyordum ama rahatsız olduysan başka tarafa doğru dikilebilirim. Sonuçta yatak çok zaten değil mi? Sen sakın rahatını bozma hatrım kalır bak." 

(Buradan sonrası ruh halime göre şekillendi. Normalde tatlişko bir şeyler vardı kafamda ama nasıl bir psikolojiye sahipsem artık böyle gitti.)

"Sende laf uzatma gibi bjr rahatsızlık mı var? Çok fazla boş konuşuyorsun da."

"Ahh ben mi boş konuşuyorum. Hadi ben boş konuşuyorum diyelim. Senin düşüncesizliğine ne demeli?"

"Düşüncesizlik mi? Ben hemde! Kusura bakma senin yüzünden ıpıslak olmuşken bendeki düşüncesizlikten bahsetmek yanlış olur."

"Ben mi dedim sana yağmurda dolaşalım diye? Yolu ben mi kaybettim? Yağmurda oyalanan da mı bendim yoksa? Ya da ben mi dedim sana gel dolaşalım diye?"

"Ceketim kimdeydi peki o yağmurda? Düşünsene! Dediğimi yapıp ceket giyseydin ben de ceketsiz kalmazdım"

"Sen... Sen çok... ne diyeceğimi bilemiyorum gerçekten. Üste çıkmak için bahaneler uyduruyorsun. Ceketini vermek için zorlamayı geç rica bile etmedim. Ben sana üşümüyorum demiştim."

"Üşüdüğün belliydi her halinden."

"Ya sen hep böyle misin?"

"Nasıl" kısa bir kahkaha attım. Cidden sinirden köpürüyordum şu an. Allahım ya türünün son örneği olsa gerek.

"Yaptığı şeyleri sürekli birilerinin başına kalkıp egosunu tatmin etmeye çalışan birisi..." daha fazla dinlemek istemiyordum. Sertçe yürüyerek  gidip ışıkları kapattım. Sonra da koltukta uyumaya çalıştım.  Bu koltukta uyumak neredeyse imkansızdı. Ama benim gibi bir uykucuya sökmez tabii. Ve yavaş yavaş üzerimdeki sinirle göz kapaklarım ağırlaşmaya başladı ve kendimi uykunun tatlişko kollarına bıraktım. 

YAZARDAN

Gökalp yatakta sağ tarafına dönmüş uyumaya çalışırken bir yandan da Badeyi seyre dalmıştı. Ona olan sınırları bugün gittikçe yumuşamaya başlamıştı ve bu da Gökalpi korkutmuştu. Kendine, babasına verdiği sözü tutamamaktan olacaklardan korkmuştu belki de. Ama bu sınırı korumak istemişti. Badeye sert çıkarak bunu başarabileceğini düsünmüştü ama olmamıştı. Şimdi daha kötü olmuştu. Daha kötüsü ise Bade karşısında gayet masum bir şekilde uyuyordu. Suçsuzdu. Haberi yoktu hiç bir şeyden. Yaptığına pişman olmuştu. Ve o koltukta asla rahat uyuyamayacak sabah uyandığında boynu tutulacaktı. Vicdanı buna daha fazla müsade vermedi. Badenin uyuduğunu anlayınca Gökalp yavaşça yatağından kalktı ve Badeye yaklaştı. Onu uyandırmamaya dikkat ederek kucagına aldı ve yatağa yatırdı. Bu arada biraz kıpırdanmıştı Bade. Gökalpe buraya ilk geldiklerinde Badeyi kucakladığı anı hatırlatmıştï. Yine aynıydı. Masum saf temiz... Güzelliğinden bahsetmeye kalksa destanlara sığdıramazdı. Gözlerinin yeşili  şu an örtülü olsa da Gökalp ezberlediği o yeşilin tonunu hiç bir yosunla kıyaslayamazdı. Yosunlar, çimler, ağaçlar kıskanırdı. Gökalpo Bade nin baş ucuna oturmuş, bir  şaheser izler gibi izliyordu Badeyi. Ve bir şarkı hayat buluyordu Gökalpin AŞKında.

VUSLATI BEKLERKEN #TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin