Bu kadar kısa sürede atmak istemiyordum bölümü ama sumisali__ gibi inatçı bir okuyucum olunca dayanamadım attım. 😍😍😍
Medya; Tarkan& ümit sayın ~ Gitme
☆☆☆
Duyduklarımın şokundayken gözlerim kararmaya başladı. Hayır şindi olmamalı. Şimdi degil. Duvardan drstek alarak ayakta durmaya çalıştım. Kendime geldukten sonra derin bir nefes aldım. Goz yaşlarımi geri ittim. Elim titreye titreye cay bardaklarını mutfağa taşıdım. Iceri misafirlerin yanına geçtiğimde Gökalp içeri geçmişti bile. Ona bakmamaya çalışarak koltuğa oturdum. Kendi aralarında konuşuyorlardı. Ama benim beynim yerinde değildi. Hoc bir şey anlamıyor her şey bana uğultu gibi geliyordu. Ne kadar da aptalmışım. İki güzel söze kandım. Kıraç ın bir şarkısı kulaklarımda çınladı. Oysa bir umuttu hep gönlü besleyen, dayan yüreğim diyen. Gerçekten de çok doğru söylemiş. Oysa bir umuttu hep. Hep bir umut vardı. Belki de o da seviyordur diyordum. Ama veninle oyuncak gibi oynamış. Ne kadar aptalım. Belki de saf. Kanmistim iki söze.
"Bade?"
"Efendim."
"misafirlerimiz gidiyor."
"ah çok pardon dalmışım"
Misafirleri geçirdikten sonra odama çıkacakken Gökalp kolumdan tuttu."Ne oluyor sana Bade?"
"Bilmem bana ne oluyor. Ne olabilir ki bana"
"Birden bire suratın düştü ağladın ağlayacak durumdasın. Birden ne oldu sana"
"Hiç bir şey Gökalp. Bırak kolumu odama çıkacağım" diye resmen bağırdım. Ses tonunu kontrol edemiyordum. Sesim titriyordu. Gözlerim doluyordu. Sinirle odama çıktım. Sindiremiyordum. Olamazdı böyle bir şey. Daha sabah aramız ne kadar güzeldi. Gerçek bir çift gibiydik. Nasıl bu kadar iki yüzlü olabilir bir insan. Neden anlamıyor. Kardeşinin ölümüyle benim bi ilgim olmadığını. Hâlâ nasıl beni suçlarda. Geçenlerde babasının düşmanlarının öldürdüğünü söylüyordu. Yoksa o da mı yalandı. Tüm anlattıkları her şey yalan olabilir miydi. Aslında gördüğüm her şey onun tüm hayatı yalan olabilir miydi. Yoksa işin görünmeyen kısmında ince hesapları mi vardı. Anlamıyordum. Nasıl olurdu. Nasıl söylerdi o sözleri hiç düşünmeden. Nasıl yapabildi. Nasıl kalbi hiç acımadı. İçi hiç mi sızlamadı. Vicdanı yok muydu. Bana karşı en ufak hissi yok muydu. Bu sorular kafamı kemiriyordu. Peki ya şimdi. Şimdi ne yapacaktım. Ne yapmam gerekiyordu. Burada ölümümü bekleyemezdim. Bu adamın yüzüne daha fazla bakamazdım. Onun yüzüne baktıkça nefretten başka hiç bir şey girmeyecektim artık. Daha fazla nefret dolu gözlere bakamam. Daha fazla nefret dolu bir insanla yaşayamam. Yaşamam. Camın kenarına koltuğuma oturdum ve şarkı açtım. Artık bana uyku yoktu. Dinlediğim şarkının nakaratında takıldım. Ağlat beni, sana da bu yakışır. İnsan bu elbet buna da alışır.
Alışır mıydı ki? Bir insan bu acıya da alışır mıydı? Sevdiği tarafından her dakika bıçaklanmak? Ama öldürmüyordu. Daha çok acı veriyordu. Ölüm değildi, ölüm gibi bir şeydi. Her saniye ölüp ölüp dirilmek. Bir insan buna bile alışır mıydı? Buna bile. Ne yapmalıydım bir karar vermeliyim. Aslında bir fikrim vardı. Yapabilir miydim, dayanabilir miydim? Hiç bir fikrim yok. Bu gece uyku da yok. Zor bi gece olacaktı belli.☆☆☆
Sabaha kadar düşündüm durdum. Sonuç yok. Hiç bir soruma cevap bulamadım. Aklımdaki şeyi yapsam mı dayanabilir miyim diye düşünüyordum. Ama bir karar verdim. Yapacaktım. Elbet alışırdım. Başka seçeneğim yok sonuçta. Aşağı Gökalp'in yanına indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VUSLATI BEKLERKEN #TAMAMLANDI
Tâm linhBade ve Gökalp... Ne aşkları yalan ne hikayeleri sıradan. Gökalp gök gözlü yiğit demekti. Gerçekten de yeşillerinde kaybolduğu Bade'nin gök gözlü yiğidi idi Bade ise Aşktı. Kutsal sevgiydi. O da mavilerinde boğulduğu adamın AŞKI idi. Ar...