Bölüm 7

3 1 0
                                    


Özledim...

Yeniden görmek, yeniden öpmek, yeniden dokunmak

Eskiye dönmek, eskiyi sevmek, eskiyi hatırlamak

Uçan kuşlar kadar özgür olana dek

Sensiz olmak, sensiz durmak ve de sensiz kalmak

Belki bir daha İstanbul'a gelmem diyordum. Geri dönmemek için de direndim ama fayda etmedi. Acil bir görev var dediler ve beni buraya getirdiler. İner inmez merkeze gitmem gerekiyordu. Özel bir araba beni bekliyordu. Fakat önce en sevdiğim yere gitmem lazım. Telefon açtım merkeze biraz gecikeceğimi söyledim. Sorular, sorular, sorular... Hepsini teker teker cevapladım. Biraz yalan söylemek zorunda kaldım ama bunu Murat haricinde kimse anlamamıştır. Beni en iyi o tanır. Onunla ilk kez İngiltere'de karşılaşmıştım. İyi günler geçirdik diyebilirim. Daha sonra o kendi yoluna ben kendi yoluma. Bugüne kadar da hiç konuşmamıştım. Denizin sesini dinlerken onun da sesini duydum ama martıların sesi onun sesini bastırıyordu. Burası İstanbul'un en güzel yeri bence. Köprü, önüne camiyi de katmış birlikte İstanbul'u seyrediyorlar. Buram buram kumpir kokusu geliyor. Ortaköy Merkez Camisi'nin önünde durmuş İstanbul'u izliyorum. İstanbul'da geçirdiğim günler geldi aklıma, biraz hüzün, biraz mutluluk. Bana en çok vicdan katan şehir burası. Şimdi bir suçluyu bulmaya geldim. Sadece zeka ve gözlem yetmiyor onları bulurken birazda vicdanlı olman gerekiyor. Her katilin kendince bir çizelgesi vardır. Bunun da öyle, o da kıvırcık saçlı kadınları hedef alıyor. Sanırsam kendime dikkat etmem gerekecek. Çünkü bu rüzgarda daha da fazla dalgalanıyor. Onun hedefi olmak istemem. Denizin maviliğine baktıkça olmayan ailemi hatırlıyorum. Aslında her zaman beni kendilerinden daha fazla seven bir ailem vardı ama gerçek değillerdi. Çok tatlı, tombul bir annem vardı. Her sabah bana sevdiğim poğaçalardan yapardı. Çok yakışıklı bir babam vardı. Her gün işten gelirken bana çikolata getirdi. Tüm mutlu anılarımda yanımdaydılar, hala da yanımdalar. Sadece hayatta değiller o kadar. Üç sene önce üvey ailemi bir trafik kazasında kaybettim. Bir daha da İstanbul'a gelmeyeceğim dedim. Bana tüm mutlulukları vermişken bir anda her şeyimi aldı bu şehir. Burayı unutamam ama. Babamla her hafta buraya gelir birlikte hayal kurardık. Onlar farklılardı aslında. Bana hiç yalan söylemediler. Büyüyene kadar bana evlatlık olduğumu söyleyemeyebilirlerdi ama onlar öyle yapmadılar. Evlatlık olduğumu bilerek büyüdüm ve onların gerçek kızları oldum. Babamın da benim de en büyük hayalimdi bir gün gerçek ailemi bulmak. Onlar hakkında bildiğim tek şey öldükleri, ağabeyim hariç. Onunda nerede olduğunu kimse bilmiyor. Bir dedektif olarak çok peşine düştüm, çok araştırdım ama bir sonuç yok. Yetimhane yanınca tüm kayıtlar gitmiş. Onu bulmak için ölülerle konuşmam lazım bu saatten sonra. Bende yoruldum artık zaten. Sadece onun yaşadığıyla teselli ediyorum kendimi. Kadere inanıyorum ama bir gün bir yerde karşılaşacağız. Belki birbirimizi tanıyarak belki de sadece birbirimin yanından geçerek ve deniz gözlerimi alıyor. Bir gün hoşlandığım adamında bana dediği gibi;

"Gözlerin kara ama emin ol denizden daha derin bakıyorsun."

Şimdi derin mi bakıyorum yoksa boş mu bilmiyorum. Aklıma gelen anılar, hikayeler, insanlar bunların hepsini zihinde tutmak zor.

Unuttuğum yüzler var, unuttuğum sesler, unuttuğum aşklar var. Sadece fotoğraflarına dokunduğumda hissettiğim gerçekler var.

İçimde eksik olan bir his var artık. Adına "Aşk" diyorlar. Bir bıçak saplanıyor karın boşluğuma. Tıpkı ona sapladıkları gibi. Katili buldum, diz çöktürdüm ama yapamadım. Buna vicdanım izin vermedi. Kaybettiğimi geri getirmeyecekti. Yıllarımı katilleri bulmak için harcadım ve hepsini adalete teslim ettim. Şimdi kendi davam için adaletten vaz mı geçecektim? Herkes kendi adaletini sağlasaydı bana ne gerek vardı ki? Kafayı çekmiş bir serseri içimdeki hissi aldı götürdü. Hiçbir şey yapamadım. Sadece yok olmasını izledim. Yalnızlığı aştım artık. Tek başıma, kendimi işlerime vermiş bir şekilde atlatıyorum. Her akşam mutlaka bilinmeyen bir numaradan arayan sapığım var. On üç saniye boyunca "Alo" dememi bekliyor ve sonra kapatıyor. Kim olduğunu biliyorum, önemli değil bu yaptığı.

"O da seviyor, sevmeyi bilmeyen birini hem de."


ÖzledimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin