Bölüm 10

8 0 0
                                    


Özledim...

Özlemenin de ötesine geçmiş duygularım

Hafızamda kaybolmuş bazı anılarım

Sayılı gün çabuk geçer derlerdi atalarım

Zaman doldu, vakit geldi sensizliğime seni katarım

Murat Türker, düşünceli ve girişe dönük bir şekilde masanın diğer başında oturuyordu. Elindeki dosyanın sayfalarını teker teker incelerken gözüne bir şey takıldı. Masada bulunan herkes ona sanki bir suçluymuş gibi bakıyordu. Herkesin elinde bir dosya vardı ama gözleriyle Murat'ı süzüyorlardı. Bu durumdan fazlasıyla rahatsız olan Murat, Ahmet Kuleli'ye döndü.

"Ahmet sen kaç yaşındasın?"

"28 Murat Bey neden sordunuz?"

"Hiç göstermiyorsun, biliyor musun?"

Ahmet şaşırmış bir şekilde karşılık verdi.

"Bunu ilk defa sizden duyuyorum."

Murat'ın birden bire kahkaha atması masada bulunan herkesi şaşırtmıştı. Herkes bir neden bekliyordu. En azından neden güldüğüne dair bir düşünce. Murat'ta onların bu beklentilerini boşa çıkarmadı. Bir anda ciddileşti. Biraz önce kahkaha atan adamdan eser kalmamıştı.

"Bakın arkadaşlar anlıyorum çok memnun değilsiniz bu durumdan ama buna alışsanız iyi olur. Gittiğimiz her yerde bu durumla karşılaşıyoruz, artık sıkıldım. Bu sorunu konuşarak aşabiliriz diye düşünüyorum. Sizden ricam artık bize, sizin hakkınızı gasp etmişiz gibi bakmayın."

Masadakiler için uzun ve etkili bir konuşma olmuştu bu. Herkes birbirine bakıyordu, cevap verecek birini arıyordu tüm gözler. Birinin bu durumu inkar etmesi gerekiyordu ve bu kişi Gamze oldu.

"Bunu da nereden çıkardınız Murat Bey?"

Murat ilk başta biraz gülümsedi. Zeki ve gözlemci birisiydi. Gamze'nin elindeki dosyayı hiç incelemediğini çoktan fark etmişti bile. Onu vurabileceği en iyi şey buydu. Murat buraya gelmeden önce herkesi teker teker araştırmıştı bile. İnsanları yakından tanımak isteyen bir tek Kemal Düzgün değildi. Murat daha hızlı davranmıştı.

"Yanlış duymadıysam Gamze, senin çok iyi bir gözlemci ve ezberci olduğunu söylediler. Elindeki dosyada tam olarak ne yazıyor?"

Gamze bir iki defa "Şey" diyinceye kadar Mete çoktan gülümsemeye başlamıştı bile. Gamze'nin, Murat'a bir cevap verememesinin ardından Ahmet'te bu duruma ortak oldu. Gamze birazcık kızarmıştı aslında ama daha fazla mahcup olmamak için durumu kabul etti.

"Belki de haklısınızdır Murat Bey. Çok sık rastladığımız bir durum değil çünkü."

Murat'ın hoşuna gitmişti bu durum. Prensipleri olan bir adam için yanlış yaptığında o yanlışı kabul etmek her zaman büyük bir erdemdir. Gamze'ye bakıp gülümsedi. Söyleyecek daha kritik bir şeyi vardı çünkü.

"Bu arada arkadaşlar sizden küçük bir ricam daha olacak. Bana Murat veya Murat Bey demek yerine Çerez derseniz benliğime daha iyi alışırım."

Masadakilerin tekrar gülümsemesini görmek Çerez'i de gülümsetmişti. Bu onun için bir meslek alışkanlığından çok bir anıydı. Murat'a bu lakabı veren müdürün bir çatışmada ölmesi onu fazlasıyla yaralamıştı. Bazı olaylara fazla duygusal yaklaşıyordu. Çerez sadece bunlardan birisiydi. Murat ayağa kalktığında gözler yine onun üzerindeydi ve yine eğlenceli tarafına denk gelmişti.

"Lavaboya gideceğim gelmek isteyen var mı?"

Masadakiler yine gülümsemeye başlamıştı. Murat hızlı adımlarla ilerlerken kahkaha sesleri de yavaş yavaş azalıyordu. Kahkahanın bir anda kesilmesine sebep olan şey Kemal Müdür'ün, Yağmur ile birlikte odaya girmesiydi. Kibar bir şekilde eliyle Yağmur Karamanlı'ya yol verdi. Ardından kendisi de içeri girdi. Masadakileri süzdü önce. Seda'nın olmadığını fark etti ama önceliği Yağmur ile ekibini tanıştırmaktı.

"Arkadaşlar tanıştırayım. Beklediğimiz misafirlerden Yağmur Karamanlı."

Herkes sırayla adını söyleyip "Memnun oldum" derken Yağmur'da ince sesiyle "Bende" cevabını veriyordu. Kemal Müdür'ün gözüne bir şey daha takılmıştı. Çerez'in olmaması. Fakat bu sefer önceliği Seda'ya vermişti. Ahmet'in yüzüne bakınca anlamıştı zaten Ahmet.

"Ahmet, Seda nerede?"

"En son Adli Tıpta idi, birazdan gelir ama."

"Güzel" diye fısıldadı kendi kendine Kemal Düzgün. Çerez'in nerede olduğunu sormadan önce Yağmur Karamanlı'nın sandalyesini çekti. Yaşlansa da kibarlığından hiçbir şey kaybetmiyordu Kemal Müdür. Sıra Murat'ı sormaya gelmişti. Yine Ahmet'in gözlerinin içine baktı.

"Murat Bey nerede peki?"

"Çerez lavaboya gitti Müdürüm."

Kemal Müdür şaşırmıştı. Yağmur ise gülmeye başlamıştı. Masadan tekrardan kahkahalar yükseliyordu. Ahmet'in yüzünde de anlamsız bir ifade vardı. Çünkü Kemal Müdür'ün sert bakışları ona bakıyordu.

"Özür dilerim Müdürüm" derken Murat içeri girdi. Konuşmaları duyduğu için Ahmet'e sahip çıktı.

"Müdürüm arkadaşlardan ben istedim bana Çerez demelerini. Alışkanlık işte vazgeçemiyorum bir türlü. Bu ismi sizden de duyarsam memnun olurum."

Kemal Müdür'ün şaşkınlığı yine hat safhadaydı. "Peki" dedi istemsiz bir şekilde. Bir anlık suskunluk oluşmuştu ortamda. Bu suskunluğu Yağmur bozdu arkasını dönerek.

"Merhaba Çerez." 

ÖzledimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin