Özledim...
Alev alev yanıyor geçmiş
Gözlerimi kapattım ve açtım ki bitmiş
Sana bir sır vereyim mi çocuk?
Bu adam gerçektende Özlem'i çok sevmiş
Sabahın altısı. Telefonların susmadığı saatler. Henüz daha çok erken. Gelen bir ihbar ve ihbarı yapan bir ayyaş. Sarhoş olunca bir insan bir an durup düşünür. Gördüklerim ne kadar gerçek diye. Sarhoş olan adam da ilk başta bunu düşündü. İnanıp inanmamak tamamıyla zihninin vereceği bir karar ve o doğru olanı yaptı. Hemen polisi aradı. Olay yerine gelen ilk kişi Ahmet Kuleli'ydi. Cesedi görür görmez hemen Kemal Müdür'ü aradı. Daha bir gün geçmeden yeni bir ceset çıkmıştı ortaya ve basının bunu duymaması lazımdı. Civarda da çok fazla polis yoktu. Yine de sağına soluna bakındı Ahmet. Her türlü tedbiri almak zorundaydı. Daha yeni bir milletvekilinin kızı öldürülmüştü. Onun öncesinde iki ceset daha. Beyaz eldivenleri ellerine geçirip cesede biraz daha yaklaştı Ahmet. Cesedin üzerinde en çok dikkat çeken şey, kızın bacağına yapıştırılmış mor bir kağıt parçasıydı. Yavaşça kaldırdı yapışkanlı kağıdı. Sanki yaşayan birinin canını yakmak istemiyordu. Ön tarafında bir şiir vardı, arka tarafındaysa kısa bir not.
"Her şeyin sonuncusu en sevdiğindir."
Cesedin üzerine vuran ışık, mor elbiseyi daha da fazla parlatıyordu. Ahmet'te bu ışıktan rahatsız olmuştu. Ayağa kalktı ve arabaya doğru yöneldi. Sabahın bu saatinde Olay Yeri İnceleme gelmişti. Zaman şu an onlar için en kıymetli şeydi. Hızlı olmaları gerekiyordu. Ahmet daha da hızlı yürümeye başladı. Arabadan çıkan görevlilere yüksek sesle tüm çevreyi incelemelerini söylüyordu. Görevliler de bunun farkındaydı. Olan bitenden haberdarlardı. Bu sorumluluk ve baskı bir tek ekibin üzerinde değildi. Herkes durumun ciddiyetindeydi. Altı kişi hemen olay yerine dağıldı. Çevre genişti ve ormanlıktı. Cesedin oraya gelmesi için taşınması gerekiyordu. Ceset ile araçların girebileceği mesafe nerden baksanız yedi yüz metre vardı. Ahmet kendi kendine düşünmeye başlamıştı. Daha yakın bir yere bırakmak yerine katil neden buraya bırakmıştı cesedi? Birinin takibi altındayken ormanlık alana mı kaçmıştı acaba? Uykusuzluk etkiliyordu Ahmet'i. Kafasındaki sorulara bir cevap bulamayacaktı bu durumda ama en azından Kemal Müdür gelinceye kadar burada durmak zorundaydı. Hiç beklemediği anda karanlığın içerisinden bir ışık geliyordu sanki. Beklemediği bir misafirdi bu. Çerez olayı duyar duymaz hemen olay yerine gelmişti. Gelip Ahmet'in omzuna elini attı ve sanki bir rütbeliymiş gibi Ahmet'i sorguya çekmeye başladı.
"Nasıl olmuş? Kim yapmış? Kim haber verdi?"
Ahmet önce derin bir nefes aldı. Kendini o da inandırmıştı. Hemen hesap vermesi gerikiyormuş gibi hissetti kendini ve başladı soruları cevaplamaya.
"Şu arabanın orada oturan kır saçlı adam var ya o görmüş cesedi. Kendisi sarhoş zaten, çokta bir şeyler hatırlamıyor."
"O yapmış olamaz mı?"
"Sanmıyorum ama yine de alacağız Merkeze."
"Sen maktulün üzerini inceledin mi?"
"Evet, bacağına yapıştırılmış bir kağıtta şiir vardı arkasında da bir not yazıyordu."
"Ne notu?"
"Her şeyin en sonuncusu en sevdiğindir gibisinden bir şey."
Çerez arkasını döndü ve polis arabasının yanında oturan sarhoş adamın yanına doğru ilerlemeye başladı. Yanına geldiğinde elini adamın yakasına attı ve sert bir şekilde karadı adamın yakasını. Ahmet meraklı gözlerle Çerez'in ne yapmaya çalıştığına bakıyordu. Sadece bakmakla olmayacağını anladı ve onlara doğru yürümeye başladı. Çerez adamı iyice sarsmaya başlamıştı. Sarhoş ve yaşlı adamın gözleri dolmuştu ve sürekli "Ben bir şey yapmadım" deyip duruyordu. Ahmet arkadan gelip Çerez'i adamın yakasından çekti ve kızın bir sesle;
"Çerez kendine gel. Ne yapıyorsun sen?"
"Ne mi yapıyorum? O bir şüpheli ve onu sorguluyorum."
"Yapma Çerez. Burada mı? Bu şekilde mi?"
"Evet bu şekilde. Bir itirazın mı var?"
"Sen neden sinirlisin bu kadar?"
"Orada yatan kadın var ya, o kadın ben ve Metin'in Almanya'dan arkadaşıydı."
Ahmet için zor dakikalar başlamıştı. Duyduklarından sonra Çerez'e hak vermeye başlamıştı. Çerez cesedin yanına doğru ilerlerken önce sarhoş adama baktı sonra da dönüp Çerez'e. Çerez hızlı bir şekilde cesedin yanına gitti ve cebinden çıkardığı eldivenleri ellerine geçirdikten sonra elleriyle Aslı'nın saçsız başını okşamaya başladı. Ahmet'te arkasından yavaşça geldi elini Çerez'in omzuna attı. Gözleri çoktan dolmuştu Çerez'in. Yüzünü bu yüzden Ahmet'e çevirmedi. Ta ki arkadan Kemal Müdür'ün sesini duyana kadar. Kemal Müdür yanlarına geldiğinde Çerez hemen ayağa kalktı. Kemal Müdür'ün cesetten önce Çerez'in durumu dikkatini çekmişti. Fakat aldırış etmeden cesede göz gezdirdi. Önce eğilerek kağıtta yazılan şiiri okudu. Daha sonra Ahmet'e döndü.
"Cesedin kimliğini tespit edebildiniz mi?"
Çerez hemen atladı ortaya.
"Aslı Tunalı Müdürüm."
Kemal Düzgün anlamıştı ters bir şeyler olduğunu. Fakat sormaya cesareti yoktu. Onların olan biteni anlatmasını bekledi. Kısa süreli bir sessizlik oluşunca Kemal Müdür, Çerez'in durumuna dayanamadı ve sordu.
"Sen iyi misin Murat?"
"İyi değilim Müdürüm. Aslı'yı tanıyordum. Daha doğrusu Metin'de tanıyordu. Çok yakın bir arkadaşımızdı."
"Başınız sağ olsun Murat."
"Sağ olun Müdürüm."
Kemal Müdür bir kez daha eğildi cesedin üzerine doğru. Tekrar şiire baktı ve sonra Çerez'e döndü.
"Murat şu şiire baksana bir."
Murat tekrar Aslı'nın bacağına yapışmış olan kağıda göz gezdirdi. Yüzünü ekşitmeye başlamıştı. Kemal Müdür bunu farkına varmıştı bile. Tekrar döndü Çerez'e.
"Ne düşünüyorsun Murat?"
"Katilimiz aynı değil Müdürüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özledim
Mystery / ThrillerAşk için öldüren bir katil... Size sevmenin saçma bir şey olduğunu söylese inanır mısınız? İnanmazsınız. Çünkü her şeyin sonuncusu en sevdiğindir...