Bölüm 28

2 0 0
                                    


Özledim...

Yağmurlu bir günde pencereden bakıyorum

Toprak ıslanırken ben ağlıyorum

Gecenin karanlığı koyulaşırken baktım da;

Mum ışığında seni yazıyorum

Hava kararmaya başlamıştı. Gökyüzünden ağır ağır yağmur damlacıkları yere çarpıyordu. Murat kafasını cama yaslamış yağmurun yere düşmesini izliyordu. Kafasındaki yüzlerce soruda tıpkı yağmur damlaları gibi birer birer düşüyordu kafasından. Hangisi düşse başka bir soru yerine geçiyordu. "Kimdi bu ikinci katil? Bizim düşüncelerimizi nasıl tahmin edebilir? Belki de bizi tanıyordur" diye geçiriyordu içinden. Birisi elini omzuna atınca irkildi birden bire Murat. Hemen arkasını döndü. Karşısında Seda vardı. Solgun ve yorgun gözüküyordu. Murat bunu erken fark etti ve sordu.

"Yorgun gibisin."

"Koşuşturmacalar diyelim. Seninde benden aşağı kalır yanın yok."

"Bizimki de koşuşturmaca."

"Duydum olanları. Haklı çıktın yine."

"Bu benim ya da başkasının haklı çıkma davası değil ama keşke elimde bir kanıt olsaydı da beni dinleselerdi diye düşünüyorum."

Arkadan Yağmur öksürerek yanlarına geldi. Ters ters bakmaya başladı ikisinin de yüzüne.

"Arkadaşlar rahatsız ediyorum ama toplantıya başlıyoruz."

Seda, Murat ve Yağmur toplantı odasının yolunu tuttular. Oda da farklı bir şeyler vardı. Toplantıya Mehmet Uslu'da katılmak istemişti. Bu sefer yanında Cemal Yusuf'ta vardı. "Anlaşılan herkese derdimizi anlatacağız" diye mırıldandı Yağmur kapıdan içeri girerken. Herkes geçip yerine otururken sadece Ahmet eksikti masada. Toplantıya da başlamadılar Ahmet gelmeden. Ahmet, Selim ile birlikte girdi odaya. Geciktikleri için özür dileyerek başladı konuşmasına Selim. Ahmet ise elindeki dosyaları herkesin önüne birer tane koyduktan sonra oturdu yerine. Metin dosyayı açtığında karşısında Aslı'nın fotoğrafını gördü. İstemediği bir durum olduğu için hemen sayfalarını değiştirmeye başladı. Murat'ta aynısını yaptı. Nigar'ın fotoğrafını görünce sayfaları hemen atlamaya başladı. En son sayfada bugün işlenen cinayetin fotoğrafları vardı. Herkes aynı sayfaya bakıyordu. İlk söze Cemal Yusuf atıldı. "Anlaşılan masaya o hakim olacak" diye düşünüyordu masada bulunan herkes.

"Şimdi arkadaşlar en başa almak zorundayız. Katil olduğunu düşündüğünüz bir adamı yakaladınız. Fakat ertesi gün cinayetler devam etmeye başladı. Ya yanlış adamı yakaladınız ya da Murat Beyin de daha önceden söylediği gibi katili taklit eden başka bir katilimiz daha var."

Kemal Müdür, Cemal Yusuf'un konuşmasını üzerine alınarak yutkundu. Kafasını öne eğdi. Daha üst rütbeden biraz azar işitmişti. Bu toplantıya da Cemal Yusuf'un başkanlık etmesini istemişlerdi. O da çaresiz bunu kabul etmek zorunda kaldı. Cemal Yusuf sözlerini bitirip yerine oturunca Murat atıldı ortaya. Yine anlatacak ilginç bir hikayesi vardı.

"Konumuzla çok fazla da alakası yok ama eğer izin verirseniz size bir hikaye anlatmak istiyorum."

Kimseden "Hayır" cevabını duymamıştı. Bu, onun için "Evet" anlamına geliyordu. Konuşmasına teşekkür ederek başladı Murat.

"Bir gün Almanya'da görev alırken bir olay için aradılar. Havaalanında bir kadını tutuklamışlar. Yanında iki tane de çocuğu var. Biri altı yaşında diğeri ise daha dokuz aylık. Dokuz aylık olan çocuk ölü. Fakat Amerika'dan Almanya'ya gelene kadar bunu hiç kimse fark etmemiş. Ölen çocuğun iç organlarını çıkarıp yerine uyuşturucu koymuşlar. Kadın ile konuşma imkanım oldu. Bize bir isim vermesi halinde cezasında indirim yapabileceğimizi söyledim ama kadın bunu kabul bile etmedi. Korkuyordu, her şeyi oğlum için yaptım dedi. Ölen çocuk benim değildi. Ben sadece paramı aldım ve çocuğu buraya getirdim. Eğer yakalanmasaydım onlara teslim edecektim ve yoluma bakacaktım dedi. Kadına bana her şeyi anlattın fakat neden sadece bir isim vermiyorsun diye sorduğumda ise bana aynen şunu dedi. Ben sana bir isimden fazlasını verdim ama sen bunu kabul etmek istemiyorsun, işlerini zorlaştırıyorsun sadece dedi."

"Güzel hikayeymiş" diye atladı Selim. Herkesin kafasında birkaç soru birikmişti. Bunu bize niye anlattı acaba? Ne demek istedi? Bunlardan yalnızca birkaçıydı. Murat bunun farkındaydı ama duymak istediği şey "Güzel hikayeymiş" den daha farklı bir şeydi. Birinin istediği soruyu ona sormasını bekliyordu. Bunu yapan Kemal Düzgün oldu.

"Neden kolaya kaçtın öyleyse?"

"İşte bende bunu soruyorum size. Bizim bir isimden daha fazlamız var. Katil gerektiğinden fazla işaret bırakıyor bize. Duygularını döküyor, içini döküyor. Biz ise biri çıksa da bize bir isim verse diye bekliyoruz. Şiirleri çok açık değil mi? Ya da ne bileyim kullandığı zehir. Çok hızlı davranıyoruz ve katilin bize anlatmak istediklerini anlamıyoruz bu yüzden."

Murat'ın bu konuşması toplantı salonunda bulunan herkesi etkilemişti. Bu konuşma hem insanlara neler yapılması gerektiğini anlatıyordu hem de duyguları açıkça dile getiriyordu. Cemal Yusuf'un da hoşuna gitmişti. İstemsizce "Bravo Murat" dedi. Murat'ta istemsizce kendini gaza getirmişti. Hemen önündeki dosyayı tekrardan açtı. Son sayfaya atladı direk. Bu seferki ölen kurbanın adını ve bilgilerini yüksek bir sesle okumaya başladı.

"Damla Uçar. Otuz iki yaşında."

Murat bir anda duraksadı. Kimse neler olduğunu anlamamıştı. Murat'ın sararan yüzü daha da dikkat çekmeye başladı. Gamze atıldı hemen.

"Murat bir şey mi oldu?"

"Ben... Benbu kadını tanıyorum..."      

ÖzledimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin