Bölüm 17

2 0 0
                                    


Özledim...

Masmavi gökyüzünü kapladı bulutlar

Çığlıklarım arasında kayboldu umutlar

Zalimin zulmü aldı onu benden

Sevdiğim gitti sadece ama onlar öldü sanırlar

Sadece iki dakika. Bazen yaşamak, bazen ölmek, bazen de sevmek... Hepsi bazen iki dakika sürer. İkna etmek, tekrardan kazanmaya çalışmak bunların hiçbir işe yaramadığı bir zaman. Bazen on dakikalık yolu iki dakika da alman gerekir. Fiziksel ve matematiksel olarak imkansız gibi gözükebilir ama her şey fizikle veya matematikle açıklanmamalı. Hatta bazı şeylerin hiçbir açıklaması olmamalı. Seda sürekli koşuyordu. Yukarıdan aşağı yuvarlanacak gibiydi. Murat ile en son ayrıldıkları yere kadar koştu. Oraya gelince duraksadı ama dinlenmek veya nefes almak için değil, eğer bir şey olduysa son kez hatırasını yaşayabilmek için. Tekrar hızlandı ve sol sokaktan bir yerden yukarı doğru çıkmaya başladı. İki şey arıyordu. Yıkık, harabeye dönmüş bir ev ve bir dut ağacı. Çok uzaklarda olmamalı diye düşündü içinden. Biraz daha yürüdükten sonra çoğu dalı kırılmış, neredeyse yıkılacak üzeri olan bir ağaç gördü. Çaprazında da çok eskiden kalma bir ev.

"İşte burası"

Evin kapısı aralıydı ama kapıya varmak için sekiz tane merdiveni sayması gerekiyordu.

"Bu sefer değil Seda. İkişer ikişer, hadi."

Hiç duraksamadan ikişer ikişer çıktı merdivenleri. Açık kapıya baktı. Biri üzerine kırmızı bir boyayla gülücük işareti çizmişti. Anlamını düşünmeden hemen içeri daldı. Çerez sapasağlam ayakta duruyordu. Koşarak gidip sarıldı Çerez'e, ne olduğunu sormadan.

"İyi misin?"

"İyiyim, merak etme."

Fotoğrafta gördüğü adam mıydı yerde yatan? Yüzü kanlar içindeydi. Kafası parçalanmıştı adeta. Beyaz duvarlar kan içerisinde kalmıştı. Yerde bir silah. Adamın hemen baş ucuna düşmüştü. Sormak için yüzüne baktı Çerez'in ama yüzü bembeyazdı. Derin derin nefes aldı, yorulmuştu. Üstelik acelesi de yoktu. Zaten Merkez'de neler olduğunu öğrenecekti. Fakat içindeki meraka yenildi.

"Nasıl oldu Çerez?"

"Geldiğimde duvarın bir kenarına çökmüştü. İkna etmeye çalıştım ama dinlemedi beni Seda. Kafasına dayadı silahı."

"Bir şey söyledi mi sana? Neden yaptığını anlattı mı?"

"Hayır, sordum ama söylemedi. Sadece ne olur ona söyleme dedi."

"Neyi söyleme dedi?"

"Öldüğümü..."

Seda'nın yüzü bembeyaz olmuştu. Kemal Müdür'e haber vermek gerekiyordu. Çerez'in yanından sıyrılarak dışarı çıktı Seda. Telefonunu aldı hemen eline. Merdivenlerden aşağı bakarken gözleri dolmuştu.

"Alo Müdürüm..."

"Seda nerdesiniz? O silah sesi sizden mi geldi?"

"Evet Müdürüm ama merak etmeyin biz iyiyiz. Katili yakaladık."

"Nerdesiniz?"

"Bizim yukarı çıktığımız yol ikiye ayrılıyor Müdürüm. Oradan sola dönün, biraz ilerleyin ve ilk sokaktan yukarı dönün tekrar. Karşınıza büyük ve kurumuş bir ağaç çıkacak. Onun çaprazındaki evdeyiz."

"Tamam hemen geliyoruz."

Seda hemen içeri girdi ve Çerez'in o boş bakan gözlerine baktı. Sonra da elini Çerez'in geniş omuzlarına attı.

"Tamama Murat, geçti. Kemal Müdürlerde geliyorlar şimdi."

Murat tepki vermeden sadece boş boş yerde yatan adamın yüzüne bakıyordu. Seda, Murat'ın omzuna yaslandı. İçeri giren ilk Yağmur oldu. Seda'nın Murat'ın omzuna yaslandığını görünce duraksadı. Kemal Müdür de Yağmur'a çarparak içeri girdi. Yerde kanlar içerisinde yatan adamı görünce herkes gibi onunda yüzü bembeyaz oldu. Seda ile Murat'ın arasına girdi.

"Nasıl oldu bu?"

Murat, Kemal Müdür'e döndü. Sakin bir ses tonuyla cevap verdi.

"İntihar etti Müdür Bey."

"Nasıl intihar etti?"

"Geldiğimde duvarın bir kenarına çökmüştü. Konuşmaya çalıştım ama deliye dönmüş gibiydi. Neden yaptığını falan sordum ama tek kelime etmedi. Sadece en son ne olur ona söyleme dedi."

"Neyi söyleme dedi?"

"Öldüğümü."

Bir göz odaya toplanmıştı herkes. Gamze, Ahmet, Mete, Metin, polisler... Herkes yerde yatan adama bakıyordu. Gamze'nin midesi bulanmıştı bile. Kendini hemen dışarı attı. Mete'nin kollarında aşağı kadar indiler. Daha sonra arkasından Yağmur çıktı. Kemal Müdür içeride kalıp Muratla konuşup daha fazla bilgi almanın peşindeydi. Seda ile Murat'ı adeta kenara çekmişti. Metin'de meraklı gözlerle onları seyrediyordu.

"Burada olduğunu nereden bildiniz?"

Seda Murat'tan önce davrandı. Zaten Murat'ın da çok konuşacak bir hali yoktu.

"Murat daha önceden bu mahallede yaşamış Müdürüm. Bana burada saklanacağı iki adres var dedi. Ben birine o birine gitti ve sonuç bu."

Kemal Müdür çokta ikna olmamıştı. Hala Murat'ın gözlerine bakıyordu. Ondan bir açıklama bekliyordu. Murat'ta kendini hazırlamıştı konuşma için.

"Burası Kamil Amcanın eviydi. İki çocuğu vardı hatırladığım kadarıyla ama ikisini de trafik kazasında kaybetti. Başka da kimsesi yoktu. Çok geçmeden o da öldü zaten. Evleri öyle sahipsiz kaldı. İki evi de zamanla harabeye dönmüştü. Bende geçen sene İstanbul'a geldiğim zaman geldim en son buraya. Seda'nın baktığı evde onundu. Bu mahalleyi iyi bilirim."

Kemal Düzgün hala istediği cevapları alamamıştı. İstediği şey Murat'ın hayat hikayesi değildi. Ondan neden kendi başına hareket ettiğinin cevabını istiyordu ve bunu sormadan Murat'ın bunu anlatmayacağını anladı.

"Neden bize haber vermeden tek başına hareket ettin peki?"

"Burada olup olmayacağını bile bilmiyordum. İçeri girdiğimde kafasına silahı dayamıştı. İkna etmeye çalıştım ama beni dinlemedi. Tam sizi arayacaktım, gözümü üzerinden ayırdığım anda kafasına sıktı."

Ortam Murat'ın sesini biraz yükseltmesiyle sessizliğe bürünmüştü. Metin'de bu sessizlikten fırsat bilip eline aldığı bezle adamın silahına baktı. Sonra da kırmızı renkli gömleğinin cebinde küçük bir not defteri olduğunu fark etti. Hemen cebinden çıkardı ama defter elinden düştü. Defterin içindeki kurumuş bir gül yaprağı defterle birlikte yere düşmüştü. Açılan sayfada bir şiir yazıyordu, altında da bir not. Metin kaba ses tonuyla şiiri okumaya başladı.

Özledim...

Masmavi gökyüzünü kapladı bulutlar

Çığlıklarım arasında kayboldu umutlar

Zalimin zulmü aldı onu benden

Sevdiğim gitti sadece ama onlar öldü sanırlar

Şiiri okuduktan sonra altındaki nota geçti.

Her şeyin sonuncusu en sevdiğindir. O, beni çok sevdi. Bende onun sonuncusuyum.

Kemal Müdür, katili yakalamış olmasına rağmen çok sinirliydi. Dışarı çıkarken Seda'ya yüksek bir sesle bağırdı.

"Olay Yeri İncelemeyi çağır hemen Seda. Bende üstlere haber vereceğim."

Seda telefonunu cebinden çıkarana kadar Kemal Müdür'ün sesi almıştı ortalığı. Metin, Çerez'e bakıyordu. Yağmur ise dışarıda diğerlerini bekliyordu.

"Alo, sayın bakanım..."

״?&'

ÖzledimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin