Bölüm 35

1 0 0
                                    


Özledim...

Bu sessizlik bozuyor düşüncelerimi

Düşünüyorum da biz de değiliz eskisi gibi

Her yeni sayfa yeni bir başlangıçtır derler

Kırdım kalemimi ama silemiyorum eskiyi

Sabahın ilk ışıkları etrafa saçılalı çok olmamıştı. Murat, Yağmur ve Metin kahvaltılarını yaptıktan sonra doğruca Merkez'e geldiler. Geldiklerinde etrafa bakındılar ama kimse yoktu. Murat, Kemal Düzgün'ün odasına girdi. Birkaç dakika sonra çıktı. Yağmur ve Metin ise ana salona oturup olayla ilgili dosyalara bakmaya başladılar. Murat salona gelince o da bir sandalye çekip yanlarına oturdu. Biraz zaman geçtikten sonra Yağmur hayıflanmaya başladı.

"Tek istediğim küçük bir ipucu. Nasıl olurda bir insan arkasında hiçbir iz bırakmadan bir sürü cinayet işleyebilir? Nasıl bir zekadır bu?"

Murat ve Metin bakışlarını Yağmur'dan kaçırıp önlerindeki dosyaları incelemeye devam ettiler. Metin önünden geçen bir polisin ayakkabı sesinden rahatsız olup kafasını kaldırınca Gamze ile Seda'nın uykusuz gözlerini gördü. Bakışlarını iyice belirginleştirdi. Seda ve Gamze'de gelip "Günaydın" diyene kadar Yağmur ve Murat fark etmemişlerdi bile onları. İkisi de dosyalardan kafasını kaldırdı. Şaşkın şaşkın "Günaydın" diyerek geçiştirdiler. Seda ve Gamze dün gece eve gitmeyip Merkez'de tüm dosyaları incelemeye başlamışlardı. Sabaha karşıda oturdukları sandalyelerde uyuya kalmışlardı. Onların uykusuz ve yorgun oldukları çok belirgin oluyordu. Fakat Çerez durumu başka türlü düşünüyordu. Üzerlerindeki kıyafetler dünkülerle aynıydı.

"Siz tüm gece burada mıydınız?"

Seda önce dağınık saçlarını toparladı.

"Evet, tüm gece buradaydık Gamze ile. Elimizdeki tüm dosyaları tekrar inceledik. Fakat hiçbir şey bulamadık."

Metin atıldı sohbete.

"Bizde aynı şeyi yaptık ve maalesef bizde bir şey bulamadık."

Söz sırası Gamze'ye gelmişti.

"Bilimsel olarak bir ipucu bulamadığımıza göre artık teorilerimize öncelik mi versek acaba?"

O sırada içeri Selim girdi. Gamze'nin olayla ilgili söylediklerini duymuştu ve elinde bir tabletle masaya oturdu. Daha selam bile vermeden herkesi yanına çağırdı.

"Dediklerinde haklı olabilirsin ama sanırsam ben bilimsel olarak bir şeyler buldum. Şuna bir baksanız iyi olacak."

Herkes hemen kalkıp Selim'in etrafına doluştular. Selim tablette bir görüntü açtı. Katil dedikleri adam Samet yanında birisiyle bir mağazaya girerken görülüyordu. Selim ise videoyu izletirken bir yandan da olan biteni anlatmaya çalışıyordu arkadaşlarına.

"Dün akşam siz çıktıktan sonra bir ihbar geldi Merkez'e. Bir marketin sahibiymiş arayan. Katilin fotoğrafını görmüş gazetenin birinde ve hemen bizi aramış. Gördüğünüz gibi adam bir markete giriyor. Yanındaki adama dikkat edin."

Video biter bitmez kimse yerinden kımıldamadan Selim yeni bir video daha açtı. Herkes pür dikkat videoya bakarken bir yandan da Selim'in söylediklerine kulak kesilmişlerdi.

"Gördüğünüz gibi aynı adam hemen bu görüntülerden sonra bir telefon kulübesine giriyor. Ve tahmin edin bu görüntüler ne zaman?"

Bu soruyu cevaplamak için en heyecanlı olan Seda'ydı. Heyecanını hissettirerek cevapladı soruyu.

"Bize katilin Samet olduğu ihbar edildiği zaman."

"Aynen öyle."

Murat'ın aklında bir sürü soru vardı. Bunların cevaplarını almadan emin olmak istemiyordu gördüklerine.

"Peki, bir şey sormak istiyorum. Adamı nerden buldun? Yani telefon kulübesinde olduğunu falan."

"Onu şöyle anlatayım. Dün akşam bu görüntüleri izledikten sonra adamı araştırmaya karar verdim. Bir fotoğraf çıktısını aldım hemen ve mahalleye gittim. Birkaç kişiye sordum ama cevap vermedi. Tanımıyoruz deyip geçiştirdiler beni. Anladım bir şey öğrenemeyecektim. Şans eseri bir çocuğa denk geldim. Ona gösterdim fotoğrafı ve bana adını söyledi adamın. Adı Mustafa. Mustafa Karakoç."

"Telefon kulübesindeki görüntülere nasıl ulaştın?"

"Çocuktan adamın adını öğrendiğim sırada Merkez'e dönecekken karşımda bir telefon kulübesi olduğunu fark ettim. Neden olmasın diye düşündüm kendi kendime. Merkezi arayıp tam saat aldıktan sonra civarda güvenlik kamerası aradım. Şansım yaver gitti. Bir tane buldum. Hemen o gün o saatteki görüntüleri aldım ve işte sonuçlar."

"Bu yetmeyebilir. Sonuçta başka bir yeri de aramış olabilir."

"Onun için adamın cep telefonu sinyali için operatörle görüştüm, sonuç bekliyorum. Eğer sinyalde orada çıkarsa yeterince delilimiz olmuş olabilir."

Metin atıldı ortaya gülümseyerek.

"Bence bu kadarı bile fazla. Bu adamın bir adresi yok mu?"

"Var. Çıkarttım bile. Samet'in evinin iki sokak altı zaten."

"Büyük bir iş çıkardın Selim."

Arkadan "Ne yaptın yine Selim" diye bir ses duyulunca herkes arkasını döndü. Kemal Düzgün içeri girmişti. Gamze ve Seda kenara çekilerek Kemal Düzgün'ün Selim'in yanına gelmesini sağladılar. Kemal Düzgün'ün arkasında Mete ve Ahmet'te vardı. Birlikte gelmişlerdi Merkez'e.

"Bir şey mi buldun Selim" diye tekrar sordu Kemal Düzgün. Selim mütevazi kalmaya çalıştı. Fakat Yağmur bu mütevaziliğin yersiz olduğunu düşünerek Selim'e gerekli övgüyü yaptı.

"Bilmiyorum Müdürüm, bulmuş olabilirim."

"Selim titiz bir çalışmayla diğer katili bulmuş olabilir Kemal Bey."

"Nasıl?"

Selim az önce arkadaşlarına anlattıklarını Kemal Düzgün, Mete ve Ahmet için tekrar etmeye başladı. Teker teker anlatmaya başladı. Karşısındaki Müdürü olunca daha ayrıntılı ve daha dikkatli anlatmaya çalışıyordu. Olan biten her şeyi dinleyince Kemal Düzgün tebessümle karşıladı.

"Hemen hazırlıklarımızı yapıp alalım şu adamı arkadaşlar. Katilimiz bu değilse bile en azından arkadaşını neden sattığını öğreniriz."

Masada bulunan herkes hemen ayaklanıp etrafta koşuşturmaya başladılar. Murat dalıp gitmişti. Ta ki Metin yanına gelene kadar.

"Hadi bitirelim şu işi Çerez."

"Dalmışım."

"Ne oldu? Kıskandın mı Selim'i senden daha önce buldu katili diye."

"Saçmalama Metin. Hadi hazırlığımızı yapıp alalım şu adamı."

ÖzledimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin