Bölüm 32

1 0 0
                                    


Özledim...

Bak yine güneş doğuyor sevgili

Sabahın en tatlı anında seninleyim

Kapatma o güzel gözlerini bana bak

Bana bak ki solmasın sabah açan güllerim

Masa toplanmış, kahveler yapılmıştı, zaman akıp geçmişti ama tartışma hala bitmemişti. Metin ve Murat, Yağmur'u bu konuyu kimseye anlatmaması konusunda ikna etmeyi başarmıştı. Fakat ikisi de gece boyunca Yağmur'un elinde sıcacık kahvesiyle soracağı soruları cevaplamak zorundaydılar. Yağmur ikisini de köşeye sıkıştırmıştı. Önce Metin'in kardeşi ile ilgili gerçekleri ve mektupları öğrenmişti. Metin gelen mektupları Yağmur'un önüne döktü. Yağmur elinde kahvesiyle bir sonbahar akşamında kitap okur gibi okumaya başladı mektupları. Bitirdiğinde kutuyu kapatıp Metin'e uzattı. Oturduğu yerde doğruldu ve kıvırcık saçlarını elleriyle arkaya doğru itti. Murat'ın bakışlarından konuşması gerektiğini anlamıştı. Aklındaki soruları teker teker sormaya başlamadan önce Metin ve Murat'ın akıllarındaki teorileri merak ediyordu. Sormaya önce Murat'tan başladı.

"Ne düşünüyorsun Murat? Artık üçümüzün de kafa kafaya verip şu işi halletmesi lazım. Çok bir zamanımızın kaldığını düşünmüyorum."

"Ben de öyle hissediyorum."

Murat oturduğu koltuktan kalktı. Bardakta taşmaya yakın olan kahvesini masanın üzerine bıraktı. Oturmaktan sıkılmıştı. Düşüncelerini ayakta gezinirken anlatmak istiyordu.

"Ben iki katil olduğunu düşünüyorum ama önce şu meseleyi ikiye bölmek istiyorum. Birincisi katillerin bizimle bir bağlantısı olmadığı durum ikincisi ise katillerin bizimle alakası olduğu durum. Bizle alakası yoksa katilleri birbirlerini tanımıyor olabilir. Belki de ikinci katilin hoşuna gitti bu cinayetler ve o da aynı şeyi yapmak istedi."

Metin atlayarak Murat'ın söylediklerini onayladı. "Mantıklı"

"Eğer bizimle bir alakası varsa katillerin biri Metin'in kardeşinin kim olduğunu biliyor ve hem onunla oynayıp hem de cinayetleri işliyor. Diğer katilin benimle mi bir bağlantısı var yoksa gerçektende Cemal Yusuf'un söylediği gibi ağabeyimle mi bir ilgisi var bunu kestirmek güç. Bana kalırsa meselesi benimle ilgili."

Murat'ın anlattıkları hem Yağmur'un hem de Metin'in hoşuna gitmişti. Metin'den sonra Yağmur'da Murat'ın söylediklerine katıldığını kafasını sallayarak onayladı. Fakat Murat'ın ayakta durması ve dolanması Yağmur'un kafasını döndürmüştü.

"Neden oturarak anlatmıyorsun bunları Murat" dedi Yağmur. Haklı olduğunu düşündü Yağmur'un ve geçip tekrar yerine oturdu Murat. Söyleyecekleri daha bitmemişti Murat'ın. Yerine oturduktan hemen sonra konuşmasına devam etti.

"Benim de anlamadığım ilk defa bir olayda ne bir delil ne de bir görüntü var elimizde. Sadece bir zehir var ve bir de şiirler."

Metin atıldı ortaya. Murat'ın söylediklerinde bir eksiklik vardı çünkü. Bunu fark eder etmez hemen söyledi.

"Bir de şu yazı. Onu unutuyorsun. Neydi? Her şeyin sonuncusu en sevdiğindir. Sizce bu ne anlama geliyor?"

Bu soruyu da Yağmur cevaplamak istedi. Murat konuşacak durumdayken ondan erken atladı ortaya ve aklındakileri açıklamaya başladı.

"Bence bu katilimizin ya da katillerimizin duracağı anlamına geliyor."

"Bana mantıklı geldi" dedi Murat. "Tabii biz daha önce davranıp onları yakalamazsak" diye de devam etti konuşmasına. Teoriler çok fazlaydı. Her şeyi konuşmak, bir karara bağlamak çok fazla zaman gerektiriyordu. Metin yavaştan esnemeye başlamıştı. Hemen hemen her şeyde konuşulmuştu. Birazcık uykunun kimseye bir zararı olmaz diye düşünüyordu. Sabah erken kalkıp Merkez'e gidilecek fikri bile rahatsız etmeye başlamıştı Metin'i. Tam "Artık uyuyalım mı?" diyecekken Yağmur atıldı konuşmaya. Onun sorması gereken daha önemli bir soru vardı. Belki de en önemlisi bu konuydu ama kimse konuşmaya cesaret edememişti. Bu cesareti Yağmur gösterdi.

ÖzledimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin