Bölüm 31

1 0 0
                                    


Özledim...

Birazdan uyuyup rüyalara dalacağım

Masmavi bulutların üzerinde olacağım

Uyandığımda soluma döneceğim

Ve seni orada uyurken bulacağım

Gün çoktan sona ermiş, Murat, Metin ve Yağmur akşam yemeği için Metin'in evine gelmişlerdi. Murat aldıkları malzemeleri dolaba yerleştirirken Metin ise soğanları doğramaya başlamıştı. Yağmur ellerini yıkayıp tezgahın önüne geldiğinde Metin'in gözleri kızarmış ve yaşlar içerisindeydi. Bu durum Yağmur'un hoşuna gitmişti. Birbirlerine takılmaya başlamışlardı.

"Seni bir kadın için gözyaşı dökerken görmek ne kadar da güzel Metin."

"Beni ağlatan kadınlar utansın."

Metin ve Yağmur gülümserken Murat dolabın kapağını kapatıp asık bir suratla kahverengi koltuğa oturdu. Hem Yağmur hem de Metin bu durumu fark etmişlerdi ama ortamı biraz yumuşatmaya çalışıyorlardı. Murat eve gelene kadar tek bir kelime bile konuşmamıştı. Zaten evde yemek yapmaya Metin ikna edememişti Murat'ı. Yağmur'un ısrarı üzerine zorla geldi Murat eve. Alış-veriş yaparken tek bir kelime etti Murat. O da "Hesabı ben öderim" oldu. Metin ve Yağmur aldırış etmeden yemek yapmaya devam etti Murat'ta koltukta yemek pişene kadar bekledi. Yerinden katlığı zaman hızlı bir şekilde masayı hazırladı Yağmur'dan yardım alarak. Metin ve Yağmur güzel bir masa hazırlamıştı. Güzel bir tavuk sote ve türlü yapmışlardı. Üçü birden masaya oturup yaptığı yemekleri yemeye başlamışlardı ki Murat yüzünü ekşitti.

"Size dedim dışarıda yiyelim diye. Metin'in hazırladığı yemekte tuz bile olmaz."

Üçü birden gülmeye başladı. Herkesin keyfi yerindeydi. Eski dostlar tekrar bir masanın etrafında güzel bir yemek yiyecekti, muhabbet edecekti ve en son üzerinde çalıştıkları işi konuşacaklardı. Güzelce yemeklerini yiyip muhabbetlerini ettiler. Yemeğin sonları yaklaştığında artık birinin bugünkü konuya girmesi gerekiyordu. Bu isim Yağmur Karamanlı oldu. Muhabbetin bittiği, sessizliğin masaya hakim olduğu anı kolluyordu ve o andalardı.

"Murat, bugün gelen telefona takılmadın değil mi?"

Murat elindeki çatalı tabağının üzerine koydu ve ellerini birleştirerek Yağmur'a bakmaya başladı.

"Sence takmışa benziyor muyum?"

"Hayır" diye cevapladı Yağmur. Murat tekrar çatalını aldı eline. Yemeğinden bir çatal daha alıp ağzına götürdü. Metin'in ona bakışlarını fark edince tekrardan bıraktı çatalını ve Metin'e döndü.

"Aklındaki nedir Martin?"

"Aklımda bir şey yok" diye cevap verince Metin, Murat yüzünü ekşitti. Metin'i çok iyi tanıyordu ve bir şey söyleyeceğinden emindi.

"Var senin aklında bir şeyler anlat, anlat."

Metin'de elindeki çatalını tabağının üzerine bıraktı. Tabağının yanındaki peçete ile ağzını sildikten sonra derin bir nefes aldı. Önce Yağmur'a baktı, sonra da Murat'a doğru döndü. Artık anlatmak istediklerini anlatmaya hazırdı.

"Belki benim kafayı yediğimi düşünebilirsiniz ama Cemal Yusuf'un bugün söylediklerinden hemen sonra böyle bir telefon alman benim çok garibime gitti."

Yağmur ve Murat'ın boş bakışlarını gördükten sonra "Yoksa sizin gitmedi mi?" diye sordu Metin. Fakat karşısındakiler de bunu düşünüyordu. Özellikle Yağmur'un da dikkatini çekmişti bu durum. "Murat'ın ağabeyini nereden biliyorlardı acaba?" diye geçirdi içinden. En mantıklı fikrin "Hakkımızda araştırma yapmışlardır büyük ihtimalle" olduğuna karar verdi. Masada bunu çekimser bir halde dile getirdi Yağmur.

ÖzledimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin