Bölüm 16

1 0 0
                                    


Özledim...

Gülüşünü izlerken bir kirpik düştü yanağıma

Nefesini hissettim, bu yorgun omuzlarımda

Dudaklarımdan dökülüyor, usul usul binlerce kelime

Farkında değildim, seviyormuşum seni hala

Çalınan sirenler, yanan parlak ışıklar, dümdüz yollar ve heyecanlı insanlar. Herkesin amacı aynı, katili yakalamak. Peş peşe dizili sekiz araba. Arabanın birinin içinde Kemal Düzgün, Gamze ve Seda, şoför koltuğunda ise Mete. Önlerinde ise dört resmi polis aracı. Hemen arkalarında Yağmur ve Metin. Herkes son sürat bir hızla ilerliyor. Metinlerin arkasında Çerez çoktan gözünü karartmış daha da hızlanıyor. En arkada ise iki devriye arabası. Nereye gittiklerinin bir önemi yokmuş gibi ilerliyorlar. Bunun farkında olan tek insan ise Metin'di. Elini telsize attı. Ne kadar sürede orada olacaklarını merak ediyordu.

"Tahmini kaç dakikada orada oluruz?"

Seda yanıt verdi telsizin öbür ucundan.

"Bu hızla gidersek en fazla beş dakika."

"Güzel" diye cevap verince Kemal Müdür Metin'in ne kadar heyecanlı oluğunu anlamıştı. Çok belli etmese de Kemal Müdür de çok heyecanlıydı. Kesin olmasa da bir umut onun için yeterliydi. Yoldayken sürekli güzel şeyler hayal ediyordu. Katili elleriyle yakalayıp, kelepçeyi takmıştı. Merkez'de alkışlarla karşılanıyordu. Bir çok bakan ve milletvekili bu sefer onu tebrik etmek için arıyordu. Çok daldığını fark etmişti Kemal Düzgün. Dönüp arka koltukta oturan Gamze ile Seda'ya baktı. Seda ise arkasını dönmüş arkadan gelen araçlara bakıyordu. Kemal Müdür onu rahatsız etmek istemedi. Soracaklarını Gamze'ye sormayı tercih etti.

"Ahmet ile konuştun mu Gamze."

"Evet Müdürüm. On dakikaya kalmaz orada olacağını bildirdi."

Derin bir iç çekiş ve "Güzel" diye bir cevap verdi. Sonra da önüne döndü. Hızlanan araçlar mahalleye girince yavaş yavaş hızlarını düşüyordu. Ani frenle durdu Mete.

"Geldik Müdürüm."

"Hadi bitirelim şu işi."

Araçlar arka arkaya dizilmeye başlamıştı. Kemal Müdür'ün işaretiyle devriye arabaları hemen yolun giriş ve çıkışlarını kapattılar. Polis arabalarından yüzü maskeli adamlar çoktan çıkmış ve silahlarıyla yer evinin etrafını sarmışlardı. Kemal Düzgün'den bir işaret bekliyorlardı. Kemal Müdür ise bekledi. Önce belinden silahını çıkardı, sonra da ekibine baktı. Herkes hemen hemen hazır gibiydi. Tekrar duraksadı, gözleri Çerez'i arıyordu. Birkaç adım geriye attı, ta ki Çerez'i görene kadar. Çerez de durumun farkındaydı ve Kemal Müdür'ün yanına kadar geldi.

"Başlıyor muyuz Müdür Bey?"

"Herkes hazırsa başlayalım."

Çerez şöyle bir dönüp etrafına baktı. Yan evlerde meraklı gözler çoktan camlara çıkmıştı. Yaptığı işaretle insanlara evlerine girmelerini söyledi Çerez ama meraklı insanlar bunu önemsememişti. Devriye arabasının arka tarafı da hemencecik insanlarla dolmuştu. Çerez içinden mırıldanmaya başlamıştı.

"Ah şu meraklı insanlar..."

Maskeli polislerin tek görünen yerleri gözleriydi ve o gözler de neden hala Kemal Müdür'ün bir işaret vermediğinin merakı içerisindeydi. Arkada taraftan bir ses geldi.

"O burada değil, çoktan gitti."

Bu cümleyi duyar duymaz Kemal Düzgün işaretini verdi. Kalıplı iki polis ahşap kapıyı çoktan kırıp içeri girmişti bile. Arkada bulunan bahçenin kapısından da diğerleri girmişti. Hemen ardından Kemal Müdür ve ekibi de içeri daldı. Teker teker tüm odaları kontrol ediyorlardı ve her odadan çıkan polis bağırıyordu. "Temiz" Yer evinden ilk başta Metin çıktı ve Çerez hala içeri girmemişti. Kafasını olumsuz yönde salladı. Ardından Kemal Düzgün ve Seda da çıktı. "Kaçırdık" dedi sinirli bir ses tonuyla. Çerez Kemal Müdür ile Seda'nın arasından geçip içeri girdi. Öce ilk kattaki girişe baktı. İçeride iki kanepe ve bir televizyon vardı. Göze çarpan hiçbir ayrıntı yoktu. Oradan hemen yanında bulunan mutfağa geçti. İçerde hala gaz kokusu vardı. İşte bu Çerez için bir umut kaynağıydı. Mutfaktan çıkar çıkmaz merdivenlere yöneldi. Dolambaçlı merdivenlerden salona açılan koridora geçti. İlerledikten sonra önce karanlık odaya baktı. Fazlasıyla karanlıktı ve bu karanlıkta ışığın yerini zor buldu. Hemen ışıkları açıp dolapları karıştırmaya başladı. Fakat bir sonuç bulamadı. Tekrardan koridora geçti oradan da salona. Masanın üzerinde duran bardaklar dikkatini çekti önce. İki tane çay bardağı bir şekerliğin iki yanına dizilmişti. Hemen gidip çay bardaklarına dokundu. Daha çok sıcaktı. Koşarak aşağı indi. Kapıdan çıktı ve etrafına bakındı. Kemal Müdür, Mete bir yanda Metin ile Yağmur da öbür yanda bulunuyordu. İkisini de aldırmadan devriye arabasının arkasındaki kalabalığa doğru yürümeye başladı. Herkes boş ve meraklı gözlerle Çerez'i izliyordu.

ÖzledimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin