HAYALE YOLCULUK

57 4 2
                                    


     Hava çok yağmurluydu. Birden kapı çaldı. İçimden jandarma özel time başvurduğum geçti aklımdan ve çok heyecanlandım.
     Kapıyı açtığımda bir postacı belirdi ve elinde bir zarf vardı. Heyecandan konuşamadım bile annem yanıma geldi ve noldu kızım demeye kalmadan postacı elindeki zarfı bana uzattı. Ellerim tir tir titriyordu çünkü bu benim tek hayalimdi. Vatan uğruna birşeyler yapmak, suçlularala göğüs göğüse savaşmak istiyordum.                 Zarfı açtığımda gördüklerime inanamadım. Bütün hayalim gerçekleşiyordu. Bu bana rüya gibi geliyordu. Mulakatları geçtiğimi ve artık bende bir time girmeye hak kazanmıştım. Haftaya orada olmamı istemişler. Annem sevinçten konuşamadı. Babama haber verdim. Benimle gurur duyduklarını hissetmiştim. Hiçbir âna değişmezdim bu duyguyu...
    Hazırlıklara başladım. Saçlarım çok uzundu biraz kesmek durumunda kaldım. Kıvırcık saçlarımla daha çok zorlanacaktım.

************************************

     Artık gitme zamanı gelmişti. Ailemle, kardeşimle ve abilerimle vedalaştım. Onları çok özleyecektim... Annemin göz yaşlarına karşı koyamamadım. Tam otobüse doğru gidecekken son olarak tekrar döndüm arkamı... Babamın okyanus gibi masmavi gözlerinden iki damla yaş aktığını görünce koşup tekrar sarıldım. Bu vedalaşma biraz zor olacaktı benim için... Otobüse bindim ve ellerimi ne kadar çırpabiliyorsam o kadar çırptım ve onlara el salladım.

     Ağlama annem ben asker olmaya gidiyorum. Ağlama babam vatanımı korumaya gidiyorum. Abilerim ailem sizlere emanet gidiyorum. O şanlı bayrağın altında seve seve gerekirse can vermeye gidiyorum....

      Bindiğim sırada yarbay Erdem çelik benimle irtibata geçti. Yeni bir tim kurulması gerekiyormuş... O bölgede yeterli asker olmadığından beni time aldığını söyledi. Sevincim kat ve kat artıyordu. On kişilik bir tim olacakmış ve başımızda da bir komutan... Komutanda Hakkariden geliyormuş. Komutanın anlattığına göre çok iyi bir askermiş. Bu durum beni daha da heyecanlandırmıştı.

************************************

     Artık gelmiştim. Yavaş yavaş yağmur atıştırıyordu ve giderek yağmur hızlanmaya başladı.Buram buram toprak kokuyordu. İçime kadar çektim. Tam toprak kokusunu içime çekerken arabanın biri üzerimi ıslattı.Araba beni görünce yavaşladı ama yinede ıslanmıştım. Araba durdu ve içindeki adam kasıla kasıla arabadan indi. Bende başladım konuşmaya...

"kör müsün biraz önüne bak mahvoldu üstüm başım..."

"Özür dilerim küçük hanım görmedim sizi"

"küçük hanım dediğine göre baya Küçüğüm herhalde görmediğine göre bana küçük hanim deme"

Sert bi tavirla... Zaten ben hep sert biri olmuşumdur. Çünkü benim hiç kız kardeşim yok kardeşlerim hep erkek tek kız benim o yüzden pek kibar davranamadım.

     Adam bide utanmadan gideceğiniz yere bırakıyım diyordu. Sinirlenmemek elimde değildi. Yok ben giderim dedim ve oradan ayrıldım.

      Bulunduğum köy çok Küçüktü. insanları o kadar sıcaklardı ki beni, sanki buranın yerlisiymişim gibi davrandılar... Benimde kanım kaynamıştı onlara... Büyük şehirlerde olsa bir iyiliği bile karşılıksız yapmıyorlar. Buradaki insanlar o kadar masumlar ki karşılık nedir onu bile bilmiyorlar. Herkese sora sora alayın yerini de bulmuştum..
Artık alaya gelmiştim. Kapıdan içeri girerken derin nefes aldım ve gülümsedim. Oradaki asker beni gördü ve buraya ne için geldiğimi sordu. Kimliğimi gösterince içeri aldı beni... Kapıda sorun yaşayan bir kız gördüm. Esmer, orta boylu, güler yüzlü kız bir anda yüzü düştü. kimliğini düşürmüş ve içeri giremiyordu. Onu görünce geri döndüm.
" merhaba ben Asilay bende yeni geldim bir problem mi var"

"Bende Tuğçe buraya tim için geldim ama kimliğimi bulamıyorum"

Çantasına tekrar bakmasını söyledim. Tuğçe çantasına tekrar baktı ve kimliği çantasındayı. Kimliği görünce gözleri ısıldadı. O mutlu olunca bende mutlu oldum.

     Kapıda bir kiz daha gördük. Yüzü asık, ciddi mi ciddi bir kız vardı. Ben kendime ciddi derdim ama o kızı görünce ciddi olmadığımın farkına vardım. Bende iki üç santim daha uzundu. Yanımıza gelerek;

"Ben buse merhaba kızlar"

       Bizde merabalaştıktan sonra bizde isimlerimizi söyledik. O gönüllü olduğunu söyledi. Ailesi zenginmiş ve asker olmalarını pek istemiyorlarmış... Herhalde tek çocuk olduğundan istemediklerini düşündüm.

      Arkasından sarışın bir kız geldi. Herşey gülüyordu. Bir an tanıdığım birisimi acaba diye düşünmeye başladım. Meğerse kız çok güler yüzlü biriymiş. Boyuda buse kadardı ve çok sıcakkanlıydı.Onunla da tanıştık adı canselmiş saf bi kıza benziyordu.

    Kapıda bir kız daha belirdi. Adı sevdaymış. Çok zayıf ve sevimli bir kızdı. kızıl saçlıydı.

    Erkeklerde gelince sıraya girdik. Komutan sırasıyla kendimizi tanıtmamızı söyledi.

"Ahmet kurt ısparta emret komutanım"

"Mehmet Çevik Bursa emret komutanım"

"Yasin Kaplan Van emret komutanım"

"Kerem Şimşek İzmir emret komutanım"

"Ümit Acuner Malatya emret komutanım"

"Asilay Korkut kastamonu emret Komutanım"

"Sevda Laçiner Nevşehir emret komutanım"

"Buse Yıldırım Çorum emret komutanım"

"Tuğce Yaman kars emret komutanım"

"Cansel Kartal Amasya emret komutanım"

Mehmet, esmer ve çok konuşan birine benziyordu. Kerem, sarışın güçlü biriydi. Yasin, esmer, yüzü asık ve çok ciddi birine benziyordu. Ahmet, kumral ve hiç bir şeyden hoşnut olmayan ve kendini çok beğenmiş gibiydi. Ümit, sevimli nazik ve kibar bir kişiliğe sahipti. Yarbayımız ise ciddi ve bir o kadar da bizden biri gibi sıcak biriydi.

     Kendimizi tanıttık. Onlarla aynı timde yer alacakmışız. Yarbay Erdem Çelik konuşmaya Başladı;

"Siz buraya ne için geldiniz vatanı savunmak için, niye geldiniz bayrağımızı korumak için, biz insan öldürmeyiz: biz düşmanı etkisiz hale getiririz... sizin buradaki görevinizi en iyi şekilde yerine getireceksiniz... Eğitimleri katılacaksınız ve bu tim bu güne kadar gördüğüm en iyi tim olacak... siz Türk evlatlarısınız biliyorum Yaparsınız... Şimdi gidin yerleşin yarın sabah 06.00 'da herkesi eğitim alanında göreceğim"

     Yarbayın konuşmaları beni etkilemişti.. Dağılmadan önce yarbayın yanına üstümü ıslatan adamı gördüm. Onu görünce şok olmuştum. Burada ne işi vardı???
Yarbaya selam veriyordu. Yarbay bize dönerek;

"İşte sizin komutanınız üst teğmen Rüzgar Ali karasu"
diyerek tanitti bize... Bizde selam verdik. Bir ara göz göze geldik tanıdı herlade beni diye içimden geçirdim. Çok utanmiştim. Adama demediğimi bırakmadım. Rüzgar komutan, burnundan kıl aldırmayan bir cinstendi. Uzun boylu, kumral ve güçlü biri olduğu her halinden belli oluyordu. Yarbay dağılabilirsiniz dedi ve biz yatakhaneye geçtik. kızların hepsi çok iyidi hepsiyle kaynamıştım.

 kızların hepsi çok iyidi hepsiyle kaynamıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İZ PEŞİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin