KAMYONA SIKIŞMIŞ FARELER

18 2 0
                                    

Sabah kalktığımda, Aylin yanımda yoktu. Baktım yatağında da yoktu derken ayağımı Oynatırken Aylin'in bacağına dokundum ve Aylin çok deli yatıyordu.
Başta aynı yönde yatarken şimdi başı benim ayak ucumdaydı. Onu rahatsız etmeden kalkıyım derken Aylin kalktı. Diğer kızlarıda uyandırdık. Bizim yatakhanenin uyuyan güzeli Arzu'ydu. En son o kalkıyordu ve uykusuda çok ağır oluyordu. Onun bu huyunu sevmiyordum çünkü ben hiç bir zaman ağır uyku uyumuyordum.

Kahvaltıya gittik ve bizim yemekhanede ki abla rahatsızlandığı için kahvaltı yoktu. Bizde kızlarla kollarımızı sıvadık.

Buse'yle ben melemen, Tuğçe ve Sevda omlet yaptılar. Cansel'de çayı Demledi. Arzu ve Aylin de masaları hazırladılar... Kahvaltıya erkekler gelmeye başladı.

Mehmet bizi mutfakta görünce çok şaşırdı. Onun için biz kızlar beceriksizdik. Herkes gelmişti ve son olarak Rüzgar komutan ve Yağız komutan birlikte gülerek geldiler. Bu bana biraz garip gelmişti. Çünkü Yağız komutan geldiğinden beri Rüzgar komutan hiç muhattap olmamıştı.

Herkes yemeğe Başladı. Melemenin tadına bakan yüzünü eşkitiyordu. O kadar mı kötüydü?

Yağız komutan , "melemeni kim yaptı? Yapan galiba tuz yerine şeker atmış..."

Tuzunu yani şekerini Buse atmıştı ve Buse bana bakarak söylemem gerektiğiyle ilgili kafasıyla hareketler yaptı.

"Melemeni ben yaptım..." dedim.

Mehmet'te " bugün ölmesek bari " dedi.

Bende "Sen yemekten ölmessin de şu çenen yüzünden ölürsün birgün.." dedim.

Kahvaltıda yaptıktan sonra bulaşıklarla birisinin ilgilenmesi gerekiyordu. Tabiki kimse gönüllü değildi. Herkes birini seçemesi için Rüzgar komutana sözü bıraktılar.

Oda "Asilay yemekhanede kalsın... " dedi.

Herkes antrenman yaparken ben burada bulaşık yıkıyacaktım. Hiç adil değildi... Bunu bilerek yaptığını biliyordum. Herkes gitti ve yemekhaneyle başbaşaydim. Arzu'nun işi yoktu ve bana yardım etmeye gelmişti. Buna çok sevindim. Köpüklü su hazırlayıp yıkamaya başladık. Ben yıkıyordum, Arzu ise duruluyordu.

"Asi normale dönmüşsün" dedi.

Bende " öyle mi zaten normaldim. " dedim. Ve köpüğü burnuna sürdüm.

Bana Yağız komutanla ilgili sorular soruyordu.

Hepsini yanıtsız bıraktım. Bulaşıklar bitince dışarı çıktım ve eğitime katıdım.

Ardından kamil gelip bir eylem olacağını söyledi. Eylem şehir merkezinde bir meydanda olacakmış. Meydanda ise belediye başkanı konuşma yapacaktı. Rüzgar komutan sivil gitmemizi söyledi. Pek hazırlanmadı... Üzerime bir tişört , gömlek ve pantolon giydim ve araçlara gittik.

Meydana geldiğimizde kulağımıza kulaklık taktık. Herkes ayrı bir yöne Ayrıldı. Dikkat çekmemeye çalışıyorduk.
Bir canlı bomba yada bir keskin nişancı olabilirdi. Çok temkinli yaklaşıyorduk.

Belediye başkanı konuşma yapmak üzere kürsüye çıktı. Keskin nişancı Ümit karşı binanın üzerindeydi. Olan biteni bize aktarıyordu.

"Asi çaprazında dikkatimi çeken biri var dikkatli ol gözünü ayırma " dedi.

Çaprazıma baktığımda şapkalı bir adam vardı ve sürekli etrafına bakınıyordu. Bir süre onu gözlemledim. Birinden işaret beklediği çok belliydi. Yanıma Yağız komutan geldi , Gözlerimle o adamı işaret ettim ve oradan ayrıldım. O adamın baktığı yöne doğru gittim ve bir kamyon geliyordu. Arkasında bir şey olabilirdi.

komutana bildirdim ve kamyonu çevirmeye aldılar. Kerem tam arka tarafı açacakken içerden sesler duydum. Teröristler içerde Olmalıydı.

Kerem'e dudaklarımla "şştt" yaptım. Herkesi arka tarafa topladım ve susturucuları taktık. Bir anda arka tarafı açtık ve içini taradık. Teröristler neye uğradıklarını şaşırdılar. Kapana yakalanan fare gibilerdi. Onların bu halini çok seviyordum.

Sıra içerdekilerdeydi. Yağız komutanın yanına gittim. Bir hareketlenme vardı. Adam bir terslik olduğunu anlamıştı.

Ceketini çıkarıp;

" Açılın yoksa patlatırım. Kimse yaklaşmasın yanıma... " dedi.

Bizimkiler silahlarını çıkarıp adama doğrulttular... Ben vatandaş gibi kalmayı tercih ettim. Herkes bağ8ra cağıra etrafta koşuşturuyordu. O cengamede adama çarptım ve dengesi bozuldu. Sonra ayağına çelme taktım ve o sırada üzerindeki ceketi çıkardım. Sonta Rüzgar komutan adamın yanına giderek ellerini kelepçeledi. Burada birilerinin olduğunu düşünerek ceketi aldım ve koşmaya başladım. İleride boş bir alan vardı. Arkamdan Yağız komutan da koşmaya başladı. Bunu neden yaptı bilmiyordum. Alanın sonunda uçurum vardı. Durdum ve bekledim. Elimde ceketi sallandırıyordum aşağıya doğru... Daha süresi dolmamıştı... son on saniye vardı. son anına kadar bu zamanı kullanmak istiyordum. Son anda Yağız komutan gelip elimden alıp uçuruma attı ve beni geriye doğru cekti. Yere düşmüştüm. O sırada bomba patladı ve Yağız komutan da üzerime düştü... Aramızda ramak vardı.... Derin derin nefes alışını hissedebiliyordum... Kalkmak için kollarını başımın iki yanına doğrulttu... Gözlerime o kadar yakından bakıyordu ki... O bal rengi gözleri çok güzeldi... Nefes alıp verirken sıcak nefesin Yağız komutanın yüzüne değiyordu. Yağız komutan biraz böyle, anlamsızca yüzüme bakarak kaldı. Rüzgar komutan koşarak yanımıza gelirken, Yağız komutan da kalktı üzerimden...

Yağız komutan, elini uzattı ve elini tutup kalktım.

Rüzgar komutan; "iyimisiniz??" kaşlarını çatarak söyledi bunu...

Yağız komutan; "bomba gibiyiz..." diyerek ortamı yumuşatmaya çalıştı...

Ben sessiz kaldım. Etraftaki vatandaşları sakinleştirdik ve Belediye başkanı bize ödül vereceğini söyledi.

"Başkanım hiç gerek yok biz bunu ödül için yapmadık. Biz bunu Milletimiz, Bayrağımız , Şerefimiz , Vatanımız için Yaptık. Özür dileriz ama biz bu ödülü alamayız " dedi Rüzgar komutan...

Başkan;

"Bizde böyle askerler oldukça bu vatan bölünmez Allah sizi korusun " dedi. ve oradan ayrıldık.

İZ PEŞİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin