Sabah herkesi itina ile uyandırdım. Tabiki kendimce geliştirdiğim tekniklerle...
Ama napıyım en erken ben kalkıyordum. Arzu'da erken uyananlardanmış, ve benim naptığımı izliyormuş. Ben farketmedim.Tuğçe'nin ranzasının altına girdim ve saçlarını aşağıya doğru çektim. Elini kafasına götürdüğünde elime dokundu ve sıçrayarak yataktan fırladı.
Sıra canselde... Cansel böyle şeylerden çok korkuyordu. O yüzden ona küçük birşey yapacaktım. Ayak uçlarına geçtim ve ayağını gıdıkladım. Cansel ayağını yorganın içine çekti. Ve uyandı...
Sevda, narin sevdam... Onada çalar saati kulağına getirip öttürdüm. Oda kaltı. Aylin'e daha profesyonel planlarım vardı. Çünkü o benim dengesizliklerime alışıktı. Ama Aylin temaslı şakaları sevmiyordu. Ve uykusunda konuşan biriydi..."Aylin bomba patlamak üzere ne düşüyorsun?"
"Asi git başımdan bomba patlayacak..."
"Pattttt!!..."dedim ve Aylin sıçrayarak bana vurmaya başladı. Bunu benden başka kimse yapamazdı.
"Eşşek bana böyle şeyler yapma... Bir dahakine bombayı kafanda patlatırım". Dedi ve birlikte güldük.
Bu gürültüyle Buse'de Kalktı. Onu kaçırdım. Cansel, Arzu'ya dönerek;
"alış bunlara başlarda zor oluyor ama insan zamanla alışıyor bu psikopata..."
"Olsun bana da yapabilirsin bende böyle dengesizlikleri seviyorum ama dozajında olunca..."
Benim cevap vermem gerekiyordu.
"Merak etme ben çok iyi ayarlarım. Daha kızlardan olumsuz birşey duymadım. Eğer duyarsam yapmam zaten..." deyip noktayı koydum.
Kahvaltıya indik ve her zaman ki masamıza oturduk. Erkekler tabiki bizden sonra indi. Ne de olsa onların yatakhanesinde bir Asi yoktu...
Arzu revire gidip yerleşeceğini söyledi. Bizde herzamanki gibi antrenmana... Koşumuzu, parkuru, mekiği derken saat öğlen oldu.
Komutanla daha karşılaşmamıştık. Merakta etmiyor değildim. Odasına doğru giderken koridoru dönerken komutanla çarpıştık. Sanırsın lunaparktaki çapışan araba... Elinde kahve vardı ve üzerine döküldü."Yandım yandım!!!" diyerek cığlıklar attı. Hemen üzerindeki ceketi çıkardım. Üfledim ama niye üflediğimide bilmiyorum. Peçeteyle silmeye Çalıştım.
"Tamam bırak ben hallederim" dedi. Arzunun yanına götürdüm.
"Yaktım abini bir bakar misin? Önemli bir şeyi var mi?"
Arzu "merak etme ölmeyecek " dedi ve güldü. Üzerini çıkardı ve krem sürdü. Kaslarını görmüştüm. Birde boynundaki balık şeklindeki kolyeyi... Çok güzel bir kolyeydi. Kaslarını görünce utandı herhalde... revirden çıktım. Kamil bana gelerek,
"kolpa'nın yerini bulduk" dedi. Bende komutana:
"komutanım kolpa'nın yerini tespit etmişler de siz bizimle gelebilecekmisiniz ?""Tabiki geleceğim söyle herkes hazırlansın ve beş dakika sonra herkes araçta olsun"
"Emredersiniz komutanım." dedim ve çıktım. O sırada Arzu abisine dönerek;
"abi biri senin üzerine birşey döktüğünde çok sinirlenirdin üstelik birde sıcak kahve dökülmüş. En son komşunun kizi üzerine su döktü diye demediğini bırakmamıştın. Şimdi ise çok sakinsin bunun bi sebebi varmi?"
"Yok ne olabilir ki işine bak sen..."
"Tamam abi bitti zaten..."
Komutanda gelince araçlara bindik. Kolpa'nın bulunduğu yer mağra gibi bir yerdi. İlk defa görecektim ve gördüğüm yerde boğazına yapışacaktım.