Tekeri kurtarıp alaya döndüğümüzde delilide götürerek herşeyi yarbaya anlattık. Yarbay benim daha dikkatli olmamı söyledi.
Yarbay " size ev ödevi bu vicdan ne buluyorsunuz kafanızı çalıştırın bir ipucu vermiş eğer bulursak bir sıfır önde olacağız.. Asilay iyi düşün bunu senden başka kimse bilemez..." dedi.
Aklıma hiç bir şey gelmiyordu. Yemeğimizi yedik ve Yağız komutan benden önce davranıp hemen oturmuş banka... Yanına gittim ve "Bank sizde alışkanlık yaptı herhalde..." dedim.
"burası rahatlatıyor beni o yüzden geldim."
" komutanım bu vicdan ne? benim vicdanımla ne alakası var? bide dengesiz gibi sevdim seni falan diyor bizimle dalgamı geçiyor..."
"zeki kız olduğunu o bile anladiysa onu bulmamız an meselesi... "
"komutanım kolunuza noldu?"
"bugün biyere takıldı heralde sıyrılmış hatırlamıyorum. "
Asker bandanamı kolumdan çıkarıp kolunu sardım. Yüzünü eşkitiyordu. Canı yanmış olmalıydı.
"Komutanım revire gidelim Arzu bir Baksın..."
Rüzgar komutan yanımıza geldi ve "noldu Yağız... " dedi.
"kolum yaralandı da Asi... Yani Asilay müdahele etti birşey yok " dedi.
Rüzgar komutan yumruğunu sıkıyordu ve çenesinden dişlerini sıktığını ve çenesindeki kasların gerilmesini görebiliyordum.
"Ben gidiyim "dedim ve tam kalkarken Yağız komutan kolumdan tutup "otursaydın " dedi.
Bende "yok kızlar bekliyor"diyerek gergin ortamdan ayrılmak istedim. Yağız komutanın kolumu tutmasıyla Rüzgar komutan daha da sinirlenmişti.
Kızların yanına çıktım ve tam yatakhaneye girerken kamil Arzu'yla konuşmamı istedi. Kıramadım onu ve içeri girdim.
"Şey Arzu bizim kamil var ya kamil çok iyi çocuk..."
"eee napıyım iyi çocuksa iyi yani..."
"Of ya!! beceremiyorum ben... Kamil senden hoşlanıyor oh kurtuldum. Benim direkt söylemem gerekiyor "
"Ne benden mi? abim duymasın ilk onu sonra beni öldürür..."
"Nereye öldürüyor... O anca kaşlarını çatıp yumruğunu sıksa... sen bi cevap ver ona karşı boş musun değilmisin?"
"Ona Karşı bilmiyorum... Bana tatlı çocuk gibi geliyor... Galiba boş dagilimde Abimm..."
"Abin birşey yapamaz arkanızda ben varım aşıkların arasına girmek günah yani... şimdilik idare edebilirim "
" tamam o zaman..."
Kamil kapıda heyecanla bekliyordu. Ben ve Tuğçe kamil'in yanına gittik ve Tuğce:
"yürek mi yedin sen kamil?"
"Niye noldu da istemiyormu?"
"İstiyorda komutanın kardeşi olduğunu unutuyosun Herhalde..." dedi Tuğçe...
Hemen atladım.
"Birşey olmaz arkanızda ben varım hem Arzu da boş değilmiş sana karşı..." deyince ikimize birlikte sarıldı. Boğazımı temizler gibi öksürdüm "pardon " deyip koşarak erkeklerin yanına gitti.
Bugün nöbet sırası Buse ve Ümit'te... Onlara güle güle dedikten sonra kızlarla muhabbet etmeye başladık. Tuğçe korkunç şeyler anlatıyordu ve en çok Cansel korkuyordu.
Sonra ışıkları kapatıp yataklarımıza girdik. Cansel'in korkudan titrediğini gördüm ve yatağımdan kalkıp, cansel'in yanına yattım...
Sabaha kadar bana koala gibi sarıldı. çok korkmuştu. Hele şükür oda uyudu ve bende uykuya daldım...Sabah kalktığımda Cansel yanımda yoktu... Yere doğru baktım ve Cansel yere düşmüştü ve öylece uyuyordu. Cansel'in yüzünü saçımla gıdıkladım. Cansel uyandı ve diğer kızları uyandırdım. Bugün çok önemli bir işimiz vardi... Bu vicdan neydi ? Benim vicdanımda olmak neyin nesiydi ve orası neredeydi? Bulacağımız çok soru vardı. Kahvaltıya gittik ve yemeğe baslamıştık. Tam o sırada yarbay yemekhaneye girdi. Hepimiz bir anda ayağa kalkıp selam verdik.
"Bugün bu vicdan meselesi çözülecek bugün bir eylem olabilir ve bu masum insanların hayatının riske girmesi demek o yüzden elinizi çabuk tutun" dedi ve gitti.
Bugün lojmana yerleştirdiğimiz aileyi ziyarete gidecektim. K ozlar "istersen bizde gelelim" dediler. Gerek yok dedim ve sivil giyinip alaydan ayrıldım.