Calışmalarımız daha da zorlaştırıldı. Komutan herbirimizin başında durarak her zaman ki yaptığımızın iki katını yapamamızı istiyordu. Bu çok zordu. Normalde biz zaten nefes nefese kalıyorduk. Biz Türk askeriydik ve bununda üstesinden gelecektik. Hiç yılmadan çalışmalara başladık. Koşu ardından mekik, sinav, barfiks, komando yürüyüşü, parkur derken saat öğleni bulmuştu. Bu calışmalarımız şerefsizlere karşı daha çok hırslı yapıyordu beni...
Bir köyü teröristler bastığının haberi geldi. Aslanlar hazırlanıp yola çıktık. Köye geldiğimizde kimse yoktu. Adeta kuş bile uçmuyordu. Bu sessizlik hayra alamet değildi. İkişerli gruba ayrılıp etrafı kolaçan ettik. Ben komutanla birlikte köyün doğuşuna doğru yöneldik. Bir eve doğru koşan kadın ve bir çocuk gördük ve bizde onların arkadından koşmaya başladık. Bir eve girdiler. Evin içine girdiğimizde kadın ve çocuk ortadan kayboldular. Komutan odalara bakarken bende bir kağıt parçası buldum. Komutan evde kimse olmadığını söyledi. Sesli bir şekilde okumaya başladım:
" Rüzgar komutan ve Asilay. Pardon ya da arkadaşlarının dediği gibi Asi mi deseydim?... Neyse işime çomak soktunuz ve bunun karşılıksız olmayacağını bilin istedim... Az zamanınız Kaldı. O yüzden sizi fazla yormayım. Yaslşayacaklarınıza hazır olun sizi bir gebertiyim diğer aslanlara yani kedilerinde zamanı gelecek kökünüzü kurutacam..."
"Kolpa..."Komutan kolumdan tutup dışarı çıkattı. Dışarı çıktığımızda eve roket attılar. Biz dışarı çıkınca mermi yağmuruna tuttu şerefsizler...
Saklanacak yer bulduk ve sırt sırta komutanla ateş etmeye başladık. komutana dönüp " Mermim bitti" dedim. Oda iki el attıktan sonra "benimkide bitti" dedi. Elimize bıçakları aldık, yaklaşanı bıçaklayacaktık. "Ya Allah ya bismillah" dedikten sonra bizim yiğitlerimizi, aslanlarımızı gördük.yanımıza geldiler. Keremden aldım silahı bende ateş etmeye başladım. Komutanın mırıldamasını duydum." Sizin fare olduğunuz yerde biz kedi olmuşuz çok mu?" dedi. komutanın sözü benim yüzümdeki ifadenin değişmesine neden oldu.
Tüm teröristeri vurmuştuk. Kolpa ve sağ kolu birlikte kaçıyorladı.Tam koşacaktım arkalarından komutan beni tuttu. "Fareler deliklerine kaçsınlar ki köklerini kurutalım" dedi. Bize karşı intikam alacağı kesindi. Çünkü eylemini durdurduk ve üstelik teröristlerin arasında oğlu da varmış. Onuda vurmuştuk. Tekrar karşımıza çıkacağı belliydi. Bize karşı iyice bileğlenmişti. Alaya döndük.
Yemeğimizi yedik ve bir kenarda Mehmet'i gördüm. O hep neşeli biriydi. Hiç bu kadar üzgün görmemiştim. Noldu diye sordum.
Mehmet, " Annem kalp krizi geçirmiş yanında olamadım" dedi.
Durumu şuan için iyimiş yani riski atlatmış.
Mehmete sarıldım. " Kardeşim senin anan hepimizin anası Allah evlatları anasız bırakmaz... Allaha dua et senin ona karşı en büyük ilacın bu olacak... Annen daha iyi olacak hiç merak etme islşin Allah'a kalmışsa elbet hayrlısını verir. Bende dua edecem kızlara da diyeceğim. Allah'ın izniyle iyi olacak sen içini ferah tut. Annen senin böyle görmesin , güçlü olduğunu bilsin. Geçmiş olsun" dedim.
Mehmet de bana sarıldı. Kızlara söyledim. Cansel herkesten çok üzüldü ve yanına gittiğini gördüm. Omuzuna uzandı ve bir şeyler konuşuyorlardı. Orada bişeyler dönüyordu ama neyse elbet kokusu çıkacaktı. Komutanı gördüm. Kalbim hızla çarptı. Onunla en çok cephede sırt sırta savaşmayı çok seviyordum. Yaklaştı bana ve birşey soracağını söyledi.
" Mehmet'e nolmuş çok kötü görünüyordu ve sizi konuşurken gördüm."
"Komutanım annesi kalp krizi geçirmiş ve şuan iyimiş şimdi izin verirseniz ailemle konuşmak istiyorum."