4. bölüm

12.7K 590 16
                                    

Güneş göz kamaştıran ışıklarını saçarken yeryüzüne,

Tüm çiçekler başlarını çevirmişti gökyüzüne.

Hayran oldukları güneş tepelerinde ışıldıyordu. Kimi büyümek için kaldırdı kafasını kimi kuruyup yeniden doğmak için. 

Bahar yüzünü göstermişti çiçekleri bu muhteşem şölene hazırlamak için.

Baharı severdi Anastasia.

Açan her bir çiçeğin kokusu onu mest ederdi. Yeşilin her tonuyla boyardı gözlerini. İçine işlerdi tüm bu ferahlığın resmini.

Aslında bahçeye Henry’e yardım etmek için çıkmıştı. Görünen o ki bahçeden gözünü alıp işine odaklanamayacaktı. Olduğu yere çömeldi. Sırtını duvara yasladı ve bağdaş kurdu.

Sabahın serin rüzgarı bir yandan genç kızın burnuna eşsiz kokuları solutmaya fırsat verirken diğer yandan saçlarını dalgalandırıyordu.

Gözlerini kapadı ve huzurun adını sayıkladı.

Ciğerlerine soluduğu temiz havayı verdi ve aldı tekrar tekrar yavaşça…

Bakıldığında bir tablo gibi resmedilen bu genç kız, huzurun ve doğallığın simgesiyle bu kirli dünya için.

Henüz bilmeden yaşadığı hayatının geçmişi bir gün bu huzuru ondan götürecekti belki de. Gerçekler tüm çıplaklığı ile gün yüzüne çıktığında hala dünya onun için yaşanılabilir bir yer olabilir miydi?

Elini boynundan hiç çıkarmadığı zincire uzattı. Ve kolyeyi eline aldı. Yumurta şeklini andıran bu altın kolyenin içini açtı. Ve defalarca baksa da doyamayacağı annesinin resmine baktı. Gittikçe annesine benziyordu. Bu durum Anastasia yı sevindiriyordu.

Onunla geçirdiği tek bir anısı bile yoktu. Annesinden geriye kalan tek hatıra bu resim ve ardında bıraktığı kolyeydi.

Ve hakkında bildiği tek şey, onu bırakmak zorunda kaldığıydı.

Rahibe katherine ona böyle söylemişti. Ve o asla yalan söylemezdi.

Küçükken defalarca sormuştu annesini. Bildiği kadarını anlatmıştı genç rahibe. Çünkü onunda bildikleri sınırlıydı. Bir gece yarısı geldiği gibi gitmişti. Anastaisa ya anlatacak bir anısı yoktu.

Yetimhaneye bırakılan tüm çocuklar aile özlemini çekerlerdi ve aynı zamanda onu bu yere bırakıp terk edip giden annelerine lanet. Tüm bu çocukların arasından sıyrılan Anastasia hiç kızmadı annesine. Gerçekten bırakmak zorunda olmasa terk etmezdi diye düşündü.

Resme bakarken gözleri doldu. Birkaç damla yaş eteğine düştü. İçinde asla dolduramayacağı eksikliğin acısını hissetti. Keşke onu bir kez bile görebilmenin şansı olsaydı.

&

Leonardo elini boğazına götürdü. Dünkü haline nazaran daha iyiydi. Yutkunabiliyordu. Sadece hafif bir sızısı kalmıştı. Çalışma masasında duran elmalara baktı. Yiyemediği için kararmışlardı. 

Sadece Anastasia ile beraber geçirmek istediği dakikaları uzatmak için bulduğu yol başarılı olsa da olan elmalara olmuştu.

Dün geceyi aklına getirince gülümsedi.

Yaptığı tam bir delilikti. Hector’la olan arkadaşlığından istemeden de olsa küçük numaralar öğrenmişti anlaşılan.

Kapı çaldı.

“Evet.”

Kapının ardından gelen ses konuşmayı sürdürdü.

“Efendim, anneniz aşağıda kahve içmek sizi bekliyor.”

Anastasia (Tr)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin