30. bölüm

6.9K 361 7
                                        

İKİ HAFTA SONRA

Gözlerimi araladığım her sabah artık birbirinden garip. Alışılması zor sürecin ortasındayım. Anlam kargaşası içindeyim. Yanlışlarım mı doğruları süpürüyor yoksa doğrularım mı yanlışları bilemiyorum. Hayatımın bir anda değişen yönü düşünmeme bile fırsat vermiyor. Zor günler geçirdim mutlu günleri görebilmek için. Zihnimin esiri oldum günlerce, gecelerce… 

Benimsemesi zor hissetmesi güzel duyguları tadıyorum. Artık hayatımda Bay Lockwood var. Henüz dilim söylemekte güçlük çekse de artık babam var. Sanki senelerce içimde hissettiğim boşluğun yerini doldurmuşum gibi... Sırtımı yaslayabileceğim, güvenebileceğim birinin boşluğu…

Hayat bana bir sürpriz yaptı ve geçte olsa babamı armağan etti. Boşa geçen onca yılı düşünmüyorum. Bu güzel günlerim için zaman kaybı olurdu. Tabi her normal insan gibi keşkelerim de yok değil hayatımda… keşke annem yaşıyor olsaydı… Mutlu bir ailem olabilseydi ve ben onların iyi dilekleri arasında büyüyebilseydim. Tüm bunları isterdim fakat hayatın bana sunduklarıyla yetinmeliyim şimdilik. İyi şeyler düşünmeli ve kötü anılara dair her şeyi silmeliyim…

Ne kadar da iyimserim. Kötü bir kız olmayı denemek istedim fakat pek becerebildiğim söylenemez. Sanırım Cilla haklı. Ben yaşayan son polyannayım…

Bu defteri bay lockwood (babam) armağan etti bana. Alışmakta zorluk çektiğimi oda görebiliyor. Düşüncelerimi o gün hissettiğim anda aktarmak ve görüşüm dinginlik kazandığında tekrar okumanın iyi geleceğini söyledi. Bu deftere yazmak beni rahatlatıyor. En azından kendi kendime konuşmamı engelliyor. Carol’u henüz göremedim. Ona anlatacağım çok şey var. O olsaydı şimdi defterin sayfaları bomboş olurdu. Carol’la telefonda konuşma fırsatını bulabildim şimdilik. Malikaneden ayrılmış tıpkı dedria gibi. Ailesinin yanına gitmiş. Bir iki güne döneceğinden bahsetti dün ki konuşmamıştı. Umarım çabuk döner…

Dedria’ya gelince… 

O gece yanlış anladığım konuşma benim kaçışımı körüklemişti. Normalde ön yargım yoktur fakat duyduğumda nasıl davranmam gerektiğini bile bilemediğim için kaçtım. Başka çarem yoktu. Luke amcam annemi öldürmemiş… Yani öldürenler arasındaymış fakat o, benim hayatımı kurtarabilmiş sadece. Ona affettiğimi söyledim. Ama ona karşı eskisi kadar yoğun bir sevgi kalmadı içimde. Nefret etmiyorum… garip bir durum benimkisi. Bilemiyorum. 

Dedria teyze içinde aynı şeyleri hissediyorum. Benden saklamamalıydılar. Onları tam anlamıyla ne zaman affedebilirim bilmiyorum. Şimdilik zamana bırakmak istiyorum…

Kalbim kalemi tuttuğumdan beri feryat ediyor ismini deftere yazmam için…

Leonardo…

Yazarken bile kalbimi titretiyor. Ona ne zaman bu kadar bağlandım bilmiyorum. Kaçak düşüncelerimde besliyordum gizlice alev aldığının bile farkına varamadım. Eğer şimdi kendime mani olmamış olsaydım tüm sayfalarda onu sayıklardım. Gerçekten vahim haldeyim. İlk defa çöpe atmadığım gururum beni perişan bir hale getirdi. 

Leonardo iki haftadan beri bulunduğum köşke geliyor. Odamın yola bakan penceresinde saatlerce bekliyor. Onu perdenin arkasından sessizce izliyorum. Gözlerini görebilmek için başını yukarıya kaldırmasını bekliyorum. Cidden delirmiş gibi hissediyorum. Ona duyduğum hisler vücudumu aç bırakıyor sanki. Birlikte geçirdiğimiz dakikaları zihnimden atamıyorum. Rüyalarımda onu görüyorum. Onu hayal ediyorum. Defalarca sıyırmaya çalıştım zihnimden fakat boşa çabalıyorum.

Sefil gibiyim. Ona ulaşmak bu kadar kolayken kendimi frenlemem tam bir sefillik ama bana yaptıklarını bir anda atamam zihnimden.

Zena ile nişanlanması, onu öpmesi… Her biri mühürlenmiş gibi kalbimin içine. Terkedilmişlik hissi veriyor. Ama öte yandan duyduğum özlem… Ah! Ben gerçekten araftayım. Acemisi olduğum duyguların rotası kalbimde şaşmış durumda. Onu daha ne kadar perde arkasından izleyeceğim bilmiyorum. Ya da nasıl unutabileceğimi kestiremiyorum. Gerçekten unutmak sevmekten zormuş…

Anastasia (Tr)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin