35. bölüm

6K 304 16
                                        

Hızla karıştırdığı çantasından anahtarlarını bulmaya çalıştı. Öylesine gereksiz şeyler vardı ki anahtarlara bir türlü ulaşamıyordu. Elini defalarca gezdirdi yoktu. Çantanın fermuarını sertçe çekip elini kapıya dayadı. Karmakarışık aklını da üstüne yasladı. Omuzlarından aşağıya dökülen saçları yüzünü örttü. Onları tekrar geriye atmak için elini kaldırdığında kapı açıldı.

“Küçük hanım neden kapıdasınız?”

Pencereden Anastasia’yı fark eden hizmetçi kapıyı açmıştı. Genç kızın tuhaf bakışları altında kaldı bir müddet. Sessizliği garipsenir cinstendi. Yüzünden eksik etmediği gülümsemesini almamıştı bugün yanına.

“İçeriye girmeye çalışıyordum ve anahtarımı bulamadım. Zile basmayı akıl bile edemedim.”

Gözleri zille buluştuğunda içinden küçük bir merhaba gönderdi. Zile basmak aklının ucundan bile geçmemişti. Zena zihninde toplanması güç bir enkaz bırakmıştı. İşaret parmağını ağır hareketle zile uzattı. İki defa ardı ardına bastı. Belki bu ses aklında bir şeylerin uyanmasına neden olurdu. Belki de kabus olmasını dilediği rüyasından onu uyandırırdı.

Kapıda duran hizmetçi bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Anastasia sarhoş gibi davranıyordu. Şişe devirmiş gibi bir hali yoktu ama sergilediği tavırlar sıra dışıydı.

“Carol içeride mi?”

“Evet efendim. İki saat önce geldi. Odanızda sizi bekliyor.”

“Teşekkür ederim.”

Hizmetçinin kapıdan çekilmesinin ardından içeriye girdi. Şuan sinirli olması gerekti ama öfkesi gevşekti. Çünkü az önce Zena ya tüm zehrini kusmuştu. Akıl almaz bir şekilde Leonardo yu kıskanmıştı. Evet anahtar sözcük buydu. Leonardo yu deliler gibi kıskanıyordu. Mantığı kalbiyle bir ortaklık yapmıştı. Ve karlı çıkan kalbi olmuştu. Duygularına sahip olmayı öğrenememişti. Aşk insanın başına gelen en zapt edilemez şeydi. Aşka savunmasızdı. Aniden gelişine engel olamamıştı fakat gidişine engel olmak istiyordu. Aklı başından gitmiş gibi hissediyordu. Artık neler yapacağı hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Bambaşka bir insana dönüşmüştü ve bu his ona aşkın karşısında ne kadar aciz olduğunu tatttırıyordu.

Odanın açık kapısına ulaştığında Carol çalışma masasında oturmuş internette geziniyordu. Büyük ihtimalle kalbine yerleştirmek üzere sevgili arıyordu. Kısacası başına bela arıyordu. Yani durum Anastasia için böyleydi. Zihni tamamen duygularının kontrolü altındayken böyle düşünmesi kaçınılmazdı.

“Anastasia bende seni bekliyordum. Fakat sen biraz erken mi…?”

Anastasia elindeki çantayı yatağının üzerine fırlattı. Üzerine yapışan dar ceketi çıkarıp önüne attı. Sonra gün boyu içinde işkence çektiği topuklu rugan ayakkabılarına uzandı. Onları da çalışma masasının yanına fırlattı. Ardından bulunduğu yere çöküp bağdaş kurdu.

Carol şaşkınlıkla Anastasia yı izlerken ona mani olmadı. Onu ilk defa böylesine hırçın görüyordu. Üstüne ne kadar gelirlerse gelsinler sakinliğinden ödün vermeyen kız sonunda normal bir insana dönüşmüştü. Anastasia için sıra dışı fakat normal insanlar üzerinde ki olağan tepkileri veriyordu.

Şaşkınlığını gizlemeye çalışarak yanına çöktü. Karşısında oda bağdaş kurdu. Ellerini dizine uzattı.

“Neyin var?”

Carol sormasa bile Anastasia dökülecekti. İçinde kopan fırtına tek başına çekilmezdi.

“Carol gerçekten… çıkmaza girdim.”

Anastasia (Tr)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin