6. bölüm

11.4K 498 12
                                    

Gün ağarmaya başlamış ve güneşi salmıştı gökyüzüne. 
Odanın perdesinden süzülen ışık Leonardo’nun gözünü alıyordu. Uyumasına mani olan bu ışığı engellemek için üzerindeki ince yorganı yüzüne kadar çekti.
Bugün güneş onun için erken doğmuştu sanki.
Kafası uykusuzluğun esiri olmuş biçimde allak bullaktı. 

Bulundukları kral dairesi Leonardo’nun tahmin ettiği kadar büyük değildi. yatmak için bulunan yatak sayısı sınırlıydı. Bir çift kişilik yatak ve birkaç kanepeden ibaretti.
Anastasia için dairenin bir odasına katlanabilir yatak istediler. 
Leonardo Hector’la yatmak zorunda kaldı. 
Aslında bir başkası ile yatağını paylaşmaktan nefret ederdi. Küçükken annesi ile bile yatmazdı. Yattığı yatak ona ait olmalıydı paylaşamazdı. Ancak bu huyunu bir gecede çiğnemişti Anastasia için.
Bu odaya itiraz etmeleri halinde ayrı ayrı odalarda kalacaklardı çünkü önceden rezervasyonları yoktu. Bu yüzden seçme şansları da yoktu. Üstelik ayrı odalara çıkmaları halinde Anastasia’yı koruyamazdı. Hector’dan veya onun güzelliğine kapılacak olan bir başkasından.

Dün gece uyuyamamasının sebebi de Hector’du.
Her an tetikteydi. Hector ‘un yatağındaki her dönüşünde gözlerini açıyordu Leonardo. Anastasia nın yanına gizlice gitmesinden korkuyordu. Gerçi o bunu yapacak kadar aşağılık değildi ama yine de güvenemiyordu. Sonuçta o bir erkekti.

Uyumadığı tüm saatler boyunca düşündüğü tek şey ise Anastasia’ydı. Dün akşam onu belinden tutarak kendine çekmişti. İstemsiz davranışı onun zihnine gece boyu hükmetti. Kimi zaman gülümsetti kimi zaman düşündürdü. Bu kız onun etrafındayken düşüncelerinin esiri oluyordu. Yaptığı tüm davranışları sorgulamak zorunda kalıyordu. Kabullenmek istemese de onu gizlice kıskandığının farkındaydı. Onu koruma iç güdüsü gün geçtikçe artıyordu.

“Hey Leo! Hadi kalk dostum.” 

Hector çoktan uyanmıştı. Kahvaltıya inmek için sabırsızlanırken uyuyan arkadaş engeline takılmıştı. Leonardo’nun üzerine aldığı yorganı hızla kendine çekti.

“Açlıktan ölmek üzereyim.” Leonardo onu duyuyordu ama zonklayan beyni ile kalkmakta zorlanıyordu. Hector yatağa oturdu. Leonardo’yu dürtükledi.

“Leonardo.” Dedi sesini kısarak “Anastasia hala uyanmadı sanırım. Sence onu uyandırmalı mıyım?”

Kulağına giren sözler karşısında gözlerini araladı “Saçmalama Hector. Kapısına vurup uyandırabiliriz.” Dedikten sonra ayağa kalktı ve kıyafetlerini giyindi.

“Tıkladım fakat açmadı. Bir sorun yoktur değil mi?” 

“Sanmıyorum.” Dedikten sonra Anastasia nın uyuduğu kapıya yaklaştırdı ve vurdu.

“Anastasia?” tekrar tıklattı. “Anastasia beni duyuyor musun?”

O sırada Hector’un telefonu çaldı. Arayan Bay lockwood’du. Anastasia nın kapısından ayrılarak içeriye geçti.

Leonardo’nun aklı Bay Lockwood dan ziyade Anastasia daydı. İçeriden ses gelmemesinin üzerine tereddütle de olsa kapıyı açtı. 

Yastığa başını gömmüş olan Anastasia yı görünce rahatladı. Ardından onu kısa bir an için bile olsa uyurken görmenin mutluluğunu yaşadı. Uyurken bile yüzüne yerleştirdiği tebessümden ödün vermiyordu. Bacaklarının arasına aldığı yorganla boğuşuyor gibi gözüküyordu. Anlaşılan dağınık bir yatış şekli vardı. Otelden temin ettikleri pijama ona büyük gelmişti. Bu yüzden elleri pijamanın içinde saklı kalmıştı. Ayakları da aynı şekilde.

Yavaşça yanına gitti.

“Anastasia” dedi yumuşak bir sesle. İsmini birkaç defa tekrarladı. Sesine tepki doğmadığından nazikçe omzuna dokundu. 

“Anastasia beni duyuyor musun?” 

Bu küçük dokunuşu hisseden Anastasia zorda olsa gözlerini araladı. Başa çıkmakla zorlandığı tek çaresizliği uykuydu. Uykuya öylesine düşkündü ki her sesi ardında bırakıyordu. Malikanede Dedria sayesinde uyanıyordu. Asla kendi başına kalkamazdı. Dün gece uyurken nasıl uyanması gerekeceğini hesaplamamıştı. Karşısında Leonardo’yu görünce hemen kalktı ve geri çekildi.

Anastasia nın uyku sarhoşluğundan çıkmış şaşkın bakışlarını gören Leonardo kıza bakmaktan kendini alamıyordu. Saçı başı birbirine karıştırmıştı . bu sanırım onun en doğal haliydi. Ve bu halde bile çok güzeldi.

Önüne düşen saçlarını, düşmekte olan tokasıyla tekrar topladı.
Üstüne bol gelen pijamalarına çeki düzen verdi.

"Özür dilerim bay leonardo. Uyku konusunda biraz problemlerim var." dedi ezilerek. Evinde çalıştığı patronu tarafından sabaha uyandırılmak çok gülünç bir durumdu.

"Önemli değil. Ama şimdi kalkmalısın." aslında yanında kalıp onun bu utangaç haliyle biraz daha vakit geçirmek istedi fakat bahanesi yoktu. Anastasia nın yanından ayrıldı ve odanın kapısını kapattı. 
Hector telefon görüşmesini sürdürüyordu. Yanına gitti.

"Peki bay lockwood öyleyse akşam görüşürüz." dedi ve telefonu kapattı.

"Ne söyledi?"

"Bu akşam için bir kokteyl düzenlemiş. Ve bizi bekliyor."

"Londra'da bir kokteyl. Kulağa hoş geliyor." Leonardo bay lockwood ile imzalayacakları sözleşmeden memnundu. Bay lockwood da bu durumdan memnun olacak ki kokteyl düzenliyordu.

"Akşam için Anastasia ya bir şeyler almam gerekecek." Hector un zevkle parladı gözleri. Sonunda Anastasia ile geçirebileceği bir vakit vardı.

"Bir dakika bir dakika. Paritye Anastasia yı mı götürmek istiyorsun?"

Hector derin bir nefes aldı. Ellerini beline koydu. "Bak dostum. Ben bu kızı buraya boşa getirmedim. Onunla vakit geçirmek istiyorum. Ayrıca partiye sap gibi gitmek hiç tarzım değil. Anastasia olmasa bir başkası ile giderdim." diyerek göz kırptı.

Leonardo durumun farkındaydı. Hector onu almadan gitmezdi. Engel olması şüphe uyandırabilirdi. Hem neden engel olacaktı ki? Tercüme edemediği hisleri ile tepkisiz kalmayı tercih etti.

"Ee Anastasia nerde?"

"Uyandı. Üzerini giyiniyor."

"Peki onu bekleyelim ve Restauranta geçelim.Çok fena acıktım."

&

Russell yatağından kalkıp üzerine bornozunu aldı ve banyoya geçti duş almak için.
Dün geceyi beraber geçirdikleri Cilla ise henüz uyanmamıştı. Bayan Rose'un evde olmayışı onu rahata sokuyordu. Hesap vermesi gereken kimse yoktu. Dedria ise onun nerede olduğunu zaten biliyordu. Bu yaşlı kadının çenesini ne zamana kadar tutacağını bilmiyordu ama bir yolunu bulacaktı. Eğer Russell ile olan ilişkisi bayan rose'un kulağına giderse evden hemen kovulurdu. Ve daha kendine bağlayamadığı bu adamı elinden kaçırdı. Henüz onun kalbine girememişti biliyordu. Russel onu sadece yatak arkadaşı olarak görüyordu. Bu yüzden içinde bulunduğu durumu iyi kullanmalı bu malikaneden dışarıya adım atmamalıydı. 

Duşunu alan Russel üzerini giyinmeye başladığı esnada Cilla yavaşça açtı gözlerini ve esnedi. Gece boyu zapt etmekte zorlandığı saçlarını geriye attı. Yatakta doğrulmadan önce çarşafı bedenine sardı ve ayağa kalkıp Russell a sarıldı.

"Seni seviyorum."

Samimiyetten uzak para uğruna söylenmiş bu cümle Russel'ı pek etkilemedi. Duymamışçasına tepkisiz kaldı. Cilla nın beline doladığı ellerini bedeninden çekti.

"Gitmeliyim. Sende odadan sessizce çık. Seni görürlerse başım ağrıyabilir."

"Tamam." diyerek yanından ayrıldı ve yatağa oturdu. Cep telefonunu cebine koyduktan sonra çıktı Russell odadan. 
Cilla gece boyu yüzünden düşürmediği şapşal zevk maskesini çıkardı ve somurttu. İki aydır bu adam için çabalıyordu ama henüz bir ilerleme kat edememişti.
Gerçekten bu yaşlı adam için fazla lükstü. Altmış yaşına varmak üzere olan bu adamın Cilla ya beklediği ilgiyi göstermemesi onu delirtiyordu. Ona bu zamana kadar kıytırık bir kolyeden başka bir hediye sunmamıştı. En azından harcadığı emeğin karşılığını almalıydı.

Sinirle yataktan doğruldu. Yere atmış olduğu giysilerini tek tek geçirdi üzerine. Aynada kendine çeki düzen verdi. Ve asıl mesleğine geri döndü. İşe önce yatağı toplamakla başladı. Ardından Russell ın çıkardığı kıyafetlerin kimisini katladı kimisini yıkamak üzere sepete koydu.
İnsanların yemek artıklarını, terli kıyafetlerini temizlemekten nefret ediyordu. Hak ettiği yaşam bu değildi. Neden fakirdi? Fakirlik boynuna geçirilen bir tasma gibiydi. Her zaman bu tasmanın bir sahibi olacaktı. Şuan tasması bu malikanenin sahipleriydi. Ama bir gün zengin olacaktı. Ne pahasına olursa olsun Russell ı elde edecekti. Yaptığı işler katlanılmaz olduğunda içinde beslediği hırsa bir yenisini ekliyor ve bunun için daha çok çabalayacağına dair kendine yemin ediyordu.

&

"Bu senin için. Bu gece giyineceksin." Hector'un elindeki büyük paketi alan Anastasia bu hediyeye anlam vermeye çalışıyordu.

"Anlayamadım efendim?"

Hector gözlerini Anastasia ya doğrulttu. "Hatırlarsan seni buraya yardımcı olaman için getirmiştin. Ve şimdi senin yardımına ihtiyacım var."

"Ne konuda?"

"Bu gece bir kokteyl düzenliyorlar bizim adımıza. Ve benim bir kavalyeye ihtiyacım var."

Anastasia beklenmedik yardım karşısında şaşkındı. Getir götür işlerinden sorumlu olacağını düşünmüşken şimdi bir kokteyl den bahsediyordu.

"Efendim ben size eşlik edemem. Bunu başaramayabilirim." Daha önce hiç kokteyle katılmamıştı. Bu konuda ona eşlik etmesi acemilikti. 

"İtiraz istemiyorum. Bir saat vaktin var. Kuaför işini hallettim. Bir kaç dakika sonra odada olurlar." dedikten sonra dışarıya çıktı. Ellerinde paketlerle ortada kalan Anastasia içten içe Hector'a kızdı. Bu oyundan başka bir şey değildi Görevinin dışında kalan faaliyetlere dahil ediliyordu. Üstelik kokteyl e hiç katılmamıştı. 
Aslında içinde bulunduğu zor durumdan dolayı ağlamak istiyordu fakat kendini tutuyordu.

Hector ve Anastasia arasında geçen dialogları odasından dinleyen Leonardo sinirlendi. Bu zorbalıktan başka bir şey değildi. Hizmetçi olduğu için her istediğini yaptıramazdı.Her şeyin bir sınırı vardı. Elinde tuttuğu kalemi masaya bıraktı ve sandalyesinden doğruldu. Anastasia nın yanına gitti.

"Anastasia gitmek zorunda değilsin. Sonuçta bu görevin dışında bir durum. Sen bu tür işler için çalışmıyorsun."

Az da olsa kızgın olduğunu beli etmek istemeyen Anastasia,Leonardo ya döndü. "Sorun değil bayLeonardo." dedikten sonra odasına geçti ve hazırlanmaya başladı.

Leonardo'nun bu derece aciz kalışı kendini sinirlendirse de hala duygularını kabul etmek konusunda inatçıydı. Bir yandan onu bu zor durumdan çekip çıkarmak istiyordu, öbür yandan ilgi çerçevesinin dışına atmak. Fazlasıyla kararsızdı. Düşüncelere daha fazla dalmadan hazırlanmak üzere içeriye geçti.

&

Leonado'nun tek yaptığı şey nefesini tutmaktı.
Çünkü Anastasia nın bu ani değişimi onun nefesini kesmişti. Gözlerini ona sabitlememek için kendini zor tutuyordu.
Hector'un seçtiği elbise Anastasia nın ince bedenini tamamıyla sarmış ve vücudunun tüm hatlarını ortaya çıkarmıştı. Bu beyaz elbise onu baştan aşağı değiştirmişti. En pejmürde haliyle bile güzel olan bu kızı güzellik kavramından farklı bir boyuta taşımıştı. Yerinde yapılan hafif makyajı yüzünün doğallığını bozmamış ve ona peri masalını andırır bir hava katmıştı. Kızıla çalan kahverengi saçlarını ise topuzla tamamlamışlardı.

Hector gözlerini Anastasia dan alamıyordu. Gözlerinin üzerinde olduğunu fark eden Anastasia ise açıkta kalan dekoltesini kapatmaya çalışıyordu. Fazlasıyla utanmıştı bu elbisenin içinde. Daha önce bu kadar açık bir kıyafet denememişti üstünde.

"Anastasia çok güzel olmuşsu. Hemde çok!" Hector'un bunu kaç defa daha söyleyeceğini tahmin etmeyen Anastasia teşekkür etmekle yetiniyordu. Hector'un elinden gelse anında kızın üzerine atlayacaktı. Hector'un akan salyalarını gören Leonardo nun kıskançlık zilleri çoktan çalmaya başlamıştı. Anastasia yı bu halde görmek onu da mest ediyordu fakat başkalarının görmesine tahammülü yoktu. Şuan elinden gelse onu sadece kendisinin görebileceği bir yere kapatırdı. 
Kokteyl için hazırlanan yere geldiklerinde araba durdu. Hector koşarak Anastasia nın kapısını açtı ve elini uzattı. Uzanan eli geri çevirmeyen Anastasia diğer eliyle uzun elbisesinin eteklerini topladı. Hector'un bu sabah kullandığı sap tabiri an itibariyle Leonardo nun üzerinde işlev görüyordu. Yanında getirdiği kimse yoktu. Üstelik yanında bulmak istediği tek kişi de arkadaşının kollarındaydı.

Büyük bir mekanda kutlanacak bu sözleşme için hayli iyi hazırlanmışlardı. Davetlilerin çoğu elit kesimin insanlarıydı. Yerde serili kırmızı halılar ve kristal taşlarla bezenmiş avizeler kalite kokusunu aldırıyordu. Yiyecek servisi göründüğü kadarıyla kusursuzdu. Masalara servis edilen içkiler tercihe göre değişiyordu. Davetlilerse tüm bu lüksün içinde şık kıyafetleri ve kendinden ödün vermeyen duruşlarıyla geceye renk katıyorlardı.
Geceye armağan edilen tüm bu renkli davetlileri Anastasia saf dışı bırakmıştı.
Salona girer girmez tüm gözler ona çevrilmişti. Güzelliğin ve zarafetin temsili resmi davetlilerin kafasında belirmişti onu görür görmez. Yaşı ilerlemiş kadınlar Anastasia nın gençliğini kıskanırken, davetteki genç kızlar güzelliğini çekiştiriyorlardı.
Erkeklerse bu parıltıdan ve masumluk damlayan genç kızdan kendilerini alamıyorlardı.
Aslında onu diğer tüm insanlardan sıyıran özelliği güzelliği değildi. Henüz el değmemiş bir masumluğa sahip oluşu görenlere huzuru tattırıyordu.

Girişte Leoanrdo ve Hector'u bekleyen bay lockwood'un asistanı özür dileyerek bay lockwood un bu gece aralarında olamayacağını ve kendisinin eşlik edeceğini belirtti. Bay lockwood rahatszlanmış ve istirahate çekilmişti. Gecenin ve konuklarının mağdur olmasını istemediğinden iptal etmemişti.
Bu durum karşısında üzgün olsalarda yapacakları bir şey olmayan hector ve leonardo içeriye girdiler.

Bir kaç sandviç ve şampanyadan sonra Hector Anastasia ile dans etmek istedi. Anastasia geri çeviremedi ve Hector'un kollarına bıraktı kendini. Dans etmeyi babası gibi sevdiği sakallı amcası öğretmişti. Onu sakallı amca olarak çağırırdı küçükken ve bu huyu büyüyünce de değişmedi. Ona çok şey borçluydu.

Anastasia nın dansını takip eden Leonardo onu Hector un kollarından çekip almamak için kendini zor tutuyordu. Az önce aldığı viskiyi tekrar tekrar yudumluyordu. Geleli daha yarım saat bile olmamıştı ama o üç bardağı çoktan devirmişti. Kıskançlık onu sarmıştı. Yerinde zor duruyordu.

Çok geçmeden Hector'un yanına bir kız yaklaştı ve onu Anastasia dan ayırdı. Bu frsatı değerlendirmek isteyen LeonardoAnastasia nın bileğini kavrayarak kendine çekti. Anastasia itiraz etmeden Leonardo nun kollarına bıraktı kendini. Nasılsa bu gece bir çok tabusunu yıkmıştı.
Ama Leonardo da hissettiği güven onu buna sevk etmişti. Hector ile sadece ısrarı üzerine dans etmişti. 
Kıskançlığın tesirinde kalan Leonardo Anastasia nın ince ve kıvrımlı beline yeleştirdi ellerini. Sonra kendine çekti. Onun bu kadar yakın oluşu kalbine söz geçiremeyeceği bir hisle yanıyordu.
Ona karşı duyduğu heyecan Leonardo yu alıp götürüyordu.
Anastasia ise ilk defa bu kadar yakından gördüğü genç adamı inceliyordu. 
Koyu mavi gözleri insanı sarhoş eden bakışlarla bütünleşmişti. Esmer teninde uyum sağlayan siyah saçlarıyla etrafında bulunan kızların gözlerini dolduruyordu.
Leonardo nun kaslı kolları ise Anastasia yı hiç bırakmayacak gibi sarmıştı.
Genç adam yaptıklarına anlam veremese de bu kızı kollarında istiyordu.

Hector'un gözü Anastasia da olsa da şuan için onu çekiştiren kadından kurtulamıyordu. Şirket projeleri devam eden bu kadına hayır diyemiyordu.

Anastasia nın gözlerine dalan Leonardo, çevresindeki kalabalığı görmüyordu. Anastasia ile hiç konuşmadan danslarını sürdürdüler.
Çalınan müzik sonlanmasa onu bırakmaya niyeti yoktu ancak bir müddet sonra bırakmak zorunda kalmıştı.

Kokteyl sonlandığında Hector gözlerindeki acı ifadeyle kravatından çekiştiren kadınla beraber gitmişti.
Leonardo ile Anastasia otele başbaşa dönmek zorunda kaldılar.
Otele vardıklarında Anastasia ayakta durmakta güçlük çekiyordu. Hector un ısrarı üzerine bir kadeh şarap içmişti ve ilk defa tattığı bu şey onda ağır bir etki bırakmıştı. 
Anastasia nın yürümekte zorlandığını gören Leonardo yardımcı olmak için kolundan tuttu. Ve o anda Leonardo nun üzerine yığılıverdi Anastasia. Sarhoşluk onu esir almıştı. 
Leonardo Anastasia yı yavaşça kucağına aldı ve yatağına yatırdı. Ayakkabılarını çıkarttı. Saçından ona rahatsızlık verebileceğini düşündüğünü tokasını çıkarttı ve uzun saçlarını omzuna saldı. Daha sonra yorganı üstüne örttü. Ancak başından ayrılmak istemiyordu. Gözleri hazır kapalıyken onu doyasıya seyretmek istedi. Leonardo genç kızın güzelliği karşısında hayran kalmışken kendini daha fazla tutamadı ve Anastasia nın dolgun dudaklarına uzandı. Bir kere hafifçe öptü. Fakat bunu tekrarlamak istedi ve ikinci öpücüğünü de kondurdu dudaklarına uzunca. 

Anastasia (Tr)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin