*KESİT*

14.5K 873 133
                                    

Keyifli okumalar...

Genç adam elindeki bezle masaların üstünü silerken duvarın hemen dibinde oturan kıza gözleri kaydı. Hayatında daha önce hiç görmediği kadar  siyah, gür kıvırcık saçlarını gelişi güzel bir şekilde topuz yapıp pembe bir kalemle toplamıştı. Üzerindeki kazağı da küçük bedenine oranla fazlasıyla büyüktü. Öyle ki örme kazağın kolları iki defa katlanmıştı. Tuhaf diye düşündü adam. Fazlasıyla dağınık duran bu kız bir o kadar da güzel duruyordu.

İç çekip kıza bakmaya devam etti. İnce, uzun parmakları klavyenin üstünde hızlı hızlı hareket ediyordu. Biriyle mi konuşuyordu? Gelelim bir saat gibi bir süre olmuştu ve kız geldiğinden beri gözlerini ekranda ayırmadan bir şeyler yazıp duruyordu. Soğuyan çayını iki defa tazelemişti ama kızın bunu fark ettiğini bile hiç sanmıyordu. Adeta hipnotize olmuş gibi bakışlarını ekrana dikmişti. Arada bir bilinçsizce kaşlarını çatıp bir eliyle boynunu kaşıyordu. Ya da istediği olmamış bir çocuk gibi pembe küçük dudaklarını büzüyor, burnunu çekiyordu.

"Barut?" Barut, patronun ağzından ismini işittiğinde  hızla kendine gelerek bakışlarını kızın üzerinden çekti ve biraz ilerisinde ona bakan patronunun yanına gitti.

"Buyur, patron."

"Oğlum iki saattir aynı yeri siliyorsun. Neyin var senin?"

"Bir şeyim yok patron. Dalmışım da."

"İyi bakalım. Bak ileride ki müşterinin çayı soğumuş galiba." Patron parmağıyla az önce baktığı kızı işaret ettiğinde Barut elindeki bezi belindeki önlüğünü kenarına takarak kızın masasına doğru ilerledi. Bu üç olacaktı. Bu sefer de içmezse çay falan götürmeyecektir bu kıza.

Kızın oturduğu masaya gitmiş soğumuş fincanı eline almıştı ki soğuk bir el elinin üstüne kapandı. Beklemediği bu dokunuş karşısında başını kaldırıp ellerin sahibi olan kıza baktı. Bir çift masmavi göz telaşlı bir şekilde üzerine çevrilmişti. Kızın pembe dudakları aralanmış bir şeyler söylemeye başlamıştı ama Barut bunların hiçbirini duyacak durumda değildi. Bu nasıl bir maviydi böyle?

İçten içe kendine itiraf etti. Şu dünya da Fenerbahçe'nin mavisinden daha güzel bir mavi olamayacağını söyler dururdu. Şimdi o söylediği bütün sözleri bir çift göz ona tek tek yutturmuştu.

"Sinyal var mı? " Yüzünün önünde sallanmaya başlayan elle irkilerek kendine geldiğinde kızın kaşları çatık bir şekilde ona baktığını gördü.

"Efendim."

"Sonunda, iletişim sağlandı. Çayımı diyiyorum nereye götürüyorsunuz?"

"Soğudu. Daha önce iki defa değiştirdiğim gibi bunu da değiştireceğim."

"Ne? Size değiştirin diyen oldu mu ya?!" Barut, karşısındaki kızın sözlerine anlam veremediğini belirtircesine kaşlarını çattı. Kız ise ona hiç aldırış etmeden fincanı parmaklarının arasından alarak neredeyse buz gibi olmuş çayı bir içte bitirdi. Barut, kızın soğuk çayı içmesini izlerken yüzünün buruşmasına engel olamadı. Çayı çok severdi ve en nefret ettiği şeyde soğuk çaydı. Bu kız ise hiç aldırış etmeden tek seferde bir fincanı içmişti.

"Niye öyle garip garip bakıyorsunuz? Soğuk çaya para verip alırken sorun yok da ben çayımı bekletip soğuk içerken mi tuhaf oluyor? Hem ben bu çaya para vereceğim. Bir bardak kaç para senin haberin var mı?"

"Burada çalışıyorum." Barut'un gülümseyerek söylediği sözler üzerine genç kızın gözleri baştan aşağıya üzerinde gezindi.

"Benden söylemesi sen burada harcanıyorsun. Mankenlik ajansı falan deneseydin keşke." Barut, işittiği sözlerle şaşkın bir şekilde kıza bakarken sanki genç kızda ne dediğini yeni idari ediyormuş gibi bir elini ağzının üstüne kapattı. Ve oturduğu yerden hızla kalkıp eşyalarını toplamaya başladı aynı zamanda da kendi kendine söyleniyordu. "Annem, çenem konusunda haklı galiba. Bağlantıyı sağlayamıyorum ben. Rezil oldum ya."

Genç kız eşyalarını toplamış gitmek için hazırlanırken Barut, bulunduğu durumdan aldığı keyifle genç kıza bakmaya devam ediyordu. Kız eşyalarını toplamayı bitirdiğinde kızarmış yanaklarıyla ona doğru döndü. Ama mavi gözleri utancını belli edercesine yüzü haricinde her yerde dolaşıyordu.

"Şey. Benim bu son söylediğim şeyi duymamış olsanız. Yani ben yarında buraya gelmeyi düşünüyordum. Burası bana aşırı ilham verdi. Olur mu?" Kızın alt dudağını dişlerinin arasına alıp beklenti içinde kendisine bakması karşısında yüzündeki tebessümü kontrol altına aldı.

"Hiçbir şey duymadım." Söylediği söz üzerine kız derin bir nefes alarak rahatladığını belirtircesine omuzlarını düşürdü.

"Teşekkür ederim. Hem size bir şey itiraf edeyim mi? Buranın çayları diğer yerlere göre daha ucuz o yüzden buraya gelmeye devam edeceğim için çok memnunum. İyi günler." Kızın hızlı hızlı konuşup yanından geçip gitmesiyle Barut bir kaç dakika yüzündeki gülümsemeyle olduğu yerde kala kaldı. Kendine geldiğindeyse kız çoktan hesabı ödemiş ve kafeden çıkmıştı.

Tuhaftı, bu kız fazlasıyla tuhaftı.



Merhaba, biricik okuyucularım. Dayanamadım, oturdum ve YALANLAR adlı hikayemden sonra başlayacağım bu hikayeye kısa bir kesit yazayım dedim. İnşallah beğenmişsinizdir.

Votelerinizi ve özellikle yorumlarınızı bekliyorum.

Seviliyorsunuz(^^)

Sen Benim RomanımsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin