Keyifli Okumalar...
Alparslan, adımlarını hızlandırıp mahalleden çıktığında telefonunu eline alarak ezberindeki numarayı tuşladı.
"Patron nerede?"
"Ne oldu?"
"Açığa çıktım."
"Ne demek açığa çıktım?! Ümit mi öğrendi?" Hakan'ın gür sesi kulaklarında çınlarken yüzünü buruşturup telefonu kendisinden uzaklaştırdı.
"Hayır, dün geceki polis."
"Ulan nasıl aynı polise yakalanmayı başardın?"
"Uzun mesele, patron nerede? Onunla konuşmam lazım."
"Ofisinde. Sen her zamanki mekana git, ben patrona haber veririm."
Aramayı sonlandırıp yakındaki taksi durağına doğru ilerledi. Taksi, akan trafikte ilerlerken Alparslan, oturduğu koltukta geriye doğru yaslanıp üzerinde ceketin fermuarını açtı. Gömleğini kaldırıp sargının üzerindeki kana baktığında yüzünü buruşturup gömleğini indirdi. Her şey nasıl bu kadar yolundan çıkabilmişti? İyi ilerleyen hiç mi bir şey olmazdı?
Barut, taksinin ücretini ödeyip indiğinde mekana girip duvar köşesindeki yere oturdu.
"Komiserim, her zamankinden mi olsun?" Yanına gelen çalışan ile bakışlarını masadan ayırdı.
"Çay getir bana bu sefer."
"Tamam, komiserim." Çalışan hızlı adımlarla yanından ayrılmıştı ki Alparslan'ın gözleri mekana giren adama takıldı. Hızla oturduğu yerden kalkarken adam her zaman yüzünde olan tanıdık gülümsemesiyle masaya yaklaşmıştı.
"Hoş geldin, amirim."
"Seni baya iyi gördüm Alparslan."
"İyiyim, ancak bazı sorunlar çıktı."
"Otur, konuşalım. Hallederiz." Karşılıklı oturduklarında Alparslan, bakışlarını masaya sabitleyip birkaç defa yutkundu.
"Hakan, bir şeyler anlattı. Dün akşamki polis hakkında. Kafana takma, hallederiz polisi."
"Ben bizzat kendim konuşacağım, amirim."
"Nasıl anladı polis."
"Daha önce de karşılaşmıştık kendisiyle, bu gün yüz yüze gelince tanıdı. Hırsızlardan birisi olduğumu sanıyor."
"Öyle olsaydı, çoktan tutuklardı. Emin olamıyor demek ki."
"Bilemiyorum, kendisiyle en kısa zamanda konuşacağım. Ayrıca üç yıl önce Ümit'in şehit ettiği Kemal Akgün'ün oğlu kendisi. Anlamadığım kadarıyla kendi çapında Ümit'i araştırıyor. Babasının intikamını almak istiyor, olabilir."
"Anlat, her şeyi."
"Anlamadım, amirim."
"Görevde olduğunu anlat, sen de Ümit Çetin için bu işin içindesin. Susacaktır."
"Emredersiniz amirim."
"Polisle konuştuktan sonra uzaklaş, o çevrede dolanma daha fazla."
Alparslan, bir şey söylemek yerine sessiz kaldı. Nasıl çekilebilirdi ki? İşin ucunda artık Şifa'da vardı. Carlos'un neler yapabileceğini bilirken, çekilemezdi.
"Amirim. O bölgeden çekilemem."
"Ne demek bu? Aklını başına al Alparslan, ilk defa bu kadar yaklaşık. Bir yıldır bu görev için çalışıyoruz. Hiçbir şeyi tehlikeye atamayız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benim Romanımsın
General FictionO, aslında kimdi? Bir adam, gizemlerle dolu... Geceleri, şehrin karanlık sokaklarında Barut ismiyle hayat buluyor. Ve şehrin yüzlerce mahallesinden birinde genç bir kadın, onlarca yazma girişimine rağmen asıl romanını yazmak için ilham kaynağını bek...