Keyifli Okumalar...
Bir adım...
Hayat, bazen bazı sokaklara savurur seni.
İkinci adım...
O sokakların taşlarında adımların kalır, siner sinsi bir zehir gibi kaldırımın derinliklerine ayak izlerin.
Durdu Barut, üçüncü adımını atmadan sokağın sessizliğini dinledi. Beklediğinden çok daha sessizdi mahalle. Barut, sessizliğin çoğu zaman bela hatta ölüm getirdiğini öğrenmişti. Kapüşonunu başına geçirirken belindeki silahın gözükmemesi için üzerindeki ceketi düzeltti. Duvara yaslanıp ellerini ceplerine sokarken yorgun bakışlarını mahallenin boş sokağında dolaştırdı bir süre.
Aradan geçen birkaç dakikanın sonunda boş sokakta beklediği adım seslerini duyduğunda sırtını yasladığı duvardan ayırarak Carlos'a doğru ilerledi.
"Gelmişsin."
"Geleceğimi söylemiştim." Barut bezgin bir ses tonuyla cevap verdiğinde Carlos gülümsemekle yetindi.
"İyi o zaman gidelim. Ama sana baştan söylüyorum, bu işe girersen çıkışın yok. Bizim yaptığımız ufak tefek işlere benzemez."
Zaten ben o çıkışı çoktan kaçırdım, demek istese de sert bir tonda çıkan sesiyle dile döktükleri çok daha farklıydı.
"Anladım. Kaç defa daha söyleyeceksin?"
"Ben uyarımı yapayım da sonra gelip sızlanma."
"Kimsenin gelip sana sızlanacağı yok, laf kalabalığı yapma."
"Tamam, tamam." Carlos teslim oluyor gibi gülerek ellerini kaldırdığında Barut ona bakmak yerine ilerledikleri boş sokaklarda bakışlarını dolaştırıyordu. Amaçsızca çevreye bakınıyor gibi gözükse de aklının bir köşesinde yolun haritasını çıkarmaya çalışıyordu. Sokakları ona hatırlatacak ufak ayrıntıları aklının bir köşesine not ederken Carlos'un sorusu sokağın sessizliğini bıçak gibi kesti.
"Adı ne?" Barut ucu açık ve anlamsız bu soru karşısında umursamazca cevap verdi.
"Ne diyorsun?"
"Kafedeki kıvırcık saçlı kız, adı ne?" Barut sanki uçurumun ucuna gelen bir insanın endişesiyle durdu. Çok kısa bir an damarlarındaki akan kanın endişeyle hızlanmasına ve bakışlarına yansıyan afallamaya izin verdi. Ancak bu o kadar kısa sürmüştü ki Barut hemen kendisini toparlayarak her zamanki sert ve umursamaz maskesini yüzüne geçirip Carlos'a döndü. Birbirine sıkıca yapıştırdığı dudaklarını aralayıp bir şey demek yerine sessizce karşısındaki adamın gözlerine baktı.
"Biraz meraklı bir adamımdır. Senin bu gizemli tavırların da merakımı kamçıladı. İnatla kafede çalışmanın sebebi müşterilerini sevmenmiş anlaşılan. Ancak seni Ümit abiyle karşılaştırdıktan sonra kafedeki işine veda etsen iyi olur. Yoksa o kıvırcık, ufak tefek kızın canı yanar."
"Ne geveliyorsun sen?"
"Diyorum ki şu kafeye son zamanlarda sık sık gelen kızla arandaki ilişkiyi kesmen onun iyiliği için iyi olur. Bir dost tavsiyesi olarak gör bunu."
"Benime bu kadar ilgilendiğini bilmiyordum."
"Sadece etrafta çok fazla gözü ve kulağı olan bir insanım. "
Barut'un kaşları hafifçe yukarı kalkarken dudağının bir kenarı da tehlikeli bir ifadeyle yukarı kıvrılmıştı. Bir adım atarak Carlos'la arasındaki mesafeyi azaltarak ona doğru yaklaştı ve bir eliyle gömleğinin yakasını düzeltti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benim Romanımsın
General FictionO, aslında kimdi? Bir adam, gizemlerle dolu... Geceleri, şehrin karanlık sokaklarında Barut ismiyle hayat buluyor. Ve şehrin yüzlerce mahallesinden birinde genç bir kadın, onlarca yazma girişimine rağmen asıl romanını yazmak için ilham kaynağını bek...