Bölüm*10*

7.7K 770 339
                                    



Keyifli Okumalar...


Aşk, ve sevgi üzerine tarih boyunca onlarca yazı yazılmış. Romanlar, hikayeler, şiirler, tiyatro metinleri... Onlarca yazı var ve insanlar her hikayeyi temelinde aşk olduğu için zevkle okuyor. Dünyada en çok okunan türlerin başında aşk romanları gelirmiş... Aşka inananlarda inanmayanlarda kendilerini bu romanların sayfalarında buluyorlar. Garip değil mi? Ruhumuzun bu arayışı neden acaba?

Bir insan bir insanı diğerlerinden farklı olarak sevdiğini nasıl anlardı? Sevgi dediği bu duygulara ne kadar güvenebilirdi?

Şifa, kahvaltı sofrasını hazırlarken bir yandan da aklında aşk ve sevgiyle ilgili onlarca düşünce el ele tutuşmuş halay çekiyorlardı. Kahvaltı bile yapmadan böyle derin konuların içerisine gömülmesi akıl sağlığı için oldukça tehlikeliydi. Ve bunun tek sebebi Barut'tu.

Doğru düzgün sohbet etmeyen bu adama son zamanlarda ne olmuştu? Telefonunda en son girmeyi beklediği şey şüphesiz Barut'tan gelen bir mesajdı. Bir gözü telefonunun ekranına kayıp dururken Barut'un hâlâ cevap vermemesine bozulmuştu. İşleri olabilir, diye kendi kendini geçiştirip elindeki kahvaltılıkları dolaptan çıkardı.

"Şifa."

"Efendim anne."

"Siyahları yıkıyorum. Kirli bir şeyin varsa getir." Şifa, kahvaltı sofrasını yarım bırakıp odasına gitti ve kirliye atmak için pantolonunu aldı. Banyoya gideceği sırada dün gece abisinin gömleği aklına geldi. Yavaşça, ses yapmaktan kaçınarak kapıyı açtı ve odaya girdi. Abisi derin bir uykuya gömülmüştü ve kahvaltı hazır olunca ancak kalkardı.

Bakışlarını hızla odanın içerisinde dolaştırdığında köşede katlanmış duran gömleği gördü. Parmak uçlarında gömleğe doğru ilerleyip eline aldığında Abisinin düzenli bir şekilde katlayıp, kenara koyması karşısında şaşırdı. Çıkardığı kıyafetleri kenara fırlatıp atan bir insandı oysa. Bu konu üzerinde daha fazla düşünmeyip gömleği alarak sessizce odadan çıktı. Banyoya gidip kıyafetleri, makinenin içine arttığında annesi de bir şey demeden makineyi çalıştırdı.

Şifa, kahvaltı sofrasının geri kalan eksiklerini tamamladığında annesi de abisini uyandırıp mutfağa gelmişti ki evin içinde gür bir ses yankılandı.

"Anne! Şifa!" Şifa, annesiyle birlikte abisinin bu bağırışına anlam veremezken abisi adeta sinirden kıpkırmızı olmuş bir yüzle mutfağa girdi.

"Odamdaki gömlek nerede?"

"Yıkamaya attım abi."

"Kirli sepetinde mi?"

"Hayır, makinede. Annem sen uyurken makineyi çalıştırdı." Şifa abisinin aksine sakince cevap verdiğinde abisi sanki mümkünmüş gibi daha da sinirlendi. Alnındaki damar ortaya çıktığında Şifa ne yaptığını anlamasa da annesinin arkasına doğru yavaş hareketlerle geçti.

"Sana mı kaldı kızım benim gömleğimi kirliye atmak?!"

"Ne bağırıyorsun ya, sana iyilik yapanda kabahat. Dün gece kirlendiğini gördüm, ben de iyilik olsun diye makineye attım. Anne sen de bir şey söylesene, ben kötü bir şey mi yaptım?"

"Berk, kardeşin haklı. Niye bağırıp duruyorsun, oğlum. Şifa vermese ben alır yıkardım. Hem kirliymiş."

"Ya siz beni delirteceksiniz. Ne kiri? Kanıttı o gömlek!"

"Ne kanıtı abi? Neyden bahsediyorsun sen, anlamadım ki."

"Anlamayın zaten siz, gitti kanıt. Deli olacağım bu evde." Abisi kendi kendine söylenerek mutfaktan çıktığında Şifa, annesine baktı.

Sen Benim RomanımsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin