Keyifli Okumalar..
Alparslan, Ümit'in dediği adrese giderken yolda amirini arayıp olanları anlatmış ve beklenmedik durumlar karşısında yapması gerekenler konusunda iznini almıştı. Ümit'e ne diyecekti? Şifa'ya ne diyecekti? Onun açıklama yapmasını bekleyen insanlar sıraya girmişken Alparslan bu sorulara verecek doğru dürüst bir cevap bile düşünmeden yolunda ilerliyordu.
Artık içinde bulunduğu durumu göz önüne alarak konuşacaktı. Zaten ne zaman plan yapsa bir şeylerin ters gitme ihtimaliyle burun buruna geliyordu. Yarım saate yakın bir zamanın ardından arabayı fabrikanın önüne park ettiğinde bakışları biraz ilerideki arabaya takıldı. Carlos'un kullandığı arabaydı. İçine dolan huzursuzluğu dışa vurmak istercesine kaşları çatıldığında arabanın camı tıklatıldı. Arabadan inip yanına gelen Ümit'in adamına baktı.
"Ümit abi seni bekliyor." Adam başka bir şey demeden ilerlemeye başladığında Alparslan belindeki silahı kontrol edip adamın arkasından ilerlemeye başladı. Bakışları geçtiği yerlerin üzerinde Şifa'dan bir iz bulmak umuduyla dolaşsa da istediğine ulaşamamanın verdiği bir asabiyete büründü. Birkaç dakika sonra Ümit ve adamlarının olduğu bir odaya girdiklerinde Ümit her zaman yüzünde olan o rahatsız edici gülümsemeyle yanına gelip bir elini omzuna koydu.
"Hoş geldin."
"Ben de öyle umuyorum. Silahlarda bir sorun mu var? Niye çağırdın beni?."
"Silahlarda hiçbir sorun yok, benim alışverişlerim hep planlandığı gibi ilerler."
"Yani? Neden buradayım o zaman?"
"Başka bir durumdan dolayı çağırdım seni. Carlos, bana bazı şeyler söyledi. Bir de sana sorayım dedim."
"Ne söyledi?"
"Bir kızla takılıyormuşsun bu aralar."
"Bu tür durumlara ilginiz olduğunu bilmiyordum. Aşk, gönül işleri falan ilginizi mi çekiyor?"
"Hah, daha çok ben senin takıldığın kız ile ilgileniyorum."
"Dikkat edin, bu sözünüzü iyi yerlere çekmeye bilirim. Ve bu durum aramızdaki ilişki için iyi olmaz."
"Öyle bir ilgilenme değil, tabi ki de. Şifa Akgün, polis kızıymış. Hatta abisi de polis." Alparslan, işittikleri karşısında yüzüne sahte bir şaşkınlık yerleştirdikten sonra düşündüğünü belirtircesine kaşlarını çattı.
"Polis mi? Benim böyle bir şeyden haberim yok."
"O da aynı şeyi söyledi. Seni kandırmış. Anlaşılan iş hayatında olduğun kadar ilişkilerinde dikkatli değilsin."
"Kandırmış derken?"
"Babasının intikamını almak istediği için seni kullanmış. Bana başta pek inandırıcı gelmedi ama şimdi senin de haberin olmadığını görünce bu Şifa denen kızın düşündüğümden de akıllı olabileceğini anladım."
"Sizden ne intikamı alacak ki? Sizi tanımıyor bile, ayrıca benim ne iş yaptığımı da bilmiyor."
"Senin hiçbir şeyden haberin yok."
"Kız senin hakkında her şeyi biliyor, seni bana yaklaşmak için kullanmış."
"Neden? Sizinle ne derdi var?"
"Babası. Çok yapışkan bir polisti. Ben de yakamdan düşmesini sağladım diyelim."
"Her neyse, babasıyla ilgilenmiyorum. Nerede?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benim Romanımsın
General FictionO, aslında kimdi? Bir adam, gizemlerle dolu... Geceleri, şehrin karanlık sokaklarında Barut ismiyle hayat buluyor. Ve şehrin yüzlerce mahallesinden birinde genç bir kadın, onlarca yazma girişimine rağmen asıl romanını yazmak için ilham kaynağını bek...