Bölüm*13*

7.1K 761 263
                                    

Keyifli Okumalar...

Akşamın karanlığı bütün şehrin üzerine çökerken şehrin dışında kalan terk edilmiş fabrikanın önünü araba farları aydınlatıyordu. Alparslan bir kenarda sessizce bekleyerek bakışlarını Amirin gönderdiği alıcılarda gezdirmeye başladı. İçlerinden birisini daha önce karakolda görmüştü ancak diğeri yeni ya da başka bir şubeden olmalıydı.

"Para da anlaşırsak, silahlar bir hafta olmadan elinize ulaşır."

"Net bir gün istiyoruz."

"Üç. Aksilik çıkarsa en geç dört gün diyelim o zaman."

"Fiyatta da anlatabilirsek, tamam."

Alıcılar, Ümit'in istediği her fiyatı verecek olsalar da dikkat çekmemek için pazarlık yapmaya başlamışlardı.

Alışverişin erken bir tarihte olması, Alparslan'ın da işine gelirdi. Ne kadar erken baskın olursa o kadar erken içinden bulunduğu durumdan kurtulup normal yaşantısına dönerdi. Ayrıca bu iş biter bitmez Şifa'ya da gerçekleri anlatacaktı. Şifa hâlâ kendisiyle görüşmek isterse belki o zaman onunla ciddi bir adım atabilirdi. Düşüncesi bile güzeldi.

Saatler sonra fiyat konusunda anlaşıp dönüş yolu için arabalara binildiğinde Alparslan derin bir nefes aldı.

...

Şifa, akşam yemeği boyunca o kadar sessizdi ki bu durum hem annesinin hem de abisinin dikkatini çekmişti.

"Koyun, hayırdır bu ne sessizliği?" Abisinin sesini duysa da duymamazlıktan gelip yemeğinden bir çatal alarak ağzına götürdü.

"Kızım hasta mı oldun?"

"İyiyim, anne. Başım ağrıyor biraz." Yemek sessizlik içinde devam ederken Şifa sık sık abisine bakıp durmaktan kendisini alamıyordu. Böyle bir konuda nasıl yalan söylerdi? Aklı almıyordu.

Yemekteki kadar sessizce sofrayı topladıktan sonra oturma odasında dizi izleyen annesine kısa bir bakış atıp hızlı adımlarla odasına geçti. Masanın üstündeki dosyayı eline alıp abisinin odasının önüne geldiğinde. İçeri girmeden önce derin bir nefes alarak içinde yükselmeye başlayan siniri yatıştırdı. Kapıyı çalmak yerine direk içeri daldığında yatağının üstünde oturmuş telefonuyla ilgilenen abisinin bakışları hızla üzerine çevrildi.

"Ne oluyor kızım? Kapı çalmayı da mı öğrenmedin?'

"Kapı çalmak bir saygı göstergesi ve sen şuanda saygıyı hak etmiyorsun."

"Ne diyorsun Şifa? Allah aşkına yorgunum, sonra konuşalım."

"Şimdi konuşacağız. Bana bunu açıklayacaksın." Sonlara doğru sesi kısıldığında elindeki dosyayı abisine doğru fırlattı.

Berk bir süre ne olduğunu anlayamayarak Şifa'ya baktıktan sonra bakışları yatağın boş tarafına düşen dosyaya kaydı. Gördüğü dosya ile hızla ayağa kalkarken kapıya doğru gidip kapıyı kilitledi.

"Odamı mı kurcalıyorsun sen?!"

"Sen şuan bana bağırabilecek bir konumda mısın? Babamla ilgili hem anneme hem bana yalan söyledin!"

"Sesini alçalt, annem duyacak!"

"Yedi kurşun! Babama yedi kurşun sıkmışlar, kim yaptı bunu söyle. Yakalandı mı?"

"Hayır."

"Hayır mı? Babamı bu hale getireni ya da getirenleri yakalamadınız mı?"

"Bu o kadar kolay değil."

Sen Benim RomanımsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin