Bölüm*28*

7.1K 703 291
                                    


Keyifli Okumalar...


Şifa, kararsızlık dolu bakışlarını aynadaki yansımasında dolaştırırken bakışları yatağın üstünde oturmuş kendisine bakan Tomris'e kaydı.

"Bu şekilde güzel olmuşum değil mi? Kendimi çok gergin hissediyorum."

"Gerilmene gerek yok ve çok güzel olmuşsun."

Siyah kot pantolonunun üstün giydiği geniş, boğazlı, kahverengi örme kazağı hem rahat hem de oldukça şık duruyordu. Kazağına uyan topuklu botlarını da giydiğinde hazırdı ancak Şifa bir türlü emin olamıyordu. Dağınık bir şekilde topuz yaptığı saçlarını ve makyajını da kontrol ettikten sonra bezgince yere çöktü.

"Gitmesem mi acaba? Nasıl arkadaşları var? Sen tanıyorsundur."

"Birkaçını tanıyorum, onlarda iyi insanlardır. Ama diğerleri için bir şey söyleyemeyeceğim."

"İnşallah anlaşabileceğim türde insanlardır, bütün akşam masada boş boş oturmak istemiyorum."

"Bence senin anlaşamayacağın insan türü çok azdır. Hadi kalk artık, abim bekliyor."

"Haklısın, geç kalmayalım."

Şifa oturduğu yerden kalkıp odadan çıktığında bakışları sırtını koridorun duvarına yaslamış kendisini bekleyen Alparslan'ı buldu.

"Her zamanki gibi gözlerimi kamaştırıyorsunuz hanımefendi." Alparslan'ın bir elini alnına götürüp gözlerini kısması karşısında Şifa yanına giderek yumruk yaptığı elini omzuna geçirdi.

"Dalga geçmesene. Saatlerce ne giysem diye düşündüm."

"Fark ettim de bu kadar düşünmeye ne gerek vardı?"

"Ne demek, ne gerek vardı? Arkadaşlarınla buluşacağız, zaten çok heyecanlıyım."

"Sakin ol, seni onlardan korurum."

"Bak ya yine benimle dalga geçiyorsun."

"Tamam, bir şey söylemiyorum. Hadi çıkalım."

Şifa, montunu üzerine geçirip çantasını aldıktan sonra botlarını da giydiğinde tamamen hazırdı. Yarım saat süren bir araba yolculuğunun ardından Alparslan arabayı bir kafenin önünde durduğunda Şifa dışarıdan kafenin görünüşünü incelemeye başlamıştı. Kahverenginin ağırlıklı olduğu kafe oldukça sıradan bir tasarıma sahip olsa da insana garip bir sıcaklık hissi veriyordu.

Arabadan indiklerinde Şifa Alparslan'ın yanına gitti. Alparslan, Şifa'nın elini tutup kendisine doğru çektiğinde yüzündeki gülümseme daha da büyümüştü.

"Sakinsin değil mi?"

"Umarım, arkadaşların ile anlaşabilirim."

"Anlaşamazsan da sıkıntı değil, sen sıkıldığın zaman bana kaş göz işareti yap kalkarız."

"Tamam. Hadi içeri girelim."

Kafeden içeri girdiklerinde Şifa'nın bakışları köşedeki kalabalık grubun üzerine çevrilmişti ki gruptaki bütün gözler de aynı anda Alparslan ve Şifa'nın üzerine çevrildi. Şifa, masadaki ikisi kız dördü erkek olan altı kişinin üstünde sakince bakışlarını dolaştırmaya başlamıştı ki masanın sağ köşesinde oturan iri yapılı adam ayağa kalkıp kendilerine seslendi.

"Sonunda geldiniz."

"Taha, nasılsın kardeşim?"

"İyidir, asıl sen nasılsın? Bir gittin, bizleri de arayıp sormaz oldun."

Sen Benim RomanımsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin