TIME

8.3K 157 8
                                    

Holmes Chapel 2014

"O nerede?"
"En son kütüphanedeydi."
"Ne demek en son kütüphanedeydi! Yani şimdi orada olmayabilir öyle mi!"

Sinirlenmiştim. Hem de deli gibi! Onu her gün, her saat, her dakika, her saniye, her salise takip etmeleri gerekiyordu. O bana gerekliydi.

Benim ismim Styles. Harry Styles. Piskopatım. Katilim. Hepsi onun suçu! O kızın! Delia'nın!

Holmes Chapel 2010

Sıkıcı okulumdan çıkmıştım. Eve girdiğimde babam planlarına bakıyordu. Bu gece Oscar ailesini soyacaktık.

Sürekli suç işleyen babamın işlerinin yoğun olması nedeniyle babam evlendi. Biliyorum, bu çok saçma. İşleri yoğun olan biri neden evlensin ki! Sadece amacı annemi hamile bırakmaktı. Öyle de yaptı. Ardından ben doğdum ve ben daha 3 yaşındayken babam annemi öldürdü. Beni babam değil tuttuğu adamlar büyüttü. Önümde milyon tane insan öldü. Babamın beni istemesinin tek sebebi bir ortaktı. İşlerine yardımcı olacak biri. Çünkü gittikçe yaşlanıyordu ve formunu kaybediyordu. Tabi ben kız da olabilirdim ama olmadım. Neyseki.

Belime silahımı yerleştirdim ve arabama bindim. Adamlarımız bizi takip edecekti. Sonra baskın yapacaktık. Oscar ailesinin sarayları andıran evlerinin arkasında durduk. İyi bir güvenlik sistemi vardı ama biz daha iyiydik. Yani bu benim düşüncem. Babam bana işaret verdi ve ben planı uygulamaya başladım. Arabadan inerek güvenlik görevlilerinin olduğu kapının önünde durdum. Bir güvenlik görevlisi bana döndü.

"Nasıl yardımcı olabilirim?"
"Bay Williams ile görüşmeye geldim."
"Nesi oluyorsunuz?"
"Tabi ki arkadaşı!"
"Onlara haber göndereceğiz. Sizi biraz bekletmem gerekecek."

Arabama yaslanıp bekledim. Bay Williams, Oscar ailesinin başıydı. Bütün her şey onun üstündeydi. Kendisi güzel, mutlu bir aileye ve lüks bir yaşama sahipti. Yani kısacası bende olmayan her şeye.

Güvenlik görevlisinin bana seslenmesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.

"Efendim, Bay Williams isminizi öğrenmek istiyor."
"Şaka mı bu!? Onun en iyi arkadaşlarından biriyim. Beni tanımaması imkansız! Sizinle uğraşacak vaktim yok beyler. Burası iş dünyası!"

Adamı itekleyerek içeri girdim. Adam bana karşı çıkmadı çünkü o bir güvenlik görevlisiydi. İş dünyasından ne anlardı ki! Ben de iş dünyasının bir parçası değilim ama gördüğünüz gibi çok iyi rol yapıyorum.

Ezberimde olan evin planına göre burası ön bahçeydi. Yaklaşık iki tane villa yeri kaplayan ön bahçe. Benim girmem gereken yer ise Bay Williams ve Bayan Jullian'ın yatak odasıydı. Kim bilir kaç para vardır?

Ev olmaktan çıkmış ve artık bir saray görünümü almış yere bir göz gezdirdim. Yatak odaları 4. kattaydı ve tam üstüme denk geliyordu. Bahçede tek bir ses bile duyulmaması üzerine geniş bankonlara tırmanarak yatak odasının bulunduğu balkona çıktım. Oldukça geniş bir balkondu ve şanslıyım ki kapısı açıktı!

İçeriye yavaş adımlarla girdim. Oda kocamandı. Beyaz renklere ağırlık verilmişti. Ben hayatım boyunca çalışsam bile bu odayı yaptıramazdım.

Hızlıca etrafa göz attım. Bayan Jullian'ın pahalı takılarını cebime sıkıştırdım. Kıyafet dolaplarını ararken bir kasa fark ettim. Büyüktü ve onu açmam lazımdı. Herhalde bu işin sonunda paradan bir havuzun içinde yüzecektim.

Cebimdeki lazerlere göz atarken bir ses duydum.

"Anne?"

Bu bir kızdı ve çıkardığım sesleri duymuştu. Koltuğun arkasına saklandım. Kız odanın içerisine girdi.

"Baba?"

Tanrım çok güzeldi. Kestane rengi saçları ve aynı renkteki gözleri birbirine uyum sağlıyordu. Dolgun dudakları ve nefes kesici bir vücudu vardı. Saçları ise aşağıya denizin dalgaları gibi iniyordu. Açıkçası beni baya etkilemişti. Üzerindeki gecelik ve kısılmış gözleri uykusundan kalktığını sembol ediyordu. Etrafa göz gezdirirken açık bıraktığım takı kutusuna baktı. Bir sorun olduğunu anlamıştı.

Adım seslerini daha net duyduğumda bu tarafa geldiğini anladım. İyi bir yere saklanamamıştım çünkü az zamanım vardı. Beni görmemesi için dua ederken gözleri benimkilerle buluştu. Bir süre şok yaşadıktan sonra çığlığı bastı.

Yerimden ayrılıp doğruca balkona koşuyordum ki arkamdan bir ses geldi.

"Yerinde kal!"

Bu ses kızın değil bir erkeğin sesiydi.

"Ellerini kaldır ve arkanı dön!"

Arkamı döndüğümde bir adam silahını bana doğrultmuş bakıyordu. Bu Bay Williams'tı! Kıza baktığımda bir köşeye sinmiş korkuyla gözlerime bakıyordu. Bay Williams'a çok benziyordu. Bu onun kızıydı!

Bay Williams bana silahını doğrulturken bir yandan destek çağırıyordu. Destek gelirse iş işten geçerdi ve ben sonsuza kadar hapiste çürürdüm. Buna izin veremezdim.

Belimdeki silahı ustalıkla çıkarıp ona doğrulttum. Tetiği çektiğimde. Kız büyük bir çığlık attı ve babasının yanına koştu. Artık onun cansız bedeniyle karşı karşıyaydı. Gözlerindeki yaşları serbest bırakarak ağlamaya başladı. Kızı da vurmam gerekiyordu. Diğer türlü beni gördüğünde tanır ve benim katil olduğumu söylerdi. Babam yapabildiğim kadar tanıkları yok etmemi öğretmişti ama yapamadım. O masum kızı vuramadım. Herkesi acımadan öldürebilirdim ama onu vuramadım. Son kez gözlerine baktım ve oradan olabildiğince çabuk uzaklaştım.

© Tüm hakları saklıdır.

TIME (Harry Styles)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin