"Evet! İşte burası çocuklar! Derin bir nefes alın çünkü bu doğanın kokusu!"
Bir öğretmen bu kadar seksi olup da nasıl bu kadar saf davranabilir? Kelly ile etrafa bakınıyorduk. Bir çadır kurmamız gerekecekti. Bir yandan da Kelly James'i arıyordu.
"Kelly, o burada değil."
"Bana ne ki ondan. Ona bakmıyordum. Sadece, emm, belki marshmelow vardır diye bakıyordum."
Gözlerimi devirdim. Yalan söylediğini biliyordum sadece onun üzerine pek gitmek istemiyordum. Açıkçası James'in bu kampa neden gelmediğini anlayamıyordum. Burada olması gerekirdi.
Çadırla uğraşmayı bırakıp Bay Noah'nın yanına gittim. Kelly'e "bir dakika" işareti yapmıştım. Bay Noah beni görür görmez transa geçmiş gibi "Tuvaletiniz varsa çalılıklara yapın." dedi.
"Emm, tuvaleti sormuyordum Bay Noah."
"Ohh, üzgünüm. Sadece gelen herkes bunu soruyor da. Sen ne diyecektin?"
"James'i arıyordum. Neden gelmedi?"
"Bunu sormanın sebebi nedir?"
"Sadece ben biraz kamp yapmayı sevmiyorum da. Kelly ile bize gözcülük yapacaktı."
Ne kadar iyi yalan söylüyorum ama(!)
Bay Noah sanki sır verecekmiş gibi eğildi. Sesini alçaltarak konuşmaya başladı.
"James öldü Delia."
"Ne!?"
Sesim istemsizce yüksek çıkmıştı ve herkes bana bakıyordu. Herkesin bana bakmasında hiçbir zaman hoşlanmamıştım ve konuyu dağıtmaya çalıştım.
"Sadece tuvaletin çalılıklar olması beni biraz şaşırttı. Önemli bir şey yok millet!"
Herkes işine geri döndü. Ben de aklıma başka bir şey gelmediği için kendime içimden küfürler savuruyordum. Bay Noah'ya döndüm.
"Peki nasıl oldu bu?"
"Bir inşaat binasında ölü bulunmuş. Dövülerek öldürüldüğü söyleniyor."
Bu beni çok şaşırtmıştı. Derhal Kelly'e söylemeliydim! Bay Noah sanki düşüncelerimi okumuş gibi "Yalnız, bunu kimseye söyleme olur mu? Kampta herkesin huzursuz olmasını istemiyorum." dedi. Onu onaylayıp Kelly'nin yanına gittim. O çoktan çadırı kurmuştu bile.
"Ne oldu Delia?"
"Emm, tuvalet."
Gözlerini devirip tulumları içeriye yerleştirmeye başladı. Hava gittikçe kararıyordu ve ben altıma edecek kadar korkuyordum. Hele James'in bu şekilde ölmesi beni daha da korkutuyordu.
Hava karardığında ateşin başında Bay Noah'nın anlattığı hikayeleri dinliyorduk. Bu kamp işi o kadar da kötü değilmiş oysaki. Kristen'ın yemeklerinin aksine oldukça güzel şeyler yiyiyorduk, küçücük odama kıyasla düzgün nefes alabiliyordum. Ayrıca ateş sayesinde ısınıyordum! Zaten en korktuğum şey kamp sırasında üşümekti. Neyseki böyle bir şey olmadı.
Hikayeler bittiğinde çadırlarımıza girdik. İyi bir uyku çekmek istiyordum. Kelly ile aynı çadırı kullanıyorduk. O zaten kafasını koyar koymaz uyudu. Onu artık hiç bir şey uyandıramazdı. Ağır uykusu bir filden daha ağırdı.
Gözlerimi gelen sesle açtım. Bir ses duymuştum ve bu beni korkutmuştu. Oysaki şuan tek duyduğum öten ağustos böceklerinin sesiydi.
Tam başımı yastığıma tekrar koyacakken aynı sesi tekrar duydum. Tamam, şuan cidden çok korkuyordum ve eğer bu bir şakaysa hemen bitmesini istiyordum. Ahh, kamplardan nefret ediyorum!
Kelly'i dürtükledim ama hiçbir tepki almadım. Birkez daha denedim ama bir faydası yoktu. Burada onu uyandırmak için avazım çıktığı kadar bağırmam lazımdı ki bunu yapamazdım.
Çadırın fermuarını açtım ve dışarı çıkıp tekrar kapadım. Çok soğuktu! Donuyordum! Üzerimde sadece pijamam vardı.
Etrafa bakmaya devam ederken tekrar o sesi duydum. Yavaş adımlarla sesin geldiği yöne yürümeye başladım.
"Biri mi var?"
Etrafa bakmaya devam ederken birinin ağzımı kapadığını hissettim. Beni sıkıca tutmuştu ve sürüklüyordu. Kimdi bu!? Bağırmaya çalışsam da olmuyordu! Direnerek kurtulmaya çalıştım ama yapamadım. Çırpındım ve çırpındım ama burnuma gelen kokuyla gözlerimi kapamadan edemedim.
Bilincim yerine gelmişti. Ben rüya mı görmüştüm? Ya da kabus mu demeliyim? Bay Noah'nın anlattıkları yüzünden herhalde. Gözlerimi açtığımda bir çift yeşil gözle karşılaştım. Bu, bu gözleri tanıyordum! Daha önce gördüğüme eminim! Bu onun gözleriydi! Babamın katilinin!
Umarım seve seve okumuşsunuzdur! Telefondan yayınladığım için yazım yanlışları olabilir. Bağışlayın. Artık işler karışıyor! Sıkıcı bölümleri geride bırakmak istiyorum. Bana yardımcı olursanız sevinirim. Bunun tek bir yoku var o daaaaa aşağıdaki yıldıza tıklamak!!!! Bir de yorum yazarsanız baya baya mutlu olurum! Teşekkürler!:D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TIME (Harry Styles)
FanfictionDelia Oscar ünlü bir film yapımcısının kızıdır. Harry Styles ise parasını insanları öldürerek kazanan ve babasına sonsuz bir hizmette bulunan bir çocuktur. Delia'yı görmesiyle her şey değişir. Çünkü Delia felsefeyi ve insanlara hayat dersleri vermey...