MR. LERINGTON

1.2K 69 14
                                    

DELIA OSCAR

Ne yapacağımı bilmiyordum. Dün akşam o şiiri okuduğumdan beri aklım karışıktı. Liam, Harry hakkındaki düşüncelerimin daha çok netleşeceğini söylemişti ama tam tersine, daha çok karıştılar! O beni gerçekten çok seviyordu. Ben de ona ısınmıştım ama ona aşık değildim. Ona aşık olmak da istemiyorum. Harry beni hiç bırakmayacktı. Yaşlanana kadar asla evlenmeden, çocuk yapmadan yaşayacaktım. Bir evim olmayacaktı. Ya da çim biçme makinası alıp kocama çimleri biçtirtemiyecektim. Bunlar olmayacaktı. Hepsi de DUYGULAR yüzünden. Duygu denen şey olmasaydı Harry bana karşı bir şey hissetmezdi. Hiçbir şey. Buldum! O zaman onu duygusuz yapmalıydım. Nasıl yapacaksam artık.

Kahvaltıya indiğimde Harry gülümseyerek "Günaydın!" dedi. Ben ise ona soğuk bir "Günaydın." dedim. Bu gülümsemesini silmişti. Bu iyiye işaret!

Pancakelerin dizili olduğu tabağı önüme itti. Üstünde ise aşağıya akan bal vardı. Burada sevdiğim çok az şey vardı. Onlardan biri de kahvaltı!

Yemeğimi yavaşça yerken herzamanki gibi üstünde bir şey olmayan, altında ise pamuktan eşorfmanı olan Harry, beni izliyordu. Kim biri yemek yerken ona dik dik bakar ki!?

"Harry?"
"Hm?"
"Şeyy, dik dik bakıyorsun."
"Oh! Tamam, üzgünüm."

Heyecanla yaslandığı masadan ayrıldı ve televizyonun karşısına oturdu. Kumandayı alıp televizyonu açtı. Sünger Bob çıkınca "Oley!" diye bağırdı ve izlemeye başladı. Bir yandan sandeviçini yiyiyordu.

Onun gibi birini nasıl duygusuz yapacağım diye düşündüm içimden. Belki de üstüne gitmeliyimdir. Evet, üstüne gitmeliyim.

"Harry?"
"Evet?"
"Sünger Bob bittiğinde konuşabilir miyiz?"
"İstersen şimdi de konuşabiliriz. Ne hakkında?"
"Yukarı çıkalım mı?"

Bir şey demeden ayağa kalktı ve beraber yukarıya çıktık. Odama girdiğimizde yatağıma oturmasını işaret ettim. Büyük kitaplığımdan günlüğünü çıkardığımda çatık kaşları yumuşadı. Ardından şaşkın bir ifade aldı. Yanına oturdum.

"Harry, dün akşam bunu okudum."
"Ne? Neden? Günlükler okunmaz! Hem onu nereden buldun!?"
"Bak, bana olan duygularını bir açıklığa kavuşturmalısın."

Günlüğü elimden hızlıca kaptı ve odadan çıkmaya yeltendi. Kapının önünde durduğumda o da durdu.

"Harry, arkadaş olmak istiyorum. Lütfen. Beni bırak, yine seninle buluşup bir şeyler içeriz. Ama hayatımı zindana çeviriyorsun!"

"Ne yani, eski hayatın daha mı güzeldi!? Kristen, kocası ve onun iğrenç bamyaları. Odan minnacıktı. Okulunu sevmiyordun. Hiçbir şeyi sevmiyordun."

"Bu doğru ama çalıştığımda yeni bir eve ve işe sahip olacaktım. Sen bunu engelledin!"

"Benim yanımdayken işe veya eve ihtiyacın yok. Ben hepsini sana veriyorum. Ata binmekten ya da kitap okumaktan başka bir şey yapmana gerek yok. Sadece tek bir şey istiyorum, sevgi."

Ellerimi tutup gözlerimin içine baktı. Ne yapmalıydım?

"Harry. Ben dünyaya bir katkım olsun istiyorum. Bir işte çalışıp dünyaya az da olsa yararım olsun istiyorum. Lütfen."

"Beni seviyorsan, az da olsa, bunu bana göster. Sen beni mutlu eden tek varlıksın."

Dediğini düşündüm. Harry benim sayemde birilerini öldürmek yerine koruyordu. Bunu benim sözümle yapmıştı. İnsanlara kötü davranmak yerine iyi davranıyordu, benim sayemde. Eğer ona karşı sevgi gösterirsem benim ona kattıklarımla o dünyaya bir şeyler katabilirdi. Aynı annemin dediği gibi...

TIME (Harry Styles)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin