FINAL-PART 1

457 31 9
                                    

Merhabalar! Şuan eminim baya şaşırdınız. En son ne zaman bölüm koyduğumu bile hatırlamıyorum ama Teog bittikten sonra bu hikayeyi bitireceğimi yazmıştım ve ben sözümden dönmem. Bunu muhtemelen kimse okumayacak ama ben yine de bu hikayeyi tamamlamak istedim.

Bölüm Şarkısı |Let It Go|

DELIA OSCAR

Kış geliyordu ve havalar iyice soğuyordu. Hatta kar başlamıştı. Kendimi kötü hissediyordum.

Tabii kendini kötü hissedeceksin! Erkek arkadaşının babası tarafından tecavüze uğramak üzereydin ve sonra evinden atıldın. Şimdi kalbin kırık ve evsiz bir şekilde sözde 'Yepyeni Dünya'nda' donuyorsun!

Ben burada kendimi yatıştırmaya çalışıyorum, sen ne diyorsun!?

Uzun yürüyüşten sonra ağacın altına oturdum. Kar fazlasıyla şiddetlenmiş, hatta yerleri kar tutmaya başlamıştı. Büyük bir fırtına geldiğini biliyordum. Neden bir yaz günü dışarıya atılmadım ki?

Mecaz anlamda kırık ve donuk kalbim yerini gerçek anlama bırakıyordu. Hiç solmayan kırmızı güller kapanmıştı. Yemyeşil ağaçlar bembeyazdı. Bütün kuşlar ve hayvanlar evlerindeydi. Ne Felin, ne de Richard yanımdaydı. Burasının diğer ormanlardan bir farkı kalmamıştı.

Yürürken gölü gördüm. Birsürü anımın geçtiği gölü... Buz tutmuştu. Üzerine bastığımda kaydım ve düştüm. Buna istemsizce kıkırdadım ve dengemi sağlayarak kalktım. Ardından kaymaya başladım.

Sağ, sol, sağ, sol.

Suratımda minicik bir gülümseme belirdi. Bir an kendimi Frozen'da gibi hissettim. Kız kardeşimi kızdırmıştım. O da bütün ülkeyi dondurmuştu. Ama her şeyi sevgi çözebiliyordu.

Aklıma sevgi gelince kaymayı kestim. Her şeyin çözümü sevgiydi... Ama bende olmayan şey de oydu. Beni seven tek kişi Harry'di. Bir de bu ormandaki hayvanlar. Şimdi hepsi gitmişti.

Kendimi öyle kötü hissediyordum ki. Gözüme gelen yaşları akıtmamak için büyük bir çaba harcıyordum. Sonra kendimi iyi hissetmek için yaptığım şeyi yaptım. Şarkı söyledim.

Let It Go-Frozen

Nakarata girdiğimde ağaçların tepelerine, en beyaz kısımlarına bakarak yürüyordum. O sırada birkaç kuş gözüme çarptı. Kuş mu? Bu havada mı?

Şarkıya devam ettim. Ettikçe kuşlar artıyordu. Ellerimi havaya kaldırdım ve kuşların havalanmasını izledim. Bütün ormanın üstü bin çeşit kuşla kaplıydı.

Ardından ormanın içinden ufak tefek hayvanlar çıkmaya başladı. Bunlar da gittikçe artıyordu.

Sonra karşımda Richard'ı gördüm. Gelmişti. Kalbimin içindeki sevginin sesini duymuştu.
......

Richard'ın üzerindeydim. Beni bir yere götürüyorlardı. Ama neresi olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok. Sonunda bir ağaçevin önünde durduk. Bu ağaçev Jason ve Ed'in ağaçeviydi. İçine girdim ve ısınmaya çalıştım. Üşüdükçe Harry'nin tişörtüne daha çok sarılıyordum. Bu beni daha da iyi hissettiriyordu. Ama bir bakıma kalbimdeki o acıyı daha da derinleştiriyordu. Oturup sadece düşündüm. Bakındım ve kendimi nefes seslerimin akışına bıraktım.

HARRY STYLES

Gözlerimi açtım ve yavaşça yatağımdan kalktım. Ses beni uyandırmıştı. Ne sesi olduğunu bilmiyordum. Sonra açık pencerenin çarpmasıyla yine aynı ses duyuldu. Kalktım ve pencereyi kapadım. İçerisi buz gibi olmuştu.

Dolabıma gidip uzun kollu bir tişört aldım ve üstüme geçirdim. Saat erkendi. Bu kadar erken olmasına şaşırmıştım. Normalde geç kalkardım.

TIME (Harry Styles)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin