CAN YOU WRITE A POEM?

1.3K 73 16
                                    

HARRY STYLES

"Harry! Harry!"
"Ne oldu?"
"Bak dinle şimdi."

Benim adım Hazza, yerim hep pizza,
Yatağım ranza, bana derler Abazaa, ben derim AnanZaa!

Şaşkınlıkla okuduğu şeye bakıyordum. Cevap vermeyince "Nasıl olmuş?" diye sordu. Ona "Ben Abaza mıyım? Hem yatağım ranza değil." dedim. O da "Biliyorum, biliyorum. Sadece kafiyeli geldi. Şu aralar şiir yazmaya çalışıyorum da..." dedi. Onu onayladım.

*****

"Bay Styles, çok teşekkür ederim. Gerçekten adamlarınız çok iyi iş çıkarıyor."

"Ah, lütfen. Hiç önemli değil Bay Lerington."

"Peki Ethan'a ne olacak Bay Styles."

"Onun iş teklifini geri çevirdim. Başkasını bulmaya çalışacaktır ama kendisi ekonomiye kaçtığı için işi eline yüzüne bulaştıracak birini bulur ancak. Zaten adamlarım hep iş başında. Bir sorun çıkarsa polise de başvurarız."

"Pekala. Tekrar teşekkür ederim."

"O zevk bana ait."

Arkamı dönüp ofisinden çıktım. Lerington Ailesi kitap yayınlama işinde iyi sektörlere ulaşmışlardı. Ethan ve Lerry iki kardeş olarak buranın patronlarıydılar. Ethan tabi ki şirketin tamamını istiyordu. Bu nedenle Lerry'i ortadan kaldıracaktı. Ama ben varken kimse ölmüyor! İşimi iyi yapacağım!

Çıkarken şirketin içine asılmış bir afiş dikkatimi çekmişti. John Green'in imza günü! Delia olsa şuracıkta kendini keser! O adamın son kitabını okurken son bölümleri ona ben okumuştum. Çünkü ağlamaktan dediği hiçbir şey anlaşılmıyordu. Ardından "Gus niye öldü!?" diye isyana başlamıştı. Hem o son mektuptan sonra Hazel'a ne olduğunu çok merak ediyordu. Onu John Green ile tanıştırmalıydım. Belki beni çok sevebilirdi. Hem o kitapta Gus da Hazel'ı en sevdiği yazarla tanıştırmıştı. Öyle beraber olmuşlardı! Tabi sonra Gus ölmüştü ama... O kısmı atlarız.

*****

"Teşekkür ederim Bay Lerington."

Telefonu kapatıp Call Of Duty oynayan Delia'ya baktım. Gerçekten iyi oynuyordu. Olamaz! Demin iki adamı birden vurmuştu! Harika!

"Delia?"

"Hm?"

"Sana bazı haberlerim var."

"İyi, kötü?"

"İyi."

"Neymiş o?"

"Şeyy, yarın John Green'in imza gününe gidiyoruz."

"Ne!?"

Oyunu bıraktı ve koltukta zıplamaya başladı. Her öldüğünde oyuna küfreden kız şimdi öldüğünü düşünmeden koltukta zıplıyordu.

"Harry! Seni se-vi-yo-rum!"

Kelimenin her hecesinde zıplayarak bana daha çok yaklaştı ve yanağıma uzun bir öpücük kondurdu. Off, yine suratım alev alıyor!

"Nasıl imza gününe gidebiliyoruz?"

"Ben, şeyy, öpücük."

"Gitmek için birini mi öptün!?"

"Ahhh, hayır. Ben, emm, Bay Lerington."

"Gitmek için Bay Lerington denen bir adamı mı öptün!?"

"Ahh, hayır. Ben, emm, şeyy, bir insanın aslında bir insan olduğunu farkederekten bir hayvan olmaya karar verdim. Yani, kedi olmak istiyorum. Kedileri hep okşarlar. Sen kedileri okşarsın değil mi? Keşke kedi olsam."

TIME (Harry Styles)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin