TIME (Harry Styles)

TALENTED

HARRY STYLES

"Üzgünüm baba."

Eliyle burun kemerini sıktı ve başını sağa-sola salladı.

"Harry, bu kötü. Oscar ailesiyle işe bulaşmayacaktın. Çok kötü yaptın. Hem de çok kötü. Ariana da gitti. Sözde öldürecektin."

"Ben hepsini halledeceğim baba. Merak etme."

"Halledersen iyi edersin. Ariana'yı cansız istiyorum. Oscarlarla da bir daha iletişim kurmayacaksın. Anlaşıldı mı!?"

"Evet."

"Aynı zamanda FBI peşimizde. Sen o kızla uğraşırken Golden ve Akrepler her şeyi batırdı. Şanslıyız ki Liam Eagles'dan haber aldı. Bize destek olacaklar."

"Neden peşimizdeler?"

"Akrepler bir kadına tecavüz edip derisini yüzdü. Çocuğunun da kafasını vücudundan ayırmışlar. Kocaları ise eve geldiğinde karşılaştığı manzaradan dolayı kalp krizi geçirdi. Şuan hastanede yatıyor."

"Bunun bizimle ne alakası var?"

"Crush'un ceketi adamın teki tarafından çalınmıştı. Onun ceketini eve bırakmışlar. FBI da DNA testlerinden suçlunun bizim çete olduğunu sanıyorlar. O ceketle dolaştığımız için adamlarımızdan ikisi tutuklandı."

"Bu kötü."

"Tabii ki kötü!"

Ani çıkışıyla irkildim. Sanki hepsi benim suçum gibi konuşuyordu. Tabii, benim de suçlu olduğum şeyler vardı ama bu onlardan biri değildi.

"Hazza, bu işi halletmelisin."

"Nasıl?"

"Bilemiyorum. Elimizde FBI'ya sunabileceğimiz bir kanıt yok. Sen bir şeyler bulacaksın."

Kaşlarımı çatarak olayın büyüklüğünü kafamda canlandırdım. Bu olayı nasıl çözebilirdim? En iyisi FBI'da çalışan, pek yakın olmayan arkadaşım Blake'e danışmaktı. Belki beni direk tutuklardı ama başka şansım yok gibiydi.

Babamın odasından çıktım ve koridorda herkesin arasından geçtim. Niall'ı aradan gördüğümde gülümsedi ve yanıma koştu.

"Olayları duydum. Baban çok kızdı mı?"

"Pek değil. Ariana'yı öldürmem, Oscarlara yaklaşmamam ve FBI'ya kanıt bulmalıyım. Aksi taktirde hepimiz hapislerde çürüyeceğiz."

Dudaklarını büktü ve "Bence Blake'i aramalıyız." dedi. Ona "Ben de aynı şeyi düşünmüştüm." diye karşılık verdim. Ardından tokalaşıp ayrıldık. Kendi odama geçtim ve telefon rehberimi açtım. Ardından Blake'i tuşladım. Birkaç saniye sonra açıldı.

"Alo?"

"Black?"

"Hazza?"

"Konuşmayalı oldu."

"Sesini duymak güzel Hazzy."

Boğazımı temizledim ve olaya girdim.

"Seninle konuşmam gerekiyor. Başım belada."

"Beni aradığına göre büyük bir şey olsa gerek."

"Evet. Ne zaman müsait olursun?"

"Bir yarım saate işlerim bitiyor. Duke'sda buluşalım mı?"

"Emm oraylar biraz sorunlarım var da, Statbucks'a ne dersin?"

Oradan para çalmıştık da! Bizi görmeseker iyi olur. Bay Duke ile aram bu yüzden iyi değil.