DESTINY

463 30 5
                                    

DELIA OSCAR

"Evet, oldu."

Blake'e 32 diş gülümsedim. Artık Akrepler ve Golden'lar da bu cinayetin içindeydi. Sahte deliller bırakarak yapmıştık. Daha doğrusu Blake yapmıştı.

Heyecan ve mutlulukla Harry ile birbirimize döndük. Sonra da Blake "Bence bunu kutlamalıyız. Kaç gündür delili yakalanmadan nasıl bırakacağımla ilgili planlar kuruyorum. Bu benim hakkım." dedi. Onu onayladık.

*****

Hep beraber futbol maçına gitmiştik. Bira va patates kızartması yiyorduk. Yani, çok kıyak olmamakla beraber güzeldi. Ben en solda, Harry ortada, Blake en sağdaydı.

Harry'nin elindeki paketten bir patates daha aldım ve biramı yudumladım. O sırada Manchaster savunma halindeydi. Bir kız olarak futbolu sevme amacım spor değil, erkeklerdi. Yani, benim maça gelme sebebim futbol değil, onu oynayan kaslı erkeklerdi. Tabii, bir de şu kutlama...

Araya girdiğimizde Blake ile Harry derin bir sohbete girdiler. Sıkıcı. Ben de etrafa bakınıyordum. Çocuklara, reklam panolarına ve sayre...

Ara bittiğinde sıkıntıdan esniyordum. Patateslerin çoğunu ben yemiştim zaten. Akşam olduğu için soğuktu da... Isınabilmek için ellerimi sürttüğümde Harry panikle bana dönüp "Üşüdün mü?" diye sordu. Sorusunu "Biraz." diye cevapladım.

Hiçbirimizin ceketi yoktu ama Harry'nin güneş gözlüğü vardı. Hem de bu havada! Sırf gazetedeki katil çocuk olarak çıkmamak için... O yüzden kolunu omzuma atıp gözvdesine bastırdı. Ellerimi beline sardım ve başımı göğsüne bıraktım. İşte şimdi sıcaktı.

"Şimdi özel bir süpriz var!"

Gelen anonsla büyük ekranda bir adamı gördüm. Koltuğundan kalkıp diz çöktü ve yandaki kıza evlenme teklif etti. Kız birkaç saniye boyunca heyecanla yerinde zıpladı. Ardından "Evet." diye bağırdı. Bütün stad alkışladı. Ben alkışlayamadım çünkü o kadar soğuktu ki Harry'den bir saniye bile ayrılamıyordum. Penguenler gibi! Isınmak için birbirlerine sokulurlar ya. Hani-boşverin gitsin.

Ardından öpücük kamerası çıktı. Bir kızla bir erkek belirdiğinde şaşkınlıkla gülüp öpüştüler. Ardından kameraya iki tane kız çıktı. Kızlar dudaklarını kısaca birleştirip ayrıldılar. Kızların lezbiyen hallerine kıkırdadım hala üşümenin etkisiyle Harry'i iyice sarmaladım. Ardından alnımı karnına bastırdım.

HARRY STYLES

Beni böyle sıkı sarmasıyla kendimden geçmiştim. Penguenler gibiydik. Ama aklım kutup ayılarındaydı. Nedense artık?

Delia'nın yüzü bana sokulduğundan görünmüyordu. Ona bakıp gülümsedim. Çok güzel görünüyordu. Onun öne bükülmüş dudaklarını öpmek istiyordum. Tanrım, çok istiyordum. Keşke şuan, şu saniye öpüşseydik. Keşke...

"Harry?"

Blake'in sesiyle "Hm?" diyerek ona döndüm. Bana ekranı işaret ettiğinde ekranda kendimi gördüm. Ne!? Diğer yanımda ise Delia vardı. Tabii, o bana sarılmakla -aslında sarılmıyor, sadece soğuktan korunmak için sokuluyor ki bu sarılma etkisi veriyor ve beni çok iyi hissetiriyor ve ben sakinim- meşgul olduğu için olanı görmüyordu.

"Delia?"

"Hm?"

"Şey, ekrana bakabilir misin?"

"Üşüyorum."

"Sen bir bak."

Oflayarak başını kaldırıp ekrana baktığında uykulu kısık gözleri birden sonuna kadar açılmıştı. Afallamış bir şekilde bakarken staddan "Hadi, artık öpüşün!" gibi cümleler haykırılıyordu. Panik, panik, panik.

TIME (Harry Styles)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin