"Çiğdem, benim biraz işim var. Bu ders idare et beni."
"Ne işi ya?"
"Bitince söylerim."
"Ya tamam da ben hocaya ne diyeceğim?"
"İşte kendini iyi hissetmiyormuş, eve gitmesi gerekti falan dersin."
" İyi tamam."
Gülümsedikten sonra aceleyle çantama tekrar göz atıp sınıftan dışarı çıktım.
Bahçede yürürken güvenliği nasıl atlatacağımı düşünüyordum. Artık mecburen yalan söyleyecektim.
Çıkış kapısına varınca camdan beni gören Gizem abla kulübeden çıktı. Onu görünce rahat bir nefes verdim. Anlaşılan bugün onun sırasıydı ve biz Gizem ablayı severdik."Doğa, nereye böyle? Ders başlamıyor mu?"
"Ya Gizem abla benim acilen eve uğramam lazım da."
"Ama şimdi çıkman yasak. Öğle arasını bekle sen."
"Bekleyemem, kızsal durum. O yüzden çok acil. Hemen gitmem gerek."
Söylediğim yalandan sonra Gizem abla biraz düşündü. İnandırıcı olması için ellerimle karnımı tuttum. Yalvaran gözlerle bakınca sonunda pes etti.
"İyi tamam. Ama çabuk ol. Ona göre yani."
"Tamam tamam, çabuk olacağım. Çok teşekkürler."
Rahat bir şekilde kapıdan çıktım. Ama aynı zamanda biraz gergindim. Yalan söylemiştim ve bu konuda yalan söylemek pek de hoş değildi. Ama yapacak bir şeyim kalmamıştı. Mecburdum.
Yolun ayrıldığı yere geldiğim zaman etrafıma bakındım. Kimse yoktu. Hızla okulun arka tarafının olduğu yola geçtim. Eve falan gitmeyecektim zaten. Buzdolabının yerine gidiyordum. Tenha olan mahalleye.
Ve bu sefer önümde buzdolabı yoktu. Yalnızdım. Bu yüzden biraz korkuyordum ama buna değecekti. Dikkatli bir yürüyüş sonrası duvarın diğer tarafına geldim. Merdivenleri yaklaşık 5 dakikada çıktıktan sonra binanın en uç tarafına doğru ilerledim. Önümdeki güzel manzaranın tadını çıkararak çantamı açtım ve sprey boyaları çıkardım. Artık daha fazla beklemek yoktu. Bu işin ciddiyetini anlayacaktı.●●●
Yüzümde kocaman sırıtışla kantinde oturan Çiğdem'e doğru ilerledim. Öğlen teneffüsüydü. Beni görünce rahatlamış bir ifadeyle ayağı kalktı.
"Doğa neredesin ya? İki saattir seni bekliyorum. Anlat artık ne oluyo!"
Onun bu öfkesine hak vermiştim. Son zamanlarda buzdolabıyla uğraşmaktan bir türlü vakit geçiremiyorduk birlikte. Onu sürekli ekiyordum. O da bana katlanıyordu. İtiraz edip küsmüyordu. Bundan sonra bu konuya daha çok dikkat edecektim. O benim en sevdiğim tek arkadaşımdı. Başka yoktu zaten ama olsun. Onu gerçekten seviyordum. Kankamdı o benim. Değerini bilmem gerekiyordu. Bu düşünceyle gidip ona sarıldım. Aramızda sıkışmış sarı saçlarını çekiştirerek homurdandı.
"Ay bir dur kızım. Ne oldu sana? Normalde ben sarılsam kızardın bana. Sevmezdin. Bir şey oldu değil mi?"
Evet, sarılmayı ya da o sevgi gösterilerini pek sevmezdim ama bu yapmayacağım anlamına gelmiyordu. Anneme veya babama da sarılırdım gerektiği zamanlar. Küçük kardeşim Eren'e bile. Hayatımdaki en değer verdiğim insanlarsa gerisinin bir önemi yoktu.
Çiğdem'i rahat bıraktıktan sonra eski düşüncelerime geri dönüp sandalyeye oturdum.
"Ya bir şey olduğu falan yok. Canım istedi sarıldım. Hem senin bu duruma sevinmen gerekiyordu."
"Aman aman. Sevindim herhalde. Neyse sen bir açıkla artık. Yoksa kafayı yiyeceğim."
●●●
Heyecanla anlattıktan sonra Çiğdem gerçekten şaşırmıştı ve suskunlaşmıştı. Pek bir tepki verip dalga da geçmemişti. Ne olduğunu sorduğumda geçiştirdi. Üstüne gitmedim. Söylemek isterse söylerdi.
Aniden telefonuma bir bildirim gelmesiyle heyecanlandım. Mesaj atmış olabilir miydi? Günlerdir onunla konuşmadığım buzdolabı şimdi kendisi mi yazmıştı? Anlamanın tek bir yolu vardı. Kilidi açıp onun kısmına girdim.
Deniz:
Deniz: Bu da neyin nesi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anonim&iddia
Short StoryAnonim: Aman be ne yaparsan yap!! Bu kullanıcıya mesaj gönderemezsiniz. Anonim: Keyfimizden yazıyoruz sanki! Bu kullanıcıya mesaj gönderemezsiniz. Anonim: Ben de meraklı değilim sana! Bu kullanıcıya mesaj gönderemezsiniz. Anonim: Sırf boktan bir...