3.9

4.1K 291 37
                                    

Şaşkınlıkla bakakaldım.

"Beni ilk gördüğün zaman mı?"

"Evet"

"İyi de sen, yani ne bileyim benim varlığımdan haberin yok zannediyordum. Çünkü sen soğuksun. Etrafındakileri umursamıyor gibisin. "

"Evet hala umursamıyorum ama iyi bir gözlemciyim. Kimin nasıl biri olduğunu, kimi sevmediğini, kiminle sevgili olduğunu biliyorum. Dolayısıyla seni de biliyordum."

Gerçekten şoka uğramıştım. Deniz'in böyle şeyleri bilmesi kulağa gerçekten çok garip geliyordu. Dışardan fazla ilgisiz görünüyordu.

"Beni nasıl biliyorsun, ne zaman gördün? Ve hadi gördün diyelim nerden anladın sana yazanın ben olduğumu?"

Soruları art arda sıralamamla yine gülümsedi.

"Merak etme, hepsini anlayacaksın zaten."

Derin bir nefes alıp anlatmaya başladı.

"Seni okulda ilk kez merdivenlerde görmüştüm. Aceleyle aşağı inerken çarpışmıştık ve elindeki maket yere düşüp bozulmuştu. Bir kedi maketi. O kadar üzülmüştün ki beni fark etmedin bile. Gözlerin dolmuştu. Sana yardım etmeye çalışmıştım. Yerdeki parçaları topladım ve sana verdim. Bana kızmadın ya da teşekkür etmedin. Sadece parçaları alıp gittin. Şaşırmıştım, alt tarafı bir kedi maketiydi. Kim buna bu kadar üzülürdü ki?
Birkaç gün sonra sabah otobüste karşılaştık. Cam kenarında oturuyordum ve o sırada içeri sen girdin. Yine heyecanlı görünüyordun ve elinde ikinci bir kedi maketi vardı. O an senin kedilere takık olduğunu anladım. Çünkü üstünde kedili bir swit, kafanda da kedili bir bere vardı. Maketinin bozulmamasına özen göstererek gelip önüme oturdun. Beni yine fark etmemiştin. İneceğimiz durağa geldik. Apar topar kalktın ve birlikte aşağı indik. Arkanda olduğum için çantandaki rozetleri gördüm. Evet onlar da kediliydi. Her şeyin kediliydi ve buna çok tuhaftı. İlk defa böyle bir insan görüyordum.
Sonraki günler seni izledim. İlgimi çekmiştin. Bu yüzden seni daha yakından tanımak istedim. Adını, arkadaş çevreni falan öğrendim. Seninle konuşmak istiyordum ama fazla utangaçtım. O yüzden sürekli beni fark et diye uğraştım. Seninle aynı klübe katıldım. Aynı otobüse denk gelelim diye çıkışta kursunun bitmesini bekledim. Saçma sapan şeyler yaptım. Ama bir türlü beni görmüyordun. Kendi arkadaşlarından başka kimse ilgilendirmiyordu seni. O kadar kapalıydın ki etrafa. Bir süre sonra bizim sınıftan Mete'nin seninle konuştuğunu duyunca da artık vazgeçtim. Mete çok yakışıklıydı. Çok seviliyordu. Ben onun gibi değildim. Öyle birinin yanında bana bakman imkansızdı. Bu yüzden mesele kapandı .Ta ki anonim bir kız bana o fotoğrafı gönderene kadar. İşte o zaman şüphelendim çünkü tulumundaki kedi motifi otobüste gördüğüm switindeki motifle aynıydı. Ama inanması zordu. Sen niye benimle ilgilenip bana mesaj atacaktın ki? Yine de seni terslemeye devam ettim. Benden uzaklaş diye. Bana mesaj atmaktan vazgeç diye. Beni tanımandan korkuyordum çünkü.Ama vazgeçmedin. İşe yaramadığını görünce pes ettim ve seni terslemeyi bıraktım. Bildiğimi de çaktırmadım. Belki o zaman benimle konuşmazsın sandım. Zaten bir süre sonra düzgün konuşamadık. Her şeyi elime yüzüme bulaştırdım. Seni istemeden kırdım. O yüzden daha fazla uzatmamaya karar verdim. İşte şimdi burda oturuyoruz ve sen artık her şeyi biliyorsun. Söyleyecek başka bir şeyim yok. "

Tepkisiz bir şekilde yüzüne bakmaktan başka hiçbir şey yapamadım. Şoka uğramıştım. Bu anlattıkları çok, çok fazlaydı. Beni tanıyordu. Beni resmen tanıyordu.
O günü hatırlıyordum. 2 yıl önceydi. Evet birine çarpmıştım ve tasarım dersi için o kadar uğraştığım kedi maketim bozulmuştu. Ama Deniz olduğunu fark etmemiştim. Bana yardım ettiğini bile. Onu otobüste de görmemiştim, kulüpte de. Hiçbir şekilde fark etmemiştim. Sonra çocuğun adı hayalete çıkmıştı zaten. Belki de benim yüzümdendi. Bizim yüzümüzdendi. O hayalet diye anılmadan önce kimse onun farkında değildi. Yok gibiydi. Varlığını bile bilmiyorduk. O çok yalnız kalmıştı. Kendi kendine yaşamaya çalışmıştı. Kimse böyle bir durumla baş edemezdi. Kimse lise hayatını yalnız başına bitiremezdi. 2 yıldır beni biliyordu ve tanıyordu. Karşıma çıkmaya utanmıştı. Konuşamamıştı. Sonra Mete çıkmıştı ortaya. Evet onunla kısa bir olayımız olmuştu ama onu hiç sevmemiştim. Birkaç kez konuştuktan sonra ona karşı bir şey hissetmediğimi fark ederek bu olaya bir son vermiştim. Sevmediğim biriyle çıkacak kadar aptal değildim. Ama Deniz bunun farkında değildi. O kadar özgüvensizdi ki kendini Mete ile kıyaslayıp ona bakacağımı zannetmişti. Onun çok güzel bir kalbi vardı.

Şimdi ise bu durum tam tersine dönmüştü. Ben onun için uğraşmıştım. Onun için üzülmüştüm ve onu sarışın popüler kızla görünce kızı kendimle kıyaslamıştım. Bu Dünyada eden bulurdu. Ben onu görmezden gelmiştim, umursamamıştım. O da ona ilk mesaj attığımda beni umursamamıştı. Böyle bir tesadüf gerçekten imkansızdı.

Yaşadıklarını düşündükçe kendime daha çok sinirleniyordum. Yine gözlerim dolmuştu.

"Hadi ama Doğa niye ağlıyorsun?"

"Sen anlattıklarının farkında mısın? Seni şu ana kadar fark etmediğim için ve bizim yüzümüzden hayatının en güzel yıllarını yalnız geçirdiğin için bok gibi hissediyorum. Özür dilerim, gerçekten çok özür dilerim."

Sözlerimin ardından bakışlarımı masadan kaldırdığımda parlak mavi gözlerinin kıpkırmızı olduğunu gördüm. O da ağlıyordu. Duygusaldı, gerçekten çok duygusaldı.

Hıçkırmasıyla birlikte kalkıp ona sarıldım. Onun ne yaşadığını bilemezdim . Yalnızdı ve tahmin ettiğim kadarıyla ailesiyle arası iyi değildi. Çalışıyordu. Çok sevdiği bir kız kardeşi vardı ve ondan bahsederken bile hüzünlüydü. Bu yaşta bu kadar yük fazlaydı. Biz daha çocuk sayılırdık. Yeni yeni bazı şeylerin farkına varıyorduk. Ki belki o çocukluğunu bile yaşayamamıştı.
Kafasını omzuma bastırdım. Gözyaşları montuma aktı. Berbat bir haldeydi, dolmuştu ve benim ağlamamla beraber içindeki her şey gözyaşlarıyla beraber dökülmüştü. Dertleşeceği biri bile olmamıştı belki de.
Şu ama kadar yanında olamamıştım . Onu fark etmemiştim. Ama bundan sonra hep yanında olacaktım ve onu asla bırakmayacaktım. Onun artık iyi bir hayatı olacaktı ve buna ben yardım edecektim.

:)

Anonim&iddiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin