2.3

7.3K 460 113
                                    

Resim:Deniz

Deniz: kedi (11.34)

Deniz:  orda mısın (11.34)

                               ●●●

Elimdeki telefonu masaya bırakarak Çiğdem'e döndüm. Şu an Deniz ile konuşmak istemiyordum. Yapacaklarım için hala kararsızdım ve  Çiğdem de bana pek yardımcı olamıyordu. Sabah öğrendiklerime göre annesiyle babası  dün tekrar tartışmış, boşanma tarihini erkene aldırmışlardı. Çöküyordu, görüyordum. Atlatılması imkansız bir durum değildi ama zordu. O da biraz zor atlatacaktı. Şu an bu durumdayken ben de ondan yardım isteyemezdim. Asıl teselli vermesi gereken kişi bendim. Ama berbat bir arkadaş olduğum için onu bile   yapamıyordum.

Çiğdem ise hala aynı durumdaydı. Dirseğini masaya koymuş, çenesini eline yaslamış dümdüz bir şekilde ileriye bakıyordu. Ne düşündüğünü kestiremiyordum. İfadesiz yüzünden hiçbir şey anlaşılmıyordu.

Sıkıntıyla iç geçirdim. Boktan bir durumdaydık. Eskiden gülüp dedikodu yaptığımız bu masada şu an iki yabancı gibi öylece susuyorduk. Böyle olmamalıydı.
Eğer zamanı geri alabilseydim bu aptal iddiaya girdiğimiz günün sabahına alırdım. Deniz'i hiç tanımamış, ona hiç mesaj atmamış olurdum. Normal hayatıma devam ederdim işte. Çiğdem'i ihmal etmezdim ve belki de daha iyi bir arkadaş olabilirdim. Ama şu  an  kafam çok karışıktı  ve ne ona ne de kendime herhangi bir yardımım dokunmuyordu.

Karşıma çekilen sandalyenin sesiyle irkildim ve direk olarak bakışlarımı yukarıya kaldırdım.

Yan sınıftan Oktay, sırıtan bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu.
Bu çocuğu sevmiyordum. Yılışık sünepe bir tipti ve bu durum beni çok sinir ediyordu.
Sorar gözlerle ona baktığımda Çiğdem de durumun farkına varmış, kendine gelmişti.

"Selam kızlar."

Ters bir ifadeyle ona baktım. Oturmak için izin bile istememişti.
"Hayırdır?"

"Hiç ya öyle bir oturayım dedim. Bu arada beni tanıyorsunuz herhalde."

Çiğdem keskin bir dille cevap verdi.
"Evet Oktay. Ne istiyorsun?"

"Ya çok kastınız ya. Bizimkilerle akşam bara gideceğiz gelmek ister misiniz  diye soracaktım. Okul çıkışı biraz eğlenelim dedik."

"İstemez saol."

"Merak etmeyin içkiler benden."

"Oktay istemez dedim."

"Niye zorluyorsunuz ki? Eninde sonunda geleceksiniz zaten. Kabul edin işte."

"Hayır kabul falan etmiyorum. Masadan kalkar mısın? Bu iş artık iyice sıkıcılaşmaya başladı."

"Siz kabul edene kadar kalkmıyorum."

Sert bir dille tekrar kalkmasını söyleyecekken her şey bir anda gelişti. Zaten sinirleri bozuk olan  Çiğdem   daha fazla sabredemedi  ve sandalyeden kalkarak Oktay'ın üzerine saldırdı. Arkasından onu tutmak için direk kalkarken  bütün kantin suspus olmuş bize bakıyordu. Çiğdem şimdiye kadar hiç kullanmadığı kadar küfür ediyor, Oktay ise afallamış bir şekilde şaşkınca bize bakıyordu. Onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordum. Gerçekten de çıldırmıştı.

"Derhal masadan kalkıyorsun seni pis orospu! Git kendine başka yerde kaşar bul-bırak Doğa! Öldüreceğim onu bırak beni !"

Çiğdem bağırmaya devam ederken onu tutmak gittikçe zorlaşıyordu. Öfkeden o  kadar çok güçlenmişti ki beni bile dinlemiyor,   önünden çekilmem için ittirip duruyordu.

O karışıklıkta geldiğini hiç fark edemediğim Uygar Çiğdem'i bir anda üstümden kucağına  aldı ve dışarıya doğru götürmeye başladı. Ona minnetçe bakarken Çiğdem daha çok sinirlenmiş ve Uygar'a tekmeler savurmaya kalkışmıştı. Sonunda kantinden çıktıklarında ben hala nefes nefeseydim. Sakinleştikten sonra toparlandım ve sert bir yüzle içeridekilere döndüm. Herkes tip tip bana bakıyordu.

"Önünüze dönün."

Sandalyeden çantamı ve Çiğdem'in  eşyalarını aldıktan sonra birkaç kişiyle  bizim hakkımızda konuşan Oktay'a döndüm.

"Bir daha sakın bulaşma."

Kantinden çıktıktan sonra Uygar'ı bulmak için etrafa bakınırken gözüm bir yerde takılı kaldı. Siyah ceketli bir çocuk sarışın bir kızla  konuşuyordu. Kızı tanıyordum. Okulda en popüler kişilerden biriydi ve ben kendisini pek sevmezdim. Ama çocuğu arkası dönük olduğu için çıkaramamıştım.

Şaşırtıcı olan ise; kızın yüzünden samimi bir sohbette bulundukları anlaşılıyordu. Arada bir cilveli cilveli gülüyor, sürekli gözlerini kaçırıp duruyordu.Bu kızı daha önce hiç böyle utangaç görmemiştim.
Onu bu denli etkileyen şeyin ne olduğunu merak ettiğim için onları izlemeye devam ettim. 

Bir süre daha izledikten sonra kız saatine bakıp çocuğa bir şeyler söyledi ve sonunda  tekrar gülümseyerek okul binasına doğru ilerlemeye başladı. Birazdan ders başlayacaktı  ve Çiğdem'leri bulmam gerekiyordu ama  çocuğun kim olduğunu  çok merak ettiğim için beklemeye devam ettim.

Ellerini cebinden çıkarıp sırıtarak arkasını döndüğünde o parlak mavilerle karşılaştım. O gözler de beni bulduğunda bakışlarımı  çekmedim. Bir süre bana baktıktan sonra arkasını dönüp ilerlemeye başladı.
Sanırım Deniz artık soğuk bir buzdolabı değildi.










Anonim&iddiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin