Resim: Deniz, namı diğer buzdolabı
"Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz....."
Tekrardan aynı kadının sesini duymamla yeniden küfür ettim.
Eve döndüğümüzden beri elimde telefonla odamda geziniyor, Çiğdem'e ulaşmaya çalışıyordum. Yaklaşık olarak on kez aramıştım ama yinede sonuç aynıydı. Onu tanıyordum. Telefonu konusunda hiç sorumsuzluk yapmazdı. Her aradığımda mutlaka açar, konuşamıyorsa en azından mesaj atardı. Şimdi ne olmuştu ki! Neden ulaşılamıyordu?Acilen ona olanları anlatmam lazımdı.Orada Deniz'i gördükten sonra beni fark etmemesi için çaktırmadan tekrar lavaboya gitmeyi planlamıştım. Daha bu sabah göz göze gelmiştik, beni tanıyabilirdi ve benden şüphelenebilirdi. Fakat tam arkamı dönüp gidiyor iken gıcık kardeşim Eren beni görüp" Doğa, nereye gidiyorsun? Yeni geldin." diye bağırarak beni ifşalamıştı. Allahtan Deniz çok dikkat etmemişti de yanımdan öylece geçip gitmişti. Beni fark etmemiş olmasını diliyordum. Çünkü yemek boyunca menü ile yüzümü kapatarak kendimi gizlemiştim ve menüyü geri götürmek için tekrar gelince telefonumla uğraşıyor gibi yapıp yüzüne bakmadan direk eline tutuşturmuştum. Hesabı getirdiği zaman ise kafamı masaya koyarak uyuyor numarası yapmıştım. Üstelik bir de erken gitmek için yalvarırken annemden onca azar işitmiştim. Bu kadar çabanın boşa gitmesini istemezdim. Ayrıca çok da rezil bir hale gelirdim.
Ama her ne kadar bu tesadüf için korkup endişelensem de, aynı zamanda sevinmiştim. Sonuçta yüzünü görmüştüm ve onun hakkında bir gerçek daha öğrenmiştim. Artık çalıştığını biliyordum. Ama ona bundan daha bahsetmeyecektim çünkü kim olduğumu anlayabilirdi. Bir süre susup değerlendirme yapmam gerekiyordu.
Çiğdem'den yine bir ses çıkmayınca ayakta dikilmeyi bırakıp yatağıma oturdum. Aklımda Deniz'in gerçek hali vardı. Yüzü gerçekten de çok güzeldi. Özellikle o mavi gözleri... İnsanı direk kendine çekiyordu. Resmen adı gibi gözleri vardı çocuğun.
Odayı telefonumun zil sesi doldurunca düşüncelerimden sıyrıldım ve arayanın Çiğdem olduğunu görünce hiç beklemeden açtım. Onu sorumsuzluğu konusunda azarlayacakken hattın diğer ucundan gelen hıçkırık sesiyle duraksadım. Bir şey olmuştu.
"Çiğdem, ne oluyor ?"
Ağlayarak cevap verdi.
"Doğa, annem-le babam... Ayrılacaklarmış "
●●●
Okulun kapısında durmuş, Çiğdem'in gelmesini bekliyordum. Dün kısaca konuştuktan sonra kapatmak zorunda kalmıştı ve ondan daha haber alamamıştım.
Bu durumu biraz zor atlatacaktı. Hassas ve duygusal bir kızdı. Ailesine düşkündü ve tek çocuktu.
Büyük ihtimal şu an oldukça kötü bir durumdaydı.Sonunda karşı kaldırımdan geldiğini görünce yanılmadığımı anladım. Mahvolmuş hali yaklaştıkça daha çok belli oluyordu. Hızlı adımlarla yanına giderek ona sarıldım. Kafasını omzuma gömüp hıçkırmaya başladı. Bir süre sonra onu kendimden uzaklaştırıp yüzüne baktım. Gözleri kızarmış ve şişmişti. Göz altları da mosmordu. Yüzü solgunlaşmıştı. Her zaman kendine özenip süslenen o kızdan hiç eser kalmamıştı.
Koluna girip okula ilerlemeye başladım. Sorunu istediği zaman anlatırdı. Üstüne gitmeyecektim. Biraz alışması gerekiyordu.
Dersin başlamasına ne kadar kaldığını görmek için saatime baktım. İki dakika vardı. Çiğdem'in bu derse girebileceğini pek sanmıyordum. Girse bile kafasını toplayamazdı. Dersi asmaya karar vererek onu arka bahçeye doğru götürdüm. Sorar bir şekilde bana bakarken gülümsedim.
"Bu derse girmeyelim. Oturup kafa dinleriz biraz. Hem sana anlatacaklarım var."
Kafasını sallayıp bahçedeki kaldırıma ilerledi. Yanına oturup Deniz olayını anlatmaya başladım. Normalde bu halde iken anlatmazdım ama biraz kafasını dağıtmam gerekiyordu. Belki içindeki cadı kız uyanır, bir süre de olsa neşesi yerine gelirdi.
Tesadüf olayından sonra Deniz'in yakışıklı bir tip olduğundan bahsedince hafifçe kaşlarını kaldırdı. Anlatmayı kesip bu ifadesinin sebebini anlamaya çalışırken sonunda beni duymuş gibi sessizliğini bozdu.
"Doğa, sen bu çocuktan hoşlanıyor musun?"
Duyduğum soru ile gözlerim fal taşı gibi açıldı. Ben asla Deniz'den hoşlanıyor olamazdım. Sadece yakışıklı bulmuştum o kadar. Başka bir durum yoktu.
"Hayır Çiğdem, ne alakası var? O buzdolabından hoşlanmıyorum ben . Sadece yakışıklı-"
"Sadece o değil. Uzun zamandır sürekli ondan bahsediyorsun. Çocuğu resmen hayatının merkezine aldın ve bu konuyu gereğinden fazla kafaya takıyorsun ."
"İyi de ceza-"
"Doğa, seni tanıyorum. Bir iddianın cezası için bu kadar uğraşmazsın sen. Ayrıca cezada sadece ondan hoşlandığını söyleyip bir süre mesajlaşmak vardı. Gizlice onu takip edip hayatına karışmak değil. Daha sözde hoşlandığını bile söylemedin. Çünkü onu önemsiyordun. Öyle yalandan hoşlandığını söylemek sana ters geldi. Bu yüzden de normal bir şekilde konuştun."
Bir anda sözümü kesip üst üste böyle açıklamalar yapmasıyla donakaldım. Doğru mu söylüyordu? Hayır kesinlikle öyle değildi. Benim kimseden hoşlandığım falan yoktu. Sesimi hafifçe yükselterek ayağı kalktım.
"Deniz'den ne hoşlanıyorum, ne de onu önemsiyorum. Sadece ceza gerçekçi olsun diye uğraştım. Başka bir şey yok!"
"O zaman cezanı bitiriyorum. İddia meselesi artık kapandı. Daha fazla uğraşmak zorunda değilsin."
Söyledikleri karşısında öylece kaldığımı görünce elini anlayışla omzuma koydu.
"Biraz yalnız kalıp düşünmeye ihtiyacın var. Senin de, benim de."
Ardından beni arkasında kafası karışmış bir halde bırkarak okul binasına doğru yürümeye başladı.
●●●
Yaklaşık olarak bir buçuk saattir Çiğdem'in beni bıraktığı yerde oturmuş, kendime tekrar tekrar aynı soruyu soruyordum. Deniz'den hoşlanıyor muydum?
Hiçbir derse girmemiştim ve girmeyecektim. Önce bu sorunun cevabını bulmam lazımdı. Fakat bilmiyordum. Sanki bir sınavdaydım ve bu kadar kolay bir soruda tıkanıp kalmıştım. Sadece ne hissettiğimi anlamam gerekiyordu.
Ve az önce Çiğdem ile konuşurken kesinlikle Deniz'den hoşlanmadığımı düşünüyordum. Şimdi ise pek de emin değildim.
Onu görünce heyecanlanıyordum. Kırıcı şeyler söylediğinde oldukça kafaya takıyordum çünkü onun benim hakkımdaki düşüncelerini önemsiyordum. En kötüsü de çoğu zaman onu düşünüyordum. Özellikle de yüzünü gördükten sonra onu hayal etmekten kendimi alıkoyamıyordum.
Peki bunlar yeterli miydi?
Evet, cevabı gayet açıktı.
Ben Doğa Serinç; okulda kimsenin tanımadığı, asosyallikte zirve yapmış bir buzdolabı olan Deniz Özer'den hoşlanıyordum. Ve artık bunu kabullenmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anonim&iddia
Cerita PendekAnonim: Aman be ne yaparsan yap!! Bu kullanıcıya mesaj gönderemezsiniz. Anonim: Keyfimizden yazıyoruz sanki! Bu kullanıcıya mesaj gönderemezsiniz. Anonim: Ben de meraklı değilim sana! Bu kullanıcıya mesaj gönderemezsiniz. Anonim: Sırf boktan bir...