Elimdeki kahveyi yüzüme iyice yakınlaştırarak ısınmaya çalıştım. Bugün hava çok soğuktu ve pazartesi sabahı özellikle de uykuluyken bu hava hiç çekilmiyordu.
Koca bir haftayı geride bırakmıştık. Deniz mesajıma cevap vermemişti. Evet sinirlenmiştim ama kuzeninin anlattıkları aklıma geldikçe ona olan sinirim hafifliyordu. Böyle olmasından nefret ediyordum.
Tüm haftasonunu eve tüneyerek geçirmiştim çünkü sınavlarımız başlıyordu. Zaten geçen hafta düzgün çalışmamıştım. Kendimi kötü hissediyordum.Okula giriş yaptığım an Çiğdem koşa koşa yanıma geldi. Olanları anlattığımda çıldırmıştı. Elimdeki kahveye dikkat ederek bana sarıldığında yüzümü buruşturdum. Sarılmayı pek sevmezdim.
"Tamam Çiğdem tamam. Sakin."
"Aman be sana da yaranmıyor! Ee Deniz'den bir haber var mı?"
Elimdeki kahveden bir yudum alarak cevap verdim.
"Hayır, hiçbir şey yazmadı.""Ee niye böyle yaptı ki bu çocuk?"
Omuz silktim. Yaptıkları hoşuma gitse de son yazdığıma cevap vermemesi koymuştu. İki gündür bir bahaneyle cevap vermesini beklemiştim ama tık yoktu. Ayrıca onu iki haftadır görmüyordum ve özlemiştim.
"Kanka burnun kızarmış."
Elimi burnuma götürdüm. Buz gibiydi. Üşüyünce burnum kızarıyordu ve bunun olmasından nefret ediyordum. Hiç hoş değildi.
Boyunluğumu biraz daha yukarı kaldırdım. Üşüyordum. Hava gerçekten buz gibiydi.O sırada Çiğdem'in şaşkın bir şekilde arkama baktığını fark ettim.
"Doğa, Uygar geliyor."
"Ee Çiğdem ne olmuş?"
"Bir baksan iyi olur."
Gözlerimi devirerek arkamı döndüm. Evet, Uygar buraya doğru geliyordu. Ama esas şaşırtıcı olan şey ise yanında Deniz'in olmasıydı. Konuşarak buraya doğru geliyorlardı. Sonrası ise sanki ağır çekimde gerçekleşti. Elimdeki kahve bir anda yere düştü ve Deniz buraya baktı. Çiğdem 'in bana kızdığını duyarken hâlâ tepkisizdim. Deniz de öylece durmuş bana bakıyordu.
Titrek bir şekilde burnumu çektim. O iki haftanın özlemi ve öfkesi onu görünce daha da bir artmıştı. Zaten özel günümdeydim, dokunsalar patlayacaktım sanki.Sinirden gözümden bir yaş düşünce bu yaptığıma inanamadım. Ağlayacak mıydım şimdi? Gerçekten mi Doğa? Yapma.
Ama sanki bir anda herkes üzerime gelmiş ve ben de bağırıp çağırmak yerine ağlayarak içimi dökmüştüm. Kendimi tutamıyordum.Deniz yavaşça yanıma doğru gelmeye başladı. Onunla yüzyüze daha tek kelime bile etmemiştim. Şimdi ne yapacaktım?
Yanıma doğru gelirken onu inceledim. Zayıflamıştı sanki. Saçları da hafif uzamıştı. Elimi daldırmak istedim bir an. Ama utanırdım. Allah aşkına daha çocukla adam gibi konuşamamıştım. Saçıyla oynamak da neydi?
Önüme gelince durdu ,bir süre yüzüme baktı. Kokusunu içime çektim. Hala ağlıyordum.
Sonra tedirgin bir şekilde elini kaldırdı ve baş parmağıyla sol gözümden akan yaşı sildi. Ardından eliyle yanağımı avuçladı
Gözlerimi kapatıp yeniden açtım. Sanki bu olanlar gerçek değildi. Ama yanağımdaki sıcaklık hala duruyordu. Yanağımı eline biraz daha bastırdım. Sıcacıktı. Çok güzeldi. Üşüdüğümü unutmuştum."Ağlama."
Sesini duymamla gözlerim daha da yaşardı. Lanet olsun ,böyle duygusal bir kız değildim ama dengem bozulmuştu ayrıca özel günümdeydim.
Ağlamamı şiddetlendirdiğimi görünce bir şey demeden gülümsedi. Yüzündeki ifadeyi görünce sinirlendim. Ben burda ağlıyordum o gitmiş gülümsüyordu.
Tam ağzımı açacakken bana sarıldı ve kafamı eliyle omzuna yasladı. Kollarım havada kalmıştı. Ama sonra sıkı sıkı sardı sırtını. Hıçkırmaya başlamıştım. Göz yaşlarım bir bir montuna akarken kafamı kaldırdığımda bu kadar çok ağladığım için utancağımı biliyordum. Ama umrumda değildi. Neden kendimi tutuyordum ki?
İçimdeki her şey patlamıştı. Ona ilk mesaj attığımdan beri gerçekleşen her şey film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu ve yaşadığım şeyleri hatırladıkça hıçkırığım daha da artıyordu sanki. Onu izlemiştim, ondan hoşlanmıştım, onunla konuşmuştum. Ama hiçbir zaman sarılamamıştım ona. Dokunamamıştım. O kızın onunla gülüşmesini izlemiştim. Bana hep uzaktaydı o. Ama şu an buradaydı. Onu bırakmak istemez gibi daha da çok sardım kollarımı. Kulağımda nefes alışını hissediyordum. O bile çok güzeldi.Bir süre o şekilde ağladım. Eliyle saçlarımı okşayarak beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Hıçkırıklarım azalınca yavaşça kafasını çekti ve o sırada mavi gözlerinin kızardığını fark ettim. o da ağlamıştı.
Gözlerimi kırpıştırarak ona bakarken ağalamasını umursamadan yine gülümsedi."Çok mu özledin?"
Sinirle omzuna vuracaktım ama bunu öyle bir tatlı şekilde söylemişti ki hiçbir şey yapamadım. Sadece bir kelime döküldü dudaklarımdan.
"Özledim."
Yine gülümsedi. Çok güzel gülümsüyordu. Ve bana gülümsemişti. Bir başkasına değil.
"Hadi içeri gidelim ,ders başlayacak üşüdün."
Üşümek de ders de umrumda değildi. Niye bu anı bozuyordu ki? Gerçi daha az önce ders çalışmam gerektiğini söyleyen de bendim. Şimdi ise ders umrumda değil diyordum. Dengeme sıçmıştı çocuk.
Kafamı salladım ve kapıya doğru ilerledik. O sırada fark ettim ki Çiğdem ve Uygar bize doğru bakıp sırıtıyordu. Uygar'ın bu işte bir parmağı vardı. İkisine de hesabını soracaktım. Ama önce Deniz'den. Tabi ders bittikten sonra.
Çiğdem'e göz devirip etrafıma bakındım. Herkes bize bakıyordu. Evet, şaşırmamıştım ama ben orada ağlarken beni izlemiş olmaları utanç vericiydi. Sinirle kafamı eğerken Deniz'in elini omzumda hissettim. Beni biraz kendine çekti ve alnımı öptü. Ne yapacağımı bilemezken önümdeki engele dikkat etmediğim için tökezledim. Deniz beni tutarak çekerken kahkaha atıyordu. Daha ne kadar rezil olacaktım?
Kahkahalarının arasından konuştu.
"Dikkat et"
Hala güldüğüne sinirlenirken Çiğdem'lerin de uzaktan bana güldüğünü gördüm. Bugün tüm olan bana oluyordu.
Sinirle Deniz'e döndüm.
"Gülme "
Çıkışım komiğine gitmişti ama beni daha da sinirlendirmemek için gülmeyi kesti. Ama hala sırıtıyordu.
"Sakin ol güzelim. Bak gülmüyorum."Gözlerimi kırpıştırarak yüzüne baktım. Tüm sinirim geçmişti. Keşke şu an regl olmasaydım. Delirecektim. Normalde bu kelimeyi herkes kullandığı için klişe geliyordu ve böyle şeylerden çok hoşlanmazdım ama o deyince öyle olmuyordu işte. Tekrar desin istiyordum. Ağzına çok yakışmıştı.
Ve anlaşılan o ki çalışıp gelmişti. Çünkü kuzeninin anlattıklarına göre şu an bu kadar rahat olup içimi sıcacık etmesi normal değildi. Yine ondan tavsiye almıştı işte. Bu buzdolabı çok fenaydı. Ama fişini çekmiştim.
Tek kaşını kaldırıp yüzüme bakınca utanarak bakışlarımı kaçırdım.
Beni omzumdan çekerek göğsüne bastırdığında güldüğünü hissetmiştim. Utandığımı umursamadan ben de gülümsedim. Ne olursa olsun şu anki heyecanımı ve mutluluğumu bozmayacaktım. Deniz artık yanımdaydı. Gerisinin bir önemi yoktu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anonim&iddia
Historia CortaAnonim: Aman be ne yaparsan yap!! Bu kullanıcıya mesaj gönderemezsiniz. Anonim: Keyfimizden yazıyoruz sanki! Bu kullanıcıya mesaj gönderemezsiniz. Anonim: Ben de meraklı değilim sana! Bu kullanıcıya mesaj gönderemezsiniz. Anonim: Sırf boktan bir...